ANKARA - Başbakan Davutoğlu, Ankara Palas'ta "Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı"nı açıkladı.
"Her ne surette olursa olsun, aile hayatımızın korunması, gelecek nesillerin ve temel normlarımızın, değerlerimizin ahlaki referans ölçülerimizin korunması bağlamında büyük önem taşıyor" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kentten göçlerin artışı, küreselleşme gibi olgular, bazen insan doğasını da etkileyen sonuçlar doğuruyor. Eskiden aile içinde geniş aile yapısında mahalle ortamında, birbirleriyle yüz yüze iletişime geçmiş olan nesiller, bazen aynı aile içinde ayrı odalarda dünyanın bir köşesindeki bir muhatabıyla internet üzerinden iletişime geçebiliyor ama yan odadaki kardeşiyle geçemeyebiliyor. Bunlar bugün yaşadığımız hayatın gerçekleri. Bu çerçevede en büyük yük, kadınlarımızın üzerinde, psikolojik ve sosyal yük. Biz ailenin korunması bağlamında kadınlarımızın bu yükünü alacak çok önemli tedbirler almak konusunda kararlıyız. İkincisi, kadın istihdamı ve kadınlarımızın çalışma hayatı içindeki konumları. Bir taraftan ailemizi korurken, diğer taraftan kadınlarımızın sosyal hayatta yer alması, çalışma hayatına aktif şekilde katılmalarını temin etmek lazım."
"Annelik ile profesyonel meslek sahip olmak arasında kategorik bir karşıtlık olmadığının gösterilebilmesi lazım” değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Annelik, en kutsi bir misyonun ifa edilmesidir. Aynı zamanda kadınlarımızın sosyal hayatta üstlendikleri sorumlulukları yerine getirmeleri ve bu konuda kendi iradeleriyle sosyal hayata katılmaları da en önemli insan haklarından biridir. Bu dengeyi, bu paketle korumaya çalışıyoruz. Burada ortaya çıkabilecek zaafların giderilmesine çaba sarf ediyoruz. Bir üçüncü boyut ise nüfus dinamizmin korunması. Türkiye genç nüfusuyla diğer ülkeler arasındaki arayı kapattı, kapatmaya çalışıyor ve bu genç nüfusun iyi eğitilmesi, genç nüfusun en önemli değer üreten kaynak olarak korunması, bizim için sadece etik değil aynı zaman da stratejik hedeftir. Çünkü zenginleşmeden yaşlanan toplumların bir müddet sonra çok büyük sosyal patlamalarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz."
500 aileye 1 sosyal hizmet görevlisi
Türkiye'nin aile hekimliği uygulamasında olduğu gibi 500 aileye 1 sosyal hizmet görevlisi düşecek şekilde bölgelere ayrılacağını açıklayan Davutoğlu, bu görevlilerin 500 ailenin sosyal destek anlamındaki ihtiyaçlarını takip edeceklerini, denetim faaliyetinde bulunacaklarını, verilen sosyal desteklerin nerede, nasıl kullanıldığını gözetecek yeni bir ekip oluşturacaklarını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin son dönemde sosyal destek anlamında dünyaya örnek olacak bir performans sergilediğini belirterek, toplumun büyük bir kesiminin sosyal desteklerden istifade ettiğini kaydetti.
ASDEP süreciyle bu desteklere ulaşma imkanı olmayan aileleri tespit edeceklerini, onlar başvurmadan bulundukları yerlerde desteklenmelerinin planlamasını yapacaklarını anlatan Davutoğlu, desteklerin hedef kitleye ulaşıp ulaşmadığını denetledikleri mekanizmayı da güçlendireceklerini, 5 bin yeni personel alacaklarını açıkladı.
Davutoğlu, böylece yeni istihdam alanlarının da oluşacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu 5 bin eleman mobil bilişim imkanına sahip olacak, ellerindeki bilgisayarlarla 500 aileyi sürekli tarayacaklar görevli bir şekilde. Üzerlerindeki GPRS de bu bilgisayarlarda. Bu elemanlarımızın ailelerle yaptığı iletişimi biz de takip edeceğiz. Dolayısıyla yepyeni bir mekanizmayla sosyal destek programlarımızın ve ailelere verdiğimiz desteklerin hedefe ulaşması yönünde kapsamlı bir eylem planı geliştirmiş olacağız."
Doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen süreler
İş ve aile hayatını uyumlaştırmak, aileyi korumak, kadınların üzerindeki yükümlülükleri azaltmak ve onlara destek olmak için bir dizi kanuni düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, "Doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerin derece, kademe ilerlemesinde değerlendirilmesini sağlayacağız" dedi.
Şimdiye kadar doğum nedeniyle alınan ücretsiz izinlerde derece kademelendirme ilerlemesinin yapılamadığına dikkat çeken Davutoğlu, bu yeni düzenlemeyle borçlanma yapmaksızın derece ve kademe ilerlemelerinin yapılacağını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, "Erkeklerin askerlikten kazandıkları hak gibi kadınlar da doğumdan aynı hakka sahip olacak. Nasıl erkekler askerlikte geçirdikleri dönem için bu kademelendirme imkanlarından istifade ediyorlar kadınlarımız da doğum nedeniyle aynı haklardan istifade etme imkanına kavuşacak" diye konuştu.
"Doğuma bağlı yarı zamanla çalışma"
Doğuma bağlı yarı zamanla çalışma konusunda düzenlemeler yapılacağını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Şu anda analık izni sonrasında yarı zamanlı çalışma imkanı yok. Sadece kamudan annelik izninden sonra 12 aya kadar süt izni hakkı var. Yapacağımız düzenlemeyle analık izini bitiminden sonra ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üç ve üzeri çocuklar için 6 ay olmak üzere yarı zamanlı çalışma imkanı getireceğiz. Yani anneler istemeleri halinde yarı zamanlı, günde 8 saat mesai ise 4 saat mesai yapmak suretiyle geri kalan vakitlerinde yeni doğan çocuklarının yanında bulunma imkanına sahip olacak ve aradaki fark kesinlikle bir kesintiye uğramayacak yani tam ücret alarak yarı zamanlı çalışacaklar. Bu yarı zamanın ücretini işveren, geri kalan tazmin edilecek olan izinli sayılan zamanı ise biz devlet olarak karşılayacağız."
Kısmi süreli çalışma izni
Başbakan Davutoğlu, 0-12 aylık bebekleri evlat edinenleri de aynı kapsama alacaklarını dile getirerek, bu süreyi engelli çocuk doğuranlar için 12 aya çıkartacaklarını, çoğul gebelik halinde de bütün bu sürelerin her bir çocuk için birer ay uzatılacağını bildirdi.
Çocuk okul çağına gelene kadar ebeveynlere kısmi süreli çalışma izni hakkı getireceklerini bildiren Davutoğlu, şunları söyledi:
"Buradaki fark şu; çocuk 5,5 yaşına kadar 'Ben çocuğumla kalmak eğitimiyle ilgilenmek, onu eğitime hazırlamak istiyorum' diyen annelere, ebeveynlere 30 saate kadar kısmi çalışma hakkı getireceğiz. Böylece bu dönemde ebeveyn işinden olmayacak, 30 saat çalışarak hem iş garantisi devam etmiş olacak hem profesyonel hayattan kopmayacak ama çocuğunu da eğitime hazırlayacak şekilde birlikteliği çocuğuyla geçirme imkanı bulacak."
Davutoğlu, prematüre doğum, evlat edinme ve annenin vefatı halinde izin haklarını yeniden düzenleyeceklerini anlatarak, "Bu çerçevede işçiler için şayet anne doğum sonrasında hayatını kaybederse geri kalan izinleri baba kullanabilecek. Anne doğum esnasında hayatını kaybetti ama bebek sağ. Aynı hakları babaya sağlıyoruz ki baba bebeğiyle ilgilenebilsin ve anne vefatından doğacak merhamet eksikliği bebekte ortaya çıkmasın" diye konuştu.
Kamuda çalışanların evlat edinme durumunda izin hakkından yararlanabileceğini dile getiren Davutoğlu, bu hakkın işçilere de verileceğini açıkladı.
Babalık izinleri yeniden düzenlenecek
Davutoğlu, memurlar için prematüre doğumlarda ilave izin hakkı sağlayacaklarını, bebek 7,5 aylık dünyaya gelmişse geriye kalan 1,5 ayın ek olarak izne intibak ettirileceğini bildirdi.
İş Kanunu kapsamındaki babalık izinlerini de yeniden düzenleyeceklerini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Yapacağımız düzenlemeyle işçiye yani babaya, eşinin doğum yapması halinde 5 gün izin vereceğiz. Arada cumartesi pazar da girdiği için net 1 hafta izin anlamına gelir ama tabii babanın bu izni aldıktan sonra kahve köşelerinde veya başka yerlerde stadyumlarda olmamasını teminen belki anneden de 'Evet bu 5 gün içinde benim yanımda, bana hizmet etti' diye bir yazı alabiliriz. Böylece baba, bebeğine merhamet, şefkat göstermek, eşine destek olmak için 1 hafta izinli sayılacak."
Başbakan Davutoğlu, çocuğun yüzde 70 engelli olması veya sürekli bir hastalığının bulunması durumunda ebeveynlerden birine 1 yıl içinde 10 güne kadar izin getirdiklerini de anlatan Davutoğlu, ayrıca bunun için bir izin talebine ihtiyaç olmayacağını sözlerine ekledi.
Doğum yardımı annenin hesabına yatırılacak
"Cennetin ayaklarının altında olduğu anneler için çok özel bir uygulama getiriyoruz" diyen Davutoğlu, kendisi veya eşi kamuda çalışan kadının doğum yaptığında erkeğin hesabına yatan 192 lira civarındaki doğum yardımını, "baba doğum çilesinin nesini çekiyor ki babanın hesabına yatırıyoruz" düşüncesiyle annenin hesabına yatırılmasına ya da anneye çek gönderme uygulamasına dönüştürdüklerini bildirdi.
Uygulamayı da genişleterek tüm annelerin bu kapsama alındığını belirten Davutoğlu, "Her bir anneye doğum yaptığı anda, devletimizden bir doğum hediyesi olarak ilk çocukta 300 Türk Lirası ki bu yarım altın oluyor takriben, ikinci çocukta 400 Türk Lirası, üçüncü çocuk ise 600 Türk Lirası bir yardım ulaşacak. Anneye ve bebeğe ilk altını devlet takacak. Bu altınlar bir müddet sonra hatıra olarak da saklanabilir, nesilden nesile aktarılabilir, sembolik olarak bizim annelere verdiğimiz değeri, onların büyük fedakarlıklarının, takdirimizin bir nişanesi olarak her bir anneye bu hediye takdim edilecek. Babalar da iyi hizmet ederlerse başka hediyeleri ilerde hak edebilirler" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, kreş ve gündüz bakım evlerini yaygınlaştırmak için, bu kurumların okul öncesi eğitim kurumlarına tanınan vergi teşviklerinden yararlanmalarını sağlayacaklarını dile getirerek, "Kreş ve bakımevleri vergi teşviklerinden istifade edecek, böylece çalışan kadınlarımızın çok daha iyi şartlarda çocuklarını bırakabilecekleri ortamlar oluşturulacak" dedi.
