Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas`ın, Filistin topraklarında işgali belli bir zaman takvimine bağlı olarak sonlandırmak için şahsi bir kararla Birleşmiş Milletler'e yaptığı başvurunun farklı bir şekilde sonuçlanacağına inandığını düşünmüyorum.

Filistinli gruplardan çoğunun muhalefetine rağmen Mahmud Abbas Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne başvurmakta ısrar etti. Filistinli gruplar taslağın içeriği, şekli ve zamanlaması açısından yeterli ve yerinde olmadığını savunuyorlar. Bu hususları gruplardan çok Ramallah`taki Filistin Yönetimi Başkanı Abbas`ın nazarı itibara alması gerekirdi.

Birleşmiş Milletler'de Filistin Yönetimi'nden gelen karar tasarısına karşı Siyonist işgal rejimini korumak adına kullandığı veto, Amerika`nın Filistin tarihinde yaptığı yeni bir şey değildir. Onun baskısı ve girişimleri soncunda Mahmud Abbas`ın sunduğu projenin tartışılması için gereken dokuz devletin oyu alınamadı. Washington ve Avustralya ret oyu kullanırken, beş ülke de çekimser oy kullandı. Bu şekilde Amerika veto ile karar ve karar sahibiyle alay etmiş oldu.

Filistinli gruplar Abbas`ın projesine karşı çıktılar. Onlara göre karar Birleşmiş Milletler`in Filistinli mültecilerle ilgili aldığı 194 nolu kararı sulandırdığı gibi, Filistinlilere bir şey de sunmuyor. Çünkü proje düşmanla görüşmeleri araç değil amaç kabul ediyor. Direnişe arzulanan değeri vermeyen proje, Filistinlilerin işgale karşı direnişlerini terör eylemi olarak gören Amerika ve İsrail`in terör teorilerinin etrafında dönüp dolaşıyor.

Mahmud Abbas`ın şahsında odaklanan projenin bütün dünyanın yılbaşı etkinliklerine hazırlık yaptığı ve bununla meşgul olduğu bir döneme denk getirilmesi de enteresan. Çok geçmeden bütün dünya, adamın işgali periyodik bir zamana bağlı olarak sonlandırma projesini sunmada başka zamanlarda ve başka konularda alışık olmadıkları derecede acelesinin olduğunu anladı. Birleşmiş Milletler'in şu anki yapısı nedeniyle zamanlamanın çok kötü olduğunu düşünen çoğu çevre ve uzman, kararın yeni yıla bırakılmasının daha hayırlı olacağını ifade etmişti.

Bunlardan da önemlisi Birleşmiş Milletler'deki devletler, önlerinde bütün Filistinlilerden değil de bir şahıstan sudur eden bir kararı buluverdiler. Bu durum, karara karşı çıkan ve reddeden bazı devletlerle ilgili eleştiri kapısını da kapatmış oldu. Bundan dolayı kararı veto eden veya oylamaya katılmayan bazı devlet temsilcilerinin, karara karşı çıkan Filistin halkının kararına saygıları nedeniyle böyle davrandıklarını söylemeleri kimse için sürpriz olmadı.

Mahmud Abbas kişisel olarak hazırladığı projeyi BM`ye sunarken Ramallah  ile Gazze arasındaki ilişki ve Ramallah ile bazı Arap ülkeleri arasındaki ilişki, Ramallah ile İsrail arasındaki ilişkilerden daha iyi değildi. Buna rağmen Abbas şahsi kararla bir maceraya girişti. Mahmud Abbas Arap dünyasındaki gidişatın hiç iyi olmadığını ve sürecin de hiç bu kadar kötü olmadığını gayet iyi biliyor. Arap rejimleriyle işgal rejimi arasındaki işbirliği zirve yaparken, Arap rejimlerinin bir kısmı direnişe karşı düşmanla koordineli şekilde çalışmaktan da geri durmuyor. Bunun yanında daha önce bazı dönemlerde yaşandığı gibi uluslararası camianın vicdanı rahatsız olmuyor. Bütün bunların farkında olan Abbas, sunduğu projenin BM`den geçmeyeceğini çok iyi biliyordu. Peki, bütün bunlara rağmen Mahmud Abbas dış atmosferde neden bu kadar sıçrama ihtiyacı hissetti?

Çoğu kişiye göre Mahmud Abbas, içerde kendi yönetimine karşı çekişme sinyalini veren hayaletlere karşı dışarıya açılıp, Filistin, Kudüs ve Aksa için Amerika ve İsrail`e karşı mücadele ettiğini göstermek amacıyla kendi resmini çekmek istemiştir. Sabah akşam, düşmanla görüşmelerin kendisi için dünya ve içindekilerden daha hayırlı olduğunu ifade eden ve bunun için çalışan bir adama Filistinliler inanır mı?

Ortaya çıkan tablo ise şöyle:

Amerika kararı veto ederek Abbas`a gülerken, Netanyahu alay ediyor. Filistin halkı da Mahmud Abbas için gözyaşı dökmeye hazır değil.

Bu maceranın tek sonucu Filistin özgürlük davasını bir adım geriye götürmesidir.

Bu projenin Mahmud Abbas`ı yönetimde bir adım ileriye götürdüğü ise zaten kesin değil…


Vail Kandil / Filistin Haber