Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında ‘Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü` imzalandı.

Sağlık Bakanlığı toplantı salonunda gerçekleştirilen imza töreninde konuşan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, protokolün talep eden hastalara manevi destek uzmanlarınca destek verilmesini kapsadığını belirterek, “Sağlık dünyası olarak, sağlığın ruhen, fiziken ve sosyal yönden sağlık olma hali diye tabir ederiz. Dolayısıyla bireyin fiziken hem ruhen hem sosyal yönden sağlık olması için tıbbın her türlü imkanlarını kullanıyor ve her türlü desteği insanımıza verme gayreti içerisinde oluyoruz. İnanç değerlerinin de moral motivasyondaki yerini ve desteğini hisseden, arayan tüm hastalarımıza, hasta yakınlarımıza bu desteği önümüzdeki süreçte kademeli olarak ve bu anlamdaki eğitimi almış din adamlarımızın sayısını artırarak yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise, Başkanlık olarak Sağlık Bakanlığı`nın desteği ve himayesiyle 30-40 yıl gecikmiş bir hizmete başladıklarını kaydederek, “Diyanet İşleri Başkanlığı`nın son 10 yıl içinde ''Sosyal İçerikli Din Hizmetleri Projesi'' çerçevesinde Adalet Bakanlığı ile hastanelere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte huzurevlerine, yetimhanelere, sokak çocuklarına, Gençlik ve Spor Bakanlığıyla gençlere yönelik çok çeşitli hizmetler başlattık. Ama eksik kalan bir ayağı vardı, o da sağlık hizmetlerinde talep ve istekler doğrultusunda manevi destek, dini danışmanlık ve rehberlik hizmetini ilk defa vermeye başlayacağız. 30-40 yıl geriden takip ediyoruz. Çağdaş dünyada bütün din kurumları, dünyada sağlık bakanlıklarıyla, hastanelerle işbirliği içinde hastalara her türlü tedavinin yanında moral ve manevi destek vermek üzere onların bilhassa acılarına ortak olmak, onların acılarını hafifletmek, onların hayata bağımlılığını güçlendirmek, hayata bakışını özellikle karamsar zamanlarda olumlu hale getirmek için bu manevi destek programlarının çok önemli olduğunu, batı dünyasında pek çok ilahiyat fakültesinde artık bunun bir ihtisas alanı haline geldiğini ve pek çok ülkede din hizmeti yürüten kurumların bu hizmetleri 50-60 sene önce vermeye başladığını biliyoruz” şeklinde konuştu.

Pilot bölgelerde hastanelerde çalışacak kişilerin kısa sürede başlatacağı çalışmaların talebi artıracağına dikkat çeken Görmez, “Çünkü bu sadece talep doğrultusunda ihtiyari bir tercihtir, herhangi bir hastamız böyle bir talepte bulunmayabilir ama bulunan kardeşlerimize bu hizmeti vermeyi görev kabul ediyorum'' dedi.

“Organ bağışlamak candan cana yapılan en büyük sadakadır”

Konuşmasında organ bağışının önemine de vurgu yapan Görmez, ''Biz bir kişiye hayat vermeyi bütün insanlığa hayat vermek olarak değerlendiren bir kitabın müminleriyiz. Organ bağışlamak candan cana yapılan en büyük sadakadır. Binlerce kardeşimiz hastane köşelerinde bizlerden hayat bekliyor. Özellikle bütün vatandaşlarımızın organ bağışında daha çok cömert olmalarını bekliyoruz'' diye konuştu.

Bakan Müezzinoğlu da organ bağışının önemli olduğuna dikkat çekerek, "Gerçekten candan cana sadakadır veya ölümden ömre vesile olabilmek yani kendi ölümünden bir başkasının ömrüne katkı sağlayabilmek gibi bir hayırlı işe vesile olabilmek ve bu anlamda toplumsal duyarlılığı artırabilmek, buna verdiğiniz destek için de ayrıca teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Bakan Müezzinoğlu ve Görmez gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ‘manevi bakımı verecek din görevlilerinin hastanelerdeki mevcut imamlardan farkının ne olacağı, bu hizmetin nasıl sunulacağı ve başka inanç mensuplarına da bu hizmetin verilip verilmeyeceği` sorusu üzerine Bakan Müezzinoğlu, “Bundan sonraki süreçte hasta ve yakınlarına manevi destek verecek arkadaşlarımız, din adamlarımız, görevlilerimiz bu anlamda eğitim görmüş, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilmiş arkadaşlarımız olacak. Bu arkadaşlarımız Diyanet İşleri Başkanlığımızın kadrosunda olacaklar, görevli oldukları hastanelerde biz onlara fiziki mekan sağlayacağız, hasta ve yakınlarından yoğun bakım, ameliyat sonrası, ölüm esnası, bir talep olduğunda, bu talebe, aldıkları eğitimin de ve dini anlamdaki zaten birikimleriyle destek olma görevlerini yerine getirmeye çalışacaklar” dedi.

Bakan Müezzinoğlu, şöyle devam etti: "Özellikle azınlık mensuplarına, onların dini sorumlularıyla, temsilcileriyle görüşerek, o anlamda görevlendirme yaptıklarında onların da en tabii hakkı bu. Zaten az önce değerli başkanımız insan hakları anlamındaki şeyi okudu. Dolayısıyla bu bir insan hakkıdır, hasta hakkıdır. Hasta ve hasta yakını haklarını her boyutuyla bizim bundan sonraki süreçte ama her halükarda yalnız din adamı olması değil, bu anlamda bir sertifikasyonu veya eğitimi de almış olmasını da talep edeceğiz.”

Görmez, “Azınlıklara da aynı hizmet verilecek mi?” sorusuna şu cevabı verdi:

''Daha önceki hizmet, vatandaşlarımızın orada vefattan sonraki hizmetleridir ama şimdi bu hayata yönelik hizmettir. Dolayısıyla aynı hizmet değil. Bunlar, aynı şekilde ben de Diyanet İşleri Başkanı olarak bu konuda herhangi bir inanç farkı gözetmeksizin her türlü inanç sahibine bu hakkın verilmesi gerektiğini ifade etmek isterim.”

Hastalara ve yakınlarına manevi destek hizmetinin ilk olarak Ankara'da Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Ulus Devlet Hastanesi`nde başlatılacağı bildirildi. (İLKHA)