Belediyelere kreş ve gündüz bakım evi kurma yükümlülüğü getireceklerini, belediyelerin yerel otoriteler olarak bölgelerinde doğan çocuklardan ve çocukların bakımından sorumlu olacaklarını vurgulayan Davutoğlu, "Bunlar pratik olarak hemen uygulamaya sokacağımız, bu hususların bir kısmı ASDEP projesi gibi herhangi bir yasal düzenleme gerektirmeden devreye sokacağımız uygulamalar. Diğerleri ise şu anda Meclisimizde bulunan yasalarla entegre şekilde düşünülüp, en kısa zamanda yasalaştırılacak ve uygulamaya geçilecek" diye konuştu.
Çeyiz Hesabı
Gençlerde evliliği teşvik etmek amacıyla da destek modelleri geliştirdiklerini, bunlardan bir tanesinin de "çeyiz hesabı" olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Anadolu'da hemen hemen her yerde vardır, çocuk ileride evlendiğinde değerlendirir amacıyla kavak, ağaç dikilir. Bu kez ebeveynleri tasarrufa teşvik ve evlilik günü geldiğinde, zaten başlık parası denen uygulamayı tümüyle kaldırmak lazım toplumda, ama diğer ihtiyaçları karşılamak için 'acaba gelin alırken ben ne yapacağım, mobilyaları, evi nasıl tanzim edeceğim' düşüncesinden aileleri kurtarmak... Sevginin, aşkın vakti olmuyor. Babalar, anneler bir anda aşk ile karşılaşmış gençlerin evlilik talepleriyle karşı karşıya gelebiliyorlar. Bunun için ebeveynlere çeyiz hesabı şeklinde bir uygulama düşünüyoruz. Doğumunu müteakip veya herhangi bir aşamasında 18 yaşını bitiren çocuklar tarafından kullanılacak bir tasarruf hesabı açılacak, buna da 'çeyiz hesabı' denilecek. Ebeveyn bu hesaba ne kadar yatırmışsa evleneceği zaman ebeveynin yatırdığı bu miktara ortalaması yüzde 15 civarında devlet katkı yapacak. Yani 100 bin lira aile 18 yılda biriktirmişse devlet ona 15 bin lira ekleyecek ki aileyi evliliğe önceden hazırlamak, evlilik teşviki yapmak... Bazı kademelendirilmiş bir model geliştirmeyi düşünüyoruz. Çocuk doğduğu andan itibaren ödemeye başlamışsa yıllara bakılarak daha fazla, eğer 18 yaşından 3-4 sene önce başlamışsa daha az, ama ortalama takriben yüzde 15 olacak şekilde devlet çeyiz hesabına katkıda bulunacak."
Davutoğlu, "çeyiz hesabı" ile gençlerin iş, eş ve aşını üçünü birden edinebilmesi için devlettin bizzat devreye gireceğini belirterek, "Böylece gençlerimizin iş, eş, aş üçünü birden sağlayabilmesi için... İş sahibi olması, eş sahibi olması aşamasına geldiğinde, aşına katkıda bulunmak üzere devlet bizzat devreye girecek ve imkanlarımızla inşallah bütün bu güzel evliliklerden hayırlı nesiller gelmesi duasıyla, anneye de gönderdiğimiz bir altınla o duayı yapacağız" dedi.
Gençlerin kötü alışkanlıklardan ve bağımlılıklardan kurtulmasına yönelik hizmetlere de etkin şekilde devam edeceklerini, uyuşturucuyla mücadele konusunda çok kapsamlı bir çalışmayı devreye soktuklarını anlatan Davutoğlu, uyuşturucu ve istismara maruz kalan çocuklar için Çocuk Destek Merkezleri kuracaklarını, istismara maruz kalan, psikolojik sorunlar yaşayan çocuklara destek olacaklarını, yeni geliştirilen ANKA programının da bu merkezlerde uygulanacağını söyledi.
Davutoğlu'nu en mutlu eden adım
Başbakan Davutoğlu, yapılan sosyal çalışmalar ve reform hamleleri arasında kendisini en fazla mutlu eden adımın, şehit ve gazi yakınlarının istihdamı için kura çekimi ve koruma, bakım evlerinden yetişen çocuklara iş imkanı sağlama çalışması olduğunu vurgulayarak, "O çocuklar bize emanettir, şu veya bu gerekçeyle annesinden veya babasından, her ikisinden mahrum kalmış çocuklar hepimizin çocuklarıdır. O çocuklara sahip çıkmak suretiyle gelecek nesillere ve normal şartlarda organize suç gurupları tarafından kullanılmaya müsait hiçbir çocuk bırakmamaya kararlıyız" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, evlilik öncesi eğitim programları, aile eğitim programları ve aile danışmanlığı hizmetleri gibi uygulamaları yaygınlaştıracaklarını, evlilik aşamasına geçmeden bütün gençlerin, istemeleri halinde, evlilik öncesi eğitimden geçebilecekleri bir program hazırlanacağını, bunun da Aile Danışmanlığı Merkezinde yürütüleceğini belirti.
Aile ve bebek dostu kültürel ortamların oluşturulması, ailelerin ev ziyaretlerinde "bebek var gelemiyorum" argümanının söz konusu olmaması için anne ve babanın ihtiyacı gözetilerek, sosyal hayatın bütününde anne ve bebeğin ihtiyacını karşılayacak düzenlemeler geliştireceklerini ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Alışveriş merkezlerinden sosyal merkezlere kadar her yerde anne ve bebeğin yalnız kalabileceği, o ortamlarda evdeymişcesine rahat hareket edebilecekleri çevre şartlarını oluşturmaya gayret edeceğiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, engelli, çocuk ve yaşlıların rahatlıkla, psikolojik olarak en iyi şartlarda hayatlarını sürdürebilecekleri şehir modelleri geliştireceklerini, park düzenlemelerinden sosyal kültürel merkez düzenlemelerine kadar şehirlerde bunları yaygınlaştıracaklarını anlattı.
''Kadına şiddet konusunda seferberlik''
Bunun dışında ayrı bir kampanya daha başlatmayı düşündüklerini ifade eden Davutoğlu, ''O da çok önemli bir yaramız. Kadına karşı ve aile içi şiddet, çocuğa karşı şiddet konusunda başka bir çerçevede, çok kapsamlı bir seferberlik başlatacağız. Şiddet her yerde kötüdür, işte dün Fransa'da olduğu gibi ama en affedilemez şiddet, aile içinde kadına karşı ve çocuğa karşı uygulanan şiddettir'' dedi.
Davutoğlu, ailenin esasının "muhabbet ve her şeyi bir diğeri için verebilme kararlılığı" olduğunu vurguladı.
Dün AFAD'ın kuruluş yıldönümü dolayısıyla mülteci kamplarından ve Soma, Van, Ermenek'ten gelen etkilenmiş çocuklarla beraber olduklarını anlatan Davutoğlu, bu çocuklardan her birisinin aslında kendilerine sarılırken, anne ve babasından gördüğü muhabbeti kendilerinden görmek istediklerini söyledi. Başbakan Davutoğlu, ''Şundan emin olunsun ki, biz şiddet gören kadınlarımıza, çocuklarımıza hissettikleri muhabbeti, arzu ettikleri, talep ettikleri muhabbeti göstermeye kararlıyız. Çok geniş bir kampanya ile kadına karşı şiddet konusunda hem devlet olarak etkin tedbir almaya devam edeceğiz, hem de muhabbet ortamının ailelerden başlayarak bütün toplum sathına yayılması çabasını da sürdüreceğiz'' ifadesini kullandı.
''Aileyi ve kadın istihdamını destekliyoruz''
Söz konusu programla bir taraftan kadınların aile sorumluluklarını yerine getirmede kolaylıklar getirdiklerini, teşvik ettiklerini belirten Davutoğlu, diğer taraftan da aile sorumluluklarını yerine getiren kadınların işlerini kaybetmeleri ya da işlerinde herhangi bir kademe kaybına uğramaları gibi negatif sonuçları ortadan kaldıracak tedbirler aldıklarını kaydetti.
Herkesin bu destek programını doğru anlaması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Aileyi destekliyoruz, kadının istihdama katılımını da aynı ölçüde destekliyoruz. Arada oluşabilecek farkları da devlet kendisi kapatmayı taahhüt ediyor. İşte bu yeni Türkiye. Reaktif olarak ortaya çıkan sorunlarla ilgilenen bir Türkiye değil, aksine daha sorun çıkmadan pozitif bir gündemle, pozitif bir yaklaşımla Türkiye'nin gelecek 10, 20, 50 yılını görebilecek bir perspektifle bakan bir Türkiye. Bir gün nüfusumuz dinamizmini kaybettiğinde, ekonomimiz düşmeye başladığında alacağınız tedbirler, tedbir olmaktan çıkar. Yaşlanan bir nüfusu, dinamizmini kaybeden bir nüfusu tekrar bir nüfus dengesine getirtmek en az bir nesil, yani 30-40 yıl alır. Şimdi biz 2023'te yüzde 10'un üzerine çıkacak olan, 2050'de yüzde 20'nin üzerine çıkacak olan bu yaşlanma nispetini şimdiden kontrol altına alabilmek, genç evlilikleri, tabii 18 yaşından sonraki evlilikleri kastediyorum, çeyiz hesabıyla teşvik etmek, anneleri teşvik etmek, annelere ve kadınlara göstermesi gereken saygıyı en deruni şekilde gösterebilmek için bu paketi bütün boyutlarıyla hazırladık. İnşallah önümüzdeki en kısa süre içinde, bir iki ay içinde bütün bu yasal süreçler tamamlanacak, bütün bu uygulamalar da başlayacak.''
ASDEP projesinin ilk uygulamalarının Kırıkkale, Sakarya, Altındağ ve Rize'de başlayacağını bildiren Davutoğlu, sonra tüm Türkiye'ye yayılacağını bildirdi.
''Çocuğunu ihmal etmeyecek, işini de kaybetmeyecek''
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, bu düzenlemelerin bütçeye yükünün sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Bazı maliyetler vardır ki sayısal olarak ifade edilemez, bazı maliyetler de bütçeye sayısal bir miktar olarak yansır, tabii bunların bütçeye bir yansıması olacak. Her anneye bir doğum hediyesi göndermenin bütçede bir karşılığı olacak, bir maliyet olarak. Ya da yarı zamanlı çalışma esnasında bunun İşsizlik Fonu'ndan karşılanması gibi sonuçlar olacak. Ama bütün bu maliyetlerden daha büyük maliyet, sosyal maliyettir. Eğer bu tedbirler alınmazsa, yani kadınlarımız en hassas oldukları doğum sonrası dönemde, 'acaba işime mi devam edeyim, çocuğuma mı bakayım' diye bir gerilim yaşarlarsa, işte onun maliyeti çok daha yüksek olur. Ya işini kaybetmemek için çocuğunu ihmal eder, bu telafi edilemez bir maliyettir, bu bir kişiden bahsetmiyoruz, yüzbinlerce belki milyonlarca çocuğun geleceğinden bahsediyoruz. Ya da çocuğunu ihmal etmemek için işini kaybeder. Aslında bizim temel hedefimiz, burada kadın istihdamı bağlamında da çocuğunu ihmal etmemesini sağlayacak şartları oluşturmak, ama işini de kaybetmemesini teminat altına almak. Böyle bir denge kuruyoruz.''
