Bitlis Kardeşlik ve Adalet Platformu (BİKAP), Kürt meselesi ve çözüm süreci hakkında hazırladığı raporu düzenlediği basın açıklaması ile kamuoyuyla paylaştı. BİKAP adına raporu okuyan Fırat Kıranşal, ülkede yaşanan problemlerin Türk-Kürt, Alevi-Sünni problemi olduğunu düşünmediklerini, problemin temelinde ulusçu, laik ve diktatöryal politikalar sürdürmeye çalışan Kemalist siyasal paradigmanın baskıcı, dışlayıcı, tasarlayıcı vesayetçi devlet yapısının olduğunu belirtti.
“Hak ve özgürlükleri esas alan İslami, insani ve adil bir yaklaşıma ihtiyaç var”
Doğu ve Güneydoğu’daki sorunların kaynaklarını da değinen Kıranşal, “Özellikle bölgemizde yakın geçmişe kadar uygulanan zalim ve insafsız devlet politikalarının yattığını düşünüyoruz. Problem, devletin ve rejimin güvenliğini korumayı esas alan bir yaklaşımdan kaynaklanmaktadır ve ülkemiz insanı artık bu anlayış yerine toplumu bireyi hak ve özgürlükleri esas alan İslami, insani ve adil bir yaklaşıma ihtiyaç duymaktadır.” dedi.
“Kan üzerinden siyasi hesaplar yapılmamalıdır”
Özellikle son zamanlarda PKK’nin bölgede kendisi gibi düşünmeyen yapılara yönelik uyguladığı baskıya dikkat çeken Kıranşal, çözüm sürecinde tüm kesimlerin muhatap alınması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Başlatılan çözüm sürecinin bütün engellemelere rağmen sürdürülmesi elzemdir. Süreç kaldığı yerden daha sağlıklı, güvenirli ve kalıcı şekilde yürütülmelidir. Koşulsuz şekilde sürecin devam ettirilmesi taraflarca sağlanmalıdır. Kan üzerinden siyasi hesaplar yapılmamalıdır.
Süreç boyunca taraflar, toplumda öfke, umutsuzluk, acı hissettirecek ve süreci baltalayacak söz, beyan, davranış ve eylemlerden kaçınmalı ve çözümü istemeyen taraflara ve gruplara fırsat vermemeye dikkat etmelidir. Ortadoğu’daki ve sınırımızdaki olumsuz gelişmeler göz önünde bulundurularak, orta doğudaki olayların çözüm sürecine olumsuz etki etmesine izin verilmemeli, çözüm süreci hızlandırılmalı ve sağlam bir zemin oluşturulmalıdır.”
“PKK, tek muhatap olarak alınmamalıdır”
Kıranşal “Sorunun çözümünde tek muhatap PKK değil, diğer Kürt parti, STK, cemaat ve siyasal inisiyatiflerde muhatap alınmalıdır. Bölgedeki diğer siyasi partiler, sivil ve İslami grup ve aktörler üçüncü göz olmalıdır. Devletin ve özel sektörün tüm basın ve yayın organları; topluma barış sürecini olumlu, anlaşılır, umut verici ve barışı kalıcı kılacak reklam, program ve yayınlar düzenleyerek anlatmalıdır.
Akil insanlar heyeti genişletilmelidir. Akil insanların çalışma ve görev alanları tekrar gözden geçirilmeli, yapılan çalışmalar kamuoyuyla zamanında paylaşılmalıdır. Özellikle evlatlarını kaybeden anneler süreçte yer almalıdır. Hükümet tarafından kamu düzeninin korunması, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması noktasında gereken tedbirler alınmalıdır. Seçim sistemi gözden geçirilmeli, halkın hiçbir etkiden korkmadan seçimlere dâhil olmaları sağlanmalıdır.” ifadesini kullandı.
“Hakların verilmesi silahların bırakılmasına endekslenmemelidir”
Silahsız ve korkusuz bir yaşam olanağı sağlanması gerektiğini ifade eden Kıranşal, “Hakların verilmesi silahların bırakılmasına endekslenmemelidir. Her iki taraf, can kaybı olan ailelerin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak empati kurmalı, bu hassasiyetler her iki tarafın siyasi malzemesi haline getirilmemelidir. PKK, bölgede farklı düşünen yapılara baskı yaparak tek tipçi ve vesayetçi politikalar uygulamamalıdır.”dedi.
“PKK, alan hâkimiyeti sağlamaktan vazgeçmelidir”
Kıranşal, “PKK, alan hâkimiyeti sağlamaktan vazgeçmelidir. Süreç telaşlı ve acele değil, bir takvime ve zamana bağlı olarak yürütülmelidir. Siyasi kaosa ortam verilmemelidir. Çözüm süreci Türkiye’nin tüm bölgelerine yayılmalı, bu konuda halklar bilgilendirilerek destekleri sağlanmalıdır. Milliyetçi bir dil ve söylem yerine İslami ve insani bir dil kullanılmasına dikkat edilmelidir. Devletin tüm faaliyetlerinde şeffaf ve hesap verebilir olması sağlanmalı, derin devlet yapılanmasına kapı aralayacak hukuki boşluklar giderilmelidir. Şiddeti araç ve amaç görmedikçe her düşüncenin özgürce dile getirilebildiği alanların oluşturulması sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Anadil önündeki tüm engeller kaldırılmalı”
Türkiye’de başta Kürt meselesi, inanç özgürlüğü, insani hak ve adalet temelindeki kadim sorunlarının çözümüne olanak sağlayacak yeni ve sivil bir anayasa düzenlenmesine ihtiyaç olduğunun altını çizen Kıranşal, “Yeni anayasa toplum, birey ve doğa merkezli düşünceye dayanmalı, vatandaşlık kavramını yeniden tanımlamalı ve değiştirilemez maddeler içermemelidir. Başta Kürtçe olmak üzere ve diğer dillerde ‘Anadilde’ hukuk ve eğitimin önündeki tüm engeller kaldırılarak, anayasal güvence altına alınmalıdır. Memurların kurumlarda Kürtçe hizmet vermeleri sağlanmalı, ayrıca üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı dersleri bölümleri de açılmalı ve mezunlarına iş imkânı sağlanmalıdır.
Asimilasyon ve baskı politikalarını hatırlatan isimler kaldırılmalı, Türkiye’de değiştirilmiş tüm eski yer isimleri iade edilmeli ve yasal güvenceye bağlanmalıdır. Cadde, okul, havaalanı ve benzeri yerlerde ırkçılığı ve despotizmi hatırlatan sembol ve isimler kaldırılmalı ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü gibi ayrıştırıcı sözler dağlardan ve eğitim kurumