doğruhaber / haber yorum / İbrahim Sadunoğlu
Fransa başta olmak üzere Avrupa şokta… Paris`te, Peygamber Efendimiz`le ilgili hakaret içeren karikatürü ve yazıları yayınlamış olan bir dergi baskına uğradı. Bu yazı yazıldığı an itibariyle ikisi polis olmak üzere dergi çalışanlarının da içinde bulunduğu 12 kişi öldürüldü. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande`nin ilk açıklamada olayı, basın ve fikir özgürlüğüne karşı bir saldırı olarak nitelemesi, dikkatleri İslam karşıtlarının söylemleri ve eylemlerine yöneltti.
Dünyaya uygarlık pazarlayan Avrupa devletlerinde, bu olay öncesinden süregelen İslam korkusu (islamofobi) ve paralelinde gelişen İslam karşıtlığı, rahatsız edici boyuta ulaşmış bulunmaktadır. Müslümanlar, Avrupa ülkelerinde sistematik bir tacizle karşı karşıyadırlar. İşlenen cinayetler, kundaklanan evler ve camiler, işaretlenen meskenler, Müslüman olarak bilinen milletlere dair duvarlarda tehdit yazıları, yakılan işyerleri, protestolar, ivme kazanmış bulunmaktadır.
Başta Almanya olmak üzere Avrupa devletleri okul müfredatlarında sistematik olarak İslam karşıtlığını işleyerek, İslam`a karşı nefretin temelini atmaktadır. Bazı Avrupa ülkelerinde İslam`ın en önemli simgelerinden olan minarelere izin verilmemesi bir zaman gündem olmuştu. Sonrasında İslam`ın önemli bir sembolü olan Müslüman kadınların peçe takması sorunu gündeme oturdu. Belçika, Fransa, Hollanda ve İsviçre gibi bazı ülkeler Müslüman kadınların peçe takmasına yasak koydu. Almanya`da çocukların sünnet edilmesi yasaklandı, ancak Yahudilerin tepkisi üzerine geri çekildi.
Avrupa`nın Müslüman nüfus açısından en kalabalık ülkesi olan Almanya`da başta Türkiyeli olmak üzere Müslüman göçmenlere karşı dönerci cinayetleri ve ev kundaklamalarının bir anda tırmanışa geçtiğine şahit olduk sonra. Güvenlik zaafiyetinin oluşması karşısında imaj düzeltmek isteyen ve beraberinde Müslümanların oylarına göz diken Alman Hükümeti harekete geçti. Ancak Alman İstihbaratının olaylarla ilişkisi ortaya çıkınca, olayı kamufle ederek gündemden düşürme yoluna gidildi.
Son günlerde sıkça gündem olan PEGIDA (Batı`nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) hareketinin, Avrupa`nın müslüman nüfus açısından en kalabalık ülkesi olan Almanya`da ortaya çıkması bir rastlantı değildir. Bu hareket şu an için Avrupa`nın sekiz ülkesinde ve yirmisekiz şehrinde organize olmuş bulunmaktadır. Almanya`nın Dresden şehrinde yasal olarak suç sayılan ‘nefret söylemi` eşliğinde 18.000 kişilik bir protesto yürüyüşünü gerçekleştirebilmiş olması ciddi bulundu. Dresden şehrinin Müslüman nüfusu açısından bir ağırlığının olmaması ayrıca dikkat çekicidir.
Geçmişte ırkçılık konusunda düzeltilmesi zor bir sabıka bırakmış olan Avrupa Hükümetleri, PEGIDA konusunda şimdiye kadar temkinli davranırken, hareketin yüzde on oranında olduğu tahmin edilen oyları karşısında açık bir tepki ortaya koymamaya özen göstermektedir.
Görüldüğü üzere aslında Avrupa, uzun zamandır İslam konusunda içten içe bir rahatsızlık duymasına rağmen, bunu açığa vuracak bir sebep bulamamaktaydı. İçini kemiren rahatsızlığı dışavurma adına projeler geliştirme peşindeydi. Ekseriyetle ismi Hristiyan olan gerçekte atesit olan Avrupa halkalarında oluşan psiko-sosyal bunalımlara cevap veremeyen Avrupai felsefe ve yaşam karşısında İslam`ın toplumsal ve bireysel açıdan tatmin edici bir doktrine sahip olması, Avrupa`lı milliyetçileri rahatsız etmekteydi.
Bu doğrultuda peşpeşe projeler uygulamaya konuldu. Öncelikle Avrupa`daki Müslüman nüfusu dengelemek adına Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan gibi hırsız ve çapulcuların bol olduğu ülkeleri Avrupa Birliğine dahil ettiler. Özellikle 2000 yılından sonra Avrupa Birliği`ne kabul edilen ülkelerin, giriş kriterlerini taşımadıkları halde AB`ye alel acele alınmaları ağırlıklı olarak Müslüman nüfusun dengelenmesi amacına hizmet etmekteydi.
Mısır`daki Müslüman Kardeşler yönetiminin alaşağı edilmesine destek veren Avrupa ülkeleri, IŞİD gibi dehşet yayarak önünü açmaya çalışan bir örgütün yükselişiyle rahatladı. Böylece medeniyet adına bir vizyona sahip olan Müslüman Kardeşler hareketini kundakta acımasızca boğarken, IŞİD`in korku ve şiddete dayanan icraatlarını, oluşturulmak istenen İslam karşıtlığı algısında profesyonelce kullandı.
Tüm bu algı yönetimi ve projelerin ardından, Paris`te gerçekleşen bu saldırıyla, Avrupa için İslam karşıtlığının, meşruiyet kazandığı bir ortam şimdi tam kıvamına gelmiş oldu. Türkiye`nin de IŞİD`e lojistik sağlayan ülkelerden biri olduğu yönündeki algıyı pekiştirmek amacıyla mit tırlarına operasyon yapanlar için de, IŞİD`in isminin şimdiden sıklıkla zikredildiği bu olay paha biçilmez bir servet oldu.