''Kadınların psikolojik gerilim yaşamasının önüne geçiyoruz''
Kadınların doğum sonrasındaki en hassas dönemlerinde böyle bir gerilim yaşamasının önüne geçtiklerini anlatan Davutoğlu, mutat uygulamalar dışına çıkarak, her bir çocuk için ek izinler, tam ücret alarak yarı zamanlı çalışma hakkı tanıdıklarını, dolayısıyla kadının işini kaybetmemesini sağladıklarını söyledi.
Aradaki farkı da devletin karşıladığını bildiren Davutoğlu, ''Burada iki şeyden fedakarlık edemeyiz, kadınlarımızın annelik görevlerini yerine getirirken, çocuklarla beraber olma hakkından, yine ikincisi kadınlarımızın çok büyük emeklerle elde ettiği profesyonel mesleğinden feragat etmesini engellemek durumundayız'' görüşüne yer verdi.
''Devlet olarak sayısal maliyeti üstleniyoruz''
Türkiye'de her yıl yaklaşık bir milyon 200 doğum olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, hepsinin çalışan kadın olmadığını, ancak çalışan kadınların bu gerilimi yaşadığını, bunun maliyetinin çok yüksek olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, ''Biz devlet olarak diğer maliyeti yani sayısal maliyeti üstleniyoruz ama kadınlarımızın üzerindeki psikolojik maliyeti, sosyal hayatın üzerindeki sosyal maliyeti burada engellemeye çalışıyoruz'' dedi.
''Kadınların işgücüne katılımında olağanüstü artış var''
Geçen yıl Türkiye'de 1 milyon 300 bin istihdam oluştuğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Avrupa'da insanlar işlerini kaybederken, Türkiye'de sadece geçen sene 1 milyon 300 bin, krizden bu yana 2009'dan bu yana, yaklaşık 6 milyon istihdam oluşturduk. Bütün istihdam göstergelerinde Türkiye, mucizevi bir örnek olarak gösteriliyor her yerde. Ancak buna rağmen işsizlik oranımız da yüzde 9'lar, yüzde 10'lar seviyesinde kalıyor. Neden? Çünkü kadınlarımızın işgücüne katılımında olağanüstü bir artış var, daha önce olmayan önemli bir faktör. Bu olağanüstü artış ve işgücüne katılım hem genç nüfus hem de kadınlarımızın katılımıyla istihdam sağlamakla birlikte, işsizlik oranı da istediğimiz ölçüde düşmemiş görünüyor. Ama hangi ölçüyü alırsanız alın, şu anda Avrupa'da en fazla istihdam oluşturan, dünyada da belki en fazla istihdam oluşturan ülkelerden biri Türkiye, oransal olarak. Üniversite mezunu kızlarımızın işgücüne katılımı bunun için önemli bir gösterge şu anda yüzde 70'lerde. Bu bir taraftan işgücüne katılımın artması ve aktif nüfusun artmasını sağlıyor ama hükümet ve devlet olarak da bizim üzerimizde de tabi bir baskı oluşturuyor. Biz bu baskıyı göğüslemeye hazırız. Geçmiş dönemlerde şöyle deniyordu: 'aman doğum kontrolü yapalım, bir iki çocuk olsun, devlet üzerinde istihdam baskısı oluşmasın', politika buydu, AK Parti iktidarlarına kadar. Ama bu politikanın sonucu ne biliyor musunuz? Eğer son aldığımız tedbirlerle, Cumhurbaşkanımızın hani üç çocuk teşvikinin burada rasyonel arka planını anlamayanlar olabilir. Bu politikalar olmamış olsaydı, 2050'de yüzde 20 civarında olacak 65 yaş üstü nüfus, 2025, 2030'larda o düzeye çıkar, Türkiye üretmekte güçlük çeken bir ülke haline dönüşebilirdi.''
''Görevimiz nüfusu azaltmak değil''
Kendilerinin paradigmatik bir değişim yaptıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Dedik ki hükümetlerin görevi bu zorlukların yanından by-pass geçip, o zorlukları görmezden gelmek ve o zorlukları ortadan kaldırmak için nüfusu azaltmak olmamalıdır. Bu bir tuzak. Aksine hükümetlerin görevi ,'dinamik nüfusu teşvik etmek ama o dinamik nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak eğitim şartlarını, ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal ve ekonomik şartları sağlamaktır' dedik. Bunun bizim üzerimizde bir ekonomik maliyetinin olacağını, sosyal, siyasi baskı maliyetinin olacağını bile bile bunu yaptık. Çünkü bizim görevimiz nüfusu azaltmak değil, nüfusu yaşlandırarak işsizliği azaltmak değil, nüfus artışını sağlayarak işsizliği de aynı anda çözmek. İşte o zaman Türkiye, yükselen güç olur."
Kadın istihdamının bu alandaki en kritik konulardan biri olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu gerilimi yok etmeye kararlı olduklarını vurguladı. Başbakan Davutoğlu, ''Kadınlarımız, istemeleri halinde çalışacaklar ama çalışırken aile hayatından ya da çocukların görmek istediği muhabbetten, ilgiden fedakarlık etmeyecek'' dedi.
