Bismillahirrahmanirrahim
“Mü`min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar. Süslerini ve cazibelerini kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, öz oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, elleri altındaki kölelerden, cinsel arzuları sönmüş erkek hizmetçilerden, kadınların avret yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklarından başka hiç kimseye göstermesinler. Yabancı bakışlardan gizledikleri süsleri ve cazibeleri belli olsun diye ses çıkaracak adımlarla yürümesinler. Ey mü`minler, hepiniz tövbe ederek Allah`a yöneliniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nur: 31)
Mü`min kadınlar Allah Teâlâ`nın kendilerine emrettiği tesettürle asaletlerini, onurlarını ve vakarlarını korurlar. Tesettürlerinden ödün vermemeleri, baskı ve dayatmalara karşı çıkmaları İslam düşmanlarında büyük rahatsızlıklara yol açmıştır. Müslüman kadının üzerindeki İslami asaletin ve zarafetin göstergesi tesettürün Batı dünyasında ve onlara uşaklık yapanlar tarafından hedef gösterilmesi ve engellenmeye çalışılması, İslam düşmanlarının bu konuda istedikleri nihai hedefe ulaşamadıklarından kaynaklanıyor. Bütün engellemelere ve aleyhteki propaganda ve çalışmalara rağmen coğrafyamızdaki kadınlar İslam`ı okumaya, İslam`ı yaşamaya, tesettüre ve özellikle çarşafa yönelmeye devam etmişlerdir. Toplumları istedikleri şekilde evirip çeviren şeytan ve dostlarının, duyarlı Müslüman kadının tesettürü önünde aciz kalmaları, tesettüre olan düşmanlıklarını daha da arttırmıştır. İslam düşmanları kadınlar üzerindeki hedeflerine ulaşmak için çalışmaktan vazgeçmemişlerdir. Tüm duyarlı kardeşlerimiz ve bacılarımız islami her meselede olduğu gibi bu meselede de daha duyarlı, hassas ve uyanık olmalıdırlar.
İslam düşmanlarının tesettürle mücadeleleri eskiye dayanmaktadır. Emperyalist güçlerin İslam coğrafyalarını işgal dönemi ile başlayan bu mücadele ülkemizde cumhuriyet tarihi ile başlamış, bu mücadele günümüze kadar devam etmiştir.
Frantz Fanon, “Cezayir İnkılabının Beşinci Yılı” isimli kitabında Cezayir halkının direnişinden bahsederken, kadın ve tesettürün Fransız sömürgeciliğinin yayılmasını engellediğini dile getirip sömürgecilerin tesettüre karşı çirkin planlarını geniş şekilde deşifre eder. Söz konusu kitabın birinci bölümünde şunları dile getirir: “Cezayir`de faaliyet yürüten Fransız görevliler, bir milletin asaletini yok etmekle görevlendirilmişlerdi. İnsanların yaşam şeklini ve asaletini hatırlatacak her şeyi parçalayıp yok etmeyi tasarlıyorlardı. Çalışmalarını çarşaf üzerine yoğunlaştırdılar. Onu Cezayir kadınının özel durumu ve millî asaletinin sembolü olarak gördüler. Çarşafa dönük büyük bir mücadele başlatan sömürgeciler, bu alanda büyük yatırımlar yaptılar. İşgalci güçlerin psikolojik faaliyetlerinin önemli bir kısmının Cezayirli kadınların çarşaflarına yönelik olduğu görülür.
Ne pahasına olursa olsun bu alanda neticeye varmak için çabalıyorlardı. Değişik yerlerde kadınların tesettürü terk ettiğini sembolik olarak gösterip direnişi çözmeye çalışıyorlardı. Bu işte figüran olarak kullanılan kadınlar, tesettürden sıyrılmış bedenleriyle geçerli akçe gibi Cezayir Avrupa`sında hareket etmeye başladılar. Kadınların bu hareketiyle birlikte yaygın propagandalar da yapılıyordu. Bunu bir zafer olarak görüp heyecana kapılan Avrupalılar, bu türden bir kadını, dinini değiştirip kendi dinlerine giren biri gibi çepeçevre sarıyor, psikologların gözetiminde ‘din değiştirip yeni hayata adım attıkları` şeklinde duyuruyorlardı.
Bedenlerden sıyrılan her çarşaf, o zamana kadar sömürgecilere kapalı olan alanlar için yeni ufukların açılmasına sebep oluyordu. Her örtülü çehreyi örtüden sıyırmakla sömürgecilerin işgal ile ilgili umutları on katına çıkıyordu.
Çıkarılan her çarşaf, namaz elbisesinden sıyrılan her beden, işgalcilerin sıkıntılı ve cesur bakışlarına hedef olan her çehre, Cezayir`in varlığının inkârı ve işgalciler tarafından namusunun çiğnenmesi şeklinde kabul ediliyordu. Terk edilen her çarşafla, Cezayir toplumunun kendisini patronun mektebine teslim ettiği, işgalcilerin rehberliğinde ve kontrolünde adet ve geleneklerini terk ettiği ve değişime uğradığı anlamı çıkıyordu.” (Frantz Fanon, Cezayir İnkılabının Beşinci Yılı, 36–44)
Görüldüğü gibi Müslüman kadının tesettürü özellikle de çarşaf, İslam düşmanlarının eskiden beri en önemli hedefidir. İslam düşmanları çarşafın terk edilmesiyle Müslüman kadının kimliksiz ve kişiliksiz hale getirileceğini çok iyi biliyorlardı.
Tesettür kadın için en iyi koruma duvarıdır. Çarşafa bürünen kadınlar sedefin içindeki yüksek değerdeki ziynetler gibidir.
Tesettürden maksat bedenin en iyi şekilde örtünmesidir. Bu; çarşafla, ya da geniş ve uzun herhangi bir elbise ile olabilir. Yani Tesettür derken sadece çarşafı kastetmiyoruz. Tesettür; vücut hatlarını belli etmeyen, ince ve dar olmayan, cezbedici şekilde dikkatleri üzerine çekmeyen, bedenin örtünmesi gereken yerlerini güzel şekilde örten örtü demektir. Bu ölçüye uyan bütün elbiseler tesettüre uygundur. Uzun ve geniş pardösüler dâhil olmak üzere Karadeniz`de çay bahçelerinde, İç Anadolu ve Akdeniz`de tarladaki Müslüman kadınların, Karacadağ ve Bêrî (Kızıltepe, Nusaybin yöresi) de Müslüman Kürt kadınların giydikleri, bedenlerini belli etmeyen geniş ve uzun geleneksel elbiseler elbette tesettüre uygundur. Bunları tercih eden bacılarımızın tesettür sorumluluklarını yerine getirdiklerinden kuşku yoktur. Ancak özellikle İslam düşmanlarının üzerinde yoğunlaştıkları, küçük düşürmeye çalıştıkları, Müslüman kadını onunla tanımlayıp gözden düşürmek için çabaladıkları, kısaca Müslüman kadının üzerinde gördüklerinde büyük rahatsızlıklar duyup vahşete kapıldıkları çarşaf, Müslüman kadının tesettürü olarak ayrı bir önem taşımaktadır. İslami bir tesettür olarak İslam düşmanlarını fazlaca rahatsız ettiğinden Müslüman kadınların İslam`ı temsil eden birer kale gibi çarşafa sahip çıkmalarının ve bunu yaygınlaştırmalarının büyük bir önem taşıdığına inanıyor ve şartları müsait olanların çarşafa bürünmelerini ve buna başkalarını da teşvik etmelerini istiyoruz. Son zamanlarda Mardin ve Şırnak`ın birer ilçesinde İslam ve Müslümanların düşmanı olan Mürted örgütün yandaşları Müslüman kadının çarşafını aşağılama adına ortaya koydukları çirkinlikler ve yaptıkları saldırılar, kadının iffet ve hayâsının yoğun şekilde hedef haline getirildiği toplumlarda çarşafa daha fazla sahip çıkmamızı ve Müslüman kadınlar arasında çarşafı yaygınlaştırmamızı istiyor ve tavsiye ediyoruz.
Bugün çarşaf, Müslüman kadının İslami mücadelesinin en büyük simgesidir. Baskı, dayatma ve söylemlerin dozu ne olursa olsun, Müslüman kadın çarşafında diretmeli ve onu İslam kalesinin surları gibi muhafaza etmelidir. Şeytan ve dostlarının baskı, dayatma, fitne ve vesveseleri karşısında Müslüman kadınlar, çarşafı hayatlarının bir parçası olarak nitelendirmeli ve bu güzel örtüyü toplumda yaygınlaştırmak için yoğun bir çaba içine girmelidirler.
Kardeşlerimizin; annelerine, eşlerine, ablalarına, bacılarına bu noktada destek olmaları ve yönlendirmeleri İslam ve Müslümanlar adına hayırlı bir iş yapmış olacaklardır inşallah.
Rabbim bütün bacılarımızı, kızlarımızı her türlü tehlikeden, fitneden muhafaza etsin.
Allah`a emanet olun.
Başyazı / İnzar Dergisi – Ocak 2015 (124. Sayı)
“Mü`min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar. Süslerini ve cazibelerini kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, öz oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, elleri altındaki kölelerden, cinsel arzuları sönmüş erkek hizmetçilerden, kadınların avret yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklarından başka hiç kimseye göstermesinler. Yabancı bakışlardan gizledikleri süsleri ve cazibeleri belli olsun diye ses çıkaracak adımlarla yürümesinler. Ey mü`minler, hepiniz tövbe ederek Allah`a yöneliniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nur: 31)
Mü`min kadınlar Allah Teâlâ`nın kendilerine emrettiği tesettürle asaletlerini, onurlarını ve vakarlarını korurlar. Tesettürlerinden ödün vermemeleri, baskı ve dayatmalara karşı çıkmaları İslam düşmanlarında büyük rahatsızlıklara yol açmıştır. Müslüman kadının üzerindeki İslami asaletin ve zarafetin göstergesi tesettürün Batı dünyasında ve onlara uşaklık yapanlar tarafından hedef gösterilmesi ve engellenmeye çalışılması, İslam düşmanlarının bu konuda istedikleri nihai hedefe ulaşamadıklarından kaynaklanıyor. Bütün engellemelere ve aleyhteki propaganda ve çalışmalara rağmen coğrafyamızdaki kadınlar İslam`ı okumaya, İslam`ı yaşamaya, tesettüre ve özellikle çarşafa yönelmeye devam etmişlerdir. Toplumları istedikleri şekilde evirip çeviren şeytan ve dostlarının, duyarlı Müslüman kadının tesettürü önünde aciz kalmaları, tesettüre olan düşmanlıklarını daha da arttırmıştır. İslam düşmanları kadınlar üzerindeki hedeflerine ulaşmak için çalışmaktan vazgeçmemişlerdir. Tüm duyarlı kardeşlerimiz ve bacılarımız islami her meselede olduğu gibi bu meselede de daha duyarlı, hassas ve uyanık olmalıdırlar.
İslam düşmanlarının tesettürle mücadeleleri eskiye dayanmaktadır. Emperyalist güçlerin İslam coğrafyalarını işgal dönemi ile başlayan bu mücadele ülkemizde cumhuriyet tarihi ile başlamış, bu mücadele günümüze kadar devam etmiştir.
Frantz Fanon, “Cezayir İnkılabının Beşinci Yılı” isimli kitabında Cezayir halkının direnişinden bahsederken, kadın ve tesettürün Fransız sömürgeciliğinin yayılmasını engellediğini dile getirip sömürgecilerin tesettüre karşı çirkin planlarını geniş şekilde deşifre eder. Söz konusu kitabın birinci bölümünde şunları dile getirir: “Cezayir`de faaliyet yürüten Fransız görevliler, bir milletin asaletini yok etmekle görevlendirilmişlerdi. İnsanların yaşam şeklini ve asaletini hatırlatacak her şeyi parçalayıp yok etmeyi tasarlıyorlardı. Çalışmalarını çarşaf üzerine yoğunlaştırdılar. Onu Cezayir kadınının özel durumu ve millî asaletinin sembolü olarak gördüler. Çarşafa dönük büyük bir mücadele başlatan sömürgeciler, bu alanda büyük yatırımlar yaptılar. İşgalci güçlerin psikolojik faaliyetlerinin önemli bir kısmının Cezayirli kadınların çarşaflarına yönelik olduğu görülür.
Ne pahasına olursa olsun bu alanda neticeye varmak için çabalıyorlardı. Değişik yerlerde kadınların tesettürü terk ettiğini sembolik olarak gösterip direnişi çözmeye çalışıyorlardı. Bu işte figüran olarak kullanılan kadınlar, tesettürden sıyrılmış bedenleriyle geçerli akçe gibi Cezayir Avrupa`sında hareket etmeye başladılar. Kadınların bu hareketiyle birlikte yaygın propagandalar da yapılıyordu. Bunu bir zafer olarak görüp heyecana kapılan Avrupalılar, bu türden bir kadını, dinini değiştirip kendi dinlerine giren biri gibi çepeçevre sarıyor, psikologların gözetiminde ‘din değiştirip yeni hayata adım attıkları` şeklinde duyuruyorlardı.
Bedenlerden sıyrılan her çarşaf, o zamana kadar sömürgecilere kapalı olan alanlar için yeni ufukların açılmasına sebep oluyordu. Her örtülü çehreyi örtüden sıyırmakla sömürgecilerin işgal ile ilgili umutları on katına çıkıyordu.