Davutoğlu, "Haydi Kızlar Okula" gibi kampanyalarla belli bir noktaya gelindiğini, bu kampanyaların yaygınlaştırılacağını söyleyerek, kız veya erkek çocuk ayrımı yapmadan, bütün çocukların en iyi eğitimle donanmış bir şekilde hayata hazırlanmalarının kendileri için kutsal bir görev olduğunun altını çizdi.
Babalar ve annelerin birbirlerini desteklemeleri ve bu destek çerçevesinde aile ve iş hayatını düzenlemelerinin önemine dikkati çeken Davutoğlu, "Önümüzdeki haftalarda istihdamı teşvik paketi açıklayacağız. Orada kadın istihdamının ayrıca nasıl teşvik edileceğine dair unsurlar olacak" dedi.
"Önemli küresel inisiyatif başlatılacak"
Türkiye'nin dönem başkanlığını üstlendiği G20'de, devletler dışında başka süreçlerin de olduğunu, iş dünyası ayağının B20 olarak adlandırıldığını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin dönem başkanlığında önemli küresel bir inisiyatif başlatılacağını söyledi. Başbakan Davutoğlu, "İngilizce karşılığı olduğu için W20 diyelim, 'Woman 20'. İş dünyasındaki girişimci kadınların istişarelerini ve bir araya gelmelerini sağlayacak, kadınların iş dünyasındaki rolünü güçlendirmek üzere 'Kadın 20' diyebileceğimiz bir inisiyatifi devreye sokacağız" diye konuştu.
Bir basın mensubunun, doğum izinleriyle ilgili düzenlemelerin ardından kadınların özel sektörde korunmasına dönük bir düzenleme olup olmayacağını sormasına karşılık Davutoğlu, alınacak her tedbirin yan etkisinin olabileceğini, bu etkiyi en aza indirmenin önemli olduğunu söyledi.
"Aldığımız kararlarda özel sektöre neredeyse hiçbir yük getirmiyoruz" diyen Başbakan Davutoğlu, yarı zamanlı çalışma uygulamasında çalışılan dönemin ücretinin işveren tarafından, geri kalan zamanın ücretinin devlet tarafından ödeneceğine vurgu yaptı. Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Devletin aldığı tedbirler dolayısıyla özel sektörün istihdam politikalarının değişmemesine özen göstereceğiz. Ayrıca özel sektörde zaten kadın çalışmasını önceledikleri alanlar olabilir, zaten orada bir fedakarlık yapmak söz konusu olmaz. Özel sektörde ayrıca kadın istihdamını teşvik edebilecek unsurları da göz önünde bulundururuz ama şu aldığımız tedbirler, özel sektörün herhangi bir şekilde kadın istihdamı konusunda caydırılmasına sonuçlar doğuracak bir tedbir yok burada. Hiçbir özel sektör temsilcimizin de kadınları, anneleri mağdur etmek üzerinden verimliliği artırmak gibi bir yanlış bir anlayışa gideceği kanaatinde değilim. Bunun da istismar edilmemesi lazım."
"Doğurganlık oranını uzun vadede yüzde 3'e çıkarmaya kararlıyız"
Programla ilgili projeksiyonlar yapılırken, teşviklerin nüfus artış hızına etkisinin hesaplanıp hesaplanmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, "Türkiye'deki doğurganlık hızının şu an 2,07 seviyesinde olduğunu, 4-5 yıl içinde bu seviyeyi 2,1'den daha büyük bir noktaya getirmeye çalıştıklarını aktardı. Şu andaki optimum düzeyin altına düşülmemesine özen göstereceklerini belirten Davutoğlu, "Onun altına düştüğü için bu tedbirleri alıyoruz. 65 yaş üstü nüfusun da şu andaki yüzde 7'ler düzeyinde tutulmasını sağlamak. Bu oranın daha fazla artarak 2023'lere doğru dinamik nüfus yapısının bozulmasına izin vermeme çabası içinde olacağız. Uzun vadede ise 2,1 olan doğurganlık oranını yüzde 3'e kadar çıkarmaya kararlıyız" değerlendirmesini yaptı.
"Erkeğin keli kadını, kadının keli çocuğu döver"
Başbakan Davutoğlu, kadına yönelik ve aile içi şiddetin önlenmesi için kampanya başlatılacağına ilişkin sözleri hatırlatılarak, detayların sorulması üzerine, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayarak öncü bir adım atıldığını ve bu kapsamdaki uygulamaların sonuçlarının değerlendirildiğini söyledi. Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Herhalükarda kadınlarımıza dönük şiddet konusunda şu ana kadar alınan tedbirler artırılarak devam edecek. Ola ki bu tedbirlerde istemediğimiz yan sonuçlar doğmuşsa bunlar telafi edilecek. Şiddet olgusu, sadece cezayla ortadan kaldırılacak bir olgu değil. Esas itibarıyla zihniyetle ilgili bir mesele. O zihniyeti değiştirmeden alacağınız yasal tedbirlerin hep bir sınırı oluyor. Bu zihniyeti değiştirecek, uzun vadeli programlar ve kampanyalara da devam edeceğiz.
Anadolu'da, bizim oralarda söylenen güzel bir söz vardır, 'Erkeğin keli kadını, kadının keli çocuğu döver' derler. Anadolu tabiriyle kötüsü anlamında. Erkeğin güçlüsü kadın dövmez, erkeğin kötüsü kadın döver. Annenin güçlüsü çocuk dövmez, annenin annelik yapamayanı çocuk döver. İster çocuk, ister kadınlara dönük şiddet olsun, her türlü şiddetin olmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Olması halinde alınacak tedbirleri tekrar gözden geçireceğiz. Bu konuda toplumun her katmanını, en kılcal damarına kadar inerek, şiddeti önce ailede yok edip, sonra da toplumsal bütün hayat katmanlarında yok etmenin yollarına bakacağız."
"16 haftalık analık izninde değişiklik yok"
Doğum izniyle ilgili bir soru üzerine de Davutoğlu, 16 haftalık analık izninde bir değişiklik yapılmadığını, buna ek olarak ilk çocuk için 8, ikinci çocuk için 16, üç ve üzeri çocuklar için 24 haftalık süre eklendiğini, bu eklenen sürelerde annelerin yarım zamanlı çalışacaklarını bildirdi.
Başbakan Davutoğlu, şu bilgileri aktardı:
"Çocuk doğdu, annenin 16 hafta zaten izni var, tamamıyla çocuğun yanında. 16 hafta bitince anne, bir anda çocuğuyla neredeyse bütün gün kopuş yaşıyor. Getirdiğimiz düzenlemeyle anne, günde 4 saat işinde çalışacak, sonra evine gidecek ama sanki tam zamanlı çalışmış gibi ücreti alacak. Dolayısıyla annenin bebekten ayrılışı bir anda ve bütün günü kapsayan şekilde olmayacak. Yarım zamanlı olarak devam edecek. O bittikten sonra anne, 'Ben eğitim çağına kadar da çocuğumla daha çok kalmak istiyorum' derse o bittikten sonra başvuracak, bu kez kısmi zamanlı çalışma, çalıştığı kadar ücret almak üzere 5,5 yaşına, çocuk eğitime başlayana kadar da çocuğuyla beraber olabilecek. Eğer prematüreyse, çocuk 7 veya 7,5 aylık doğmuşsa iki ay daha buna eklenecek."
İstihdam probleminin, "annenin çocuğu geride bıraktığı ancak aklının onda kaldığı dönem"de ortaya çıktığını dile getiren Davutoğlu, bu dönemde iş veriminin düştüğünü, "çocuğumu ihmal mi ediyorum" diye psikolojik sıkıntı çekildiğini, evde kaldığında da annenin "işim, geçimim ne olacak" diye düşündüğünü, bu sorunları ortadan kaldırmak için 30 saate kadar kısmi zamanlı çalışma modelinin getirildiğini ifade etti.
Davutoğlu, "Analık izninden hiçbir kesinti yok. Aksine kademeli bir şekilde isteyen anne, günde 4-5 saat hariç, çocuğuyla eğitim yaşına kadar beraber olabilecek" dedi.
Başbakan Davutoğlu, basın mensuplarına hitaben, "Muhabirlik yaparak bir taraftan inşallah annelik nasip olursa çocuğunuza vakit de ayırabilir bu arada basın toplantısına da devam edebileceğiniz bir düzenlemeyi teminat altına alacağız" diye konuştu.
Anne yarım zamanlı çalışırken doğan boşlukta, maliyetler düştüğü için başka kadınların da istihdam edilebileceğini ifade eden Davutoğlu, "Devlet ödeyecek çünkü parayı, iş dünyası ödemeyecek. Yeni bir kadını istihdam edip onu da yarı zamanlı çalıştırabilir. Yani bu istihdamı azaltıcı değil, artırıcı bir sonuç doğuracak" ifadelerini kullandı.
Yasal düzenleme
Bir gazetecinin, yürürlüğe girecek yasadan önce doğum yapanların da bu haklardan yararlanıp yararlanmayacağını sorması üzerine Başbakan Davutoğlu, tedbirlerle ilgili üç kategorinin bulunduğunu belirtti.
Yasa ya da yasal düzenleme gerektirmeyen konuların hemen uygulanacağını, bunlardan ASDEP'in bazı yerlerde uygulanmaya başladığını hatırlatan Davutoğlu, yönetmelik ve genelgeyle uygulanabilecek olanları da hemen başlatacaklarını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, yasal düzenleme gerektiren hususların da çok zorlukla karşılaşılmadan kısa sürede Meclis'ten geçeceğine yönelik temennisini dile getirerek, "Burada herkes de bir sınava tabi olacak. O anlamda yasal düzenlemeyi bu dönem içinde yani seçimlerden önce tamamlayıp, yasa yürürlüğe ne zaman girerse o andan itibaren anneler bu haktan istifade etmeye başlayacaklar" diye konuştu.
Aynı gazetecinin "Ücretsiz iznin kıdeme sayılması, yasadan daha önce ücretsiz izin kullananlarda da geçerli olacak mı" sözlerine ise Davutoğlu, "Yasanın geriye doğru işlemesi hukuken mümkün değil. Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren geçerli olacak" ifadesini kullandı.
"Babalığın kendisi teşviktir"
Bir erkek gazetecinin soru talebi üzerine Davutoğlu, daha önce hep kadın muhabirlerin söz aldığını hatırlatarak, "Tek erkek olarak merakla sizi bekliyoruz ne soracaksınız" şeklinde konuştu.
Muhabirin, bunun üzerine, "Babalık iznini 10 günden fazlaya çıkarmayı düşünüyor musunuz, babalara yönelik de teşvik düşünüyor musunuz?" ifadesi salondakileri güldürdü.