Çıkarılan her çarşaf, namaz elbisesinden sıyrılan her beden, işgalcilerin sıkıntılı ve cesur bakışlarına hedef olan her çehre, Cezayir`in varlığının inkârı ve işgalciler tarafından namusunun çiğnenmesi şeklinde kabul ediliyordu. Terk edilen her çarşafla, Cezayir toplumunun kendisini patronun mektebine teslim ettiği, işgalcilerin rehberliğinde ve kontrolünde adet ve geleneklerini terk ettiği ve değişime uğradığı anlamı çıkıyordu.” (Frantz Fanon, Cezayir İnkılabının Beşinci Yılı, 36–44)
Görüldüğü gibi Müslüman kadının tesettürü özellikle de çarşaf, İslam düşmanlarının eskiden beri en önemli hedefidir. İslam düşmanları çarşafın terk edilmesiyle Müslüman kadının kimliksiz ve kişiliksiz hale getirileceğini çok iyi biliyorlardı.
Tesettür kadın için en iyi koruma duvarıdır. Çarşafa bürünen kadınlar sedefin içindeki yüksek değerdeki ziynetler gibidir.
Tesettürden maksat bedenin en iyi şekilde örtünmesidir. Bu; çarşafla, ya da geniş ve uzun herhangi bir elbise ile olabilir. Yani Tesettür derken sadece çarşafı kastetmiyoruz. Tesettür; vücut hatlarını belli etmeyen, ince ve dar olmayan, cezbedici şekilde dikkatleri üzerine çekmeyen, bedenin örtünmesi gereken yerlerini güzel şekilde örten örtü demektir. Bu ölçüye uyan bütün elbiseler tesettüre uygundur. Uzun ve geniş pardösüler dâhil olmak üzere Karadeniz`de çay bahçelerinde, İç Anadolu ve Akdeniz`de tarladaki Müslüman kadınların, Karacadağ ve Bêrî (Kızıltepe, Nusaybin yöresi) de Müslüman Kürt kadınların giydikleri, bedenlerini belli etmeyen geniş ve uzun geleneksel elbiseler elbette tesettüre uygundur. Bunları tercih eden bacılarımızın tesettür sorumluluklarını yerine getirdiklerinden kuşku yoktur. Ancak özellikle İslam düşmanlarının üzerinde yoğunlaştıkları, küçük düşürmeye çalıştıkları, Müslüman kadını onunla tanımlayıp gözden düşürmek için çabaladıkları, kısaca Müslüman kadının üzerinde gördüklerinde büyük rahatsızlıklar duyup vahşete kapıldıkları çarşaf, Müslüman kadının tesettürü olarak ayrı bir önem taşımaktadır. İslami bir tesettür olarak İslam düşmanlarını fazlaca rahatsız ettiğinden Müslüman kadınların İslam`ı temsil eden birer kale gibi çarşafa sahip çıkmalarının ve bunu yaygınlaştırmalarının büyük bir önem taşıdığına inanıyor ve şartları müsait olanların çarşafa bürünmelerini ve buna başkalarını da teşvik etmelerini istiyoruz. Son zamanlarda Mardin ve Şırnak`ın birer ilçesinde İslam ve Müslümanların düşmanı olan Mürted örgütün yandaşları Müslüman kadının çarşafını aşağılama adına ortaya koydukları çirkinlikler ve yaptıkları saldırılar, kadının iffet ve hayâsının yoğun şekilde hedef haline getirildiği toplumlarda çarşafa daha fazla sahip çıkmamızı ve Müslüman kadınlar arasında çarşafı yaygınlaştırmamızı istiyor ve tavsiye ediyoruz.
Bugün çarşaf, Müslüman kadının İslami mücadelesinin en büyük simgesidir. Baskı, dayatma ve söylemlerin dozu ne olursa olsun, Müslüman kadın çarşafında diretmeli ve onu İslam kalesinin surları gibi muhafaza etmelidir. Şeytan ve dostlarının baskı, dayatma, fitne ve vesveseleri karşısında Müslüman kadınlar, çarşafı hayatlarının bir parçası olarak nitelendirmeli ve bu güzel örtüyü toplumda yaygınlaştırmak için yoğun bir çaba içine girmelidirler.
Kardeşlerimizin; annelerine, eşlerine, ablalarına, bacılarına bu noktada destek olmaları ve yönlendirmeleri İslam ve Müslümanlar adına hayırlı bir iş yapmış olacaklardır inşallah.
Rabbim bütün bacılarımızı, kızlarımızı her türlü tehlikeden, fitneden muhafaza etsin.
Allah`a emanet olun.
Başyazı / İnzar Dergisi – Ocak 2015 (124. Sayı)