Aynı muhabirin kadınların doğum izinlerinin emeklilik hesaplanma sürecine katılması yönündeki düzenlemenin mevcut çalışan kadınları da kapsayıp kapsamaması ile çeyiz hesabını kullanmak isteyenlerin bundan nasıl faydalanacağı sorusuna, Başbakan Davutoğu, "Babalığın kendisi teşviktir. Hiçbir çile çekmeden çocuğu kucağına alıyor. Bütün çileyi anne çekiyor teşviki babalar görüyor. Bir kere babalar olarak biz bu gerçeği kabul edip anneler önünde hürmetle eğilmemiz lazım. Biz sadece çocuğu doğduğu anda kucağımıza aldığımızda seviyoruz. Bundan daha büyük teşvik olmaz" yanıtını verdi.
Teşviki gerçek hak edenlerin anneler olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Babalığa teşviki, üç gün olan ve sadece memurlara olan hakkı bütün çalışanlara 5 gün olarak. 5 gün demek, çocuk pazartesi doğduysa cuma bitiyor, cumartesi, pazar da yanında dolayısıyla 7 gün. Salı doğduysa cumartesi, pazar araya girdiği için sayılmıyor yine 7 güne çıkmış oluyor bu 5 gün. Ama bu 5 günde, 'Nasıl olsa bana bu izin verildi' diye maçlarda, stadyumda geçirmemesini teminen anneden bir yazı getirmesi...Latife olarak söylüyorum ama o günlerde çoğun anne ve babayla birlikte aynı ortamı teneffüs etmesi çok önemli."
Kız ve erkekler için "çeyiz hesabı"
Çeyiz hesabının hem kız hem erkek çocuklar için geçerli olacağını vurgulayan Davutoğlu, evlilik cüzdanının ibrazının ardından devlet katkı payının alınacağını söyledi. Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Diyelim 20, 21 yaşında kaç yaşında olursa olsun, bunu da 27 yaşa kadar olmasını düşünüyoruz. Şu andaki evlilik ortalaması 26-27 yaş, ondan sonrakilere düşünmüyoruz bu katkıyı. Çünkü ondan sonra geç evliliği teşvik olur. Önceden erken evlilik, erken iş sahibi olmakla alakalı olduğu için, diyelim 21 yaşında evlendi, babası ve annesi 21 yaşına kadar olan dönemde onun için 100 bin lira biriktirmişti. Gelecek evlilik cüzdanını ibraz edecek ve ortalamayı söylüyorum, 15 bin ek katkıyı devletten alacak. Eğer iki çocuk için geçerliyse bunun oranının yüzde 30'a çıktığını düşünmeniz lazım. Damat ve gelin ayrı ayrı tasarruf hesapları oluşturmuşsa aileler, bu her ikisi için de ayrı ayrı hesap anlamına gelir, evlilik cüzdanını ibraz ettiği anda."
"İlk altını devlet takmış olacak"
Başbakan Davutoğlu, anneler için verilecek doğum yardımına ilişkin ise "Hastanede ise doğum haberi geldiği anda gönderilecek hediye. Ola ki kırsal kesimde veya evde doğum zarureti doğmuş durumlarda ise nüfus dairesine gidip çocuğunu yazdırdığında, kaydedildiğinde devletin şefkatli eli anlamında ilk çocuk için yarım ama üçüncü çocuktan itibaren bir altın, ilk altını devlet takmış olacak. Güzel bir hayat duasıyla, dileğiyle" diye konuştu.
Babacan: "Kadınların istihdamı açısından olumsuz bir etki beklemiyoruz"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da açıklanan programa ilişkin şunları kaydetti:
"Biz bunu hem ekonomimizin geneli hem iş dünyamız hem de işverenler açısından çok detaylı irdeledik. İşveren kesimiyle de defalarca oturup konuştuk. Burada önemli olan, çalışan bir kadınımızın iş yerinden çok uzun süre uzak kalmaması. 16 hafta zaten doğum izni var. Bu süre direkt doğum izni olarak çok uzatıldığında, iş yerinden uzun süre koptuğunda tekrar geri dönüşü zor oluyor. Konuları unutuyor, işveren tekrar işe almak konusunda isteksiz olabiliyor. Ama 16 haftayı sabit tutup da, 16 haftadan sonra yarım süreli çalışmaya başlayınca, iş yerindeki konular, çalıştığı iş neyse tekrar canlanmaya başlıyor ve böylece çalıştığı iş yerinden kopmamasını sağlamış oluyoruz. Bir bakıma ne işinden uzaklaşıyor, kopuyor ne de bebeğinden uzak kalıyor. İkisinin ortasını bulduğumuz bir geçiş dönemini böylece tanımlamış oluyoruz. İşverene maliyeti de yok. Çünkü işveren yarım gün maaş ödüyor, geri kalan çalışmadığı sürenin maaşını da devletten alıyor. Dolayısıyla iş dünyamız açısından olumsuz bir etkisi ya da kadınların istihdamı açısından olumsuz bir etkisi olacağını beklemiyoruz. Detaylı istişareleri paketin hazırlanma sürecinde zaten yaptık."
"Panik butonu" sistemi pilot aşamasında
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da kadına şiddete yönelik tedbirler konusunda, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamındaki "panik butonu" sisteminin pilot aşamasında sona gelindiğini belirtti.
İslam, "Pilot uygulama sonucunda sistemi biraz daha revize etmemiz gerektiği kanaati oluştu. Adalet Bakanlığımız ile bunu çalışıyoruz. Onların 'denetimli serbestlik modeline benzeyen bir model uygulanabilir mi' diye çalışmalarımız sürüyor. Sayın Başbakanımızın biraz önce söylediği büyük paketin içinde bütün bu çalışmalar yer alacak" ifadesini kullandı.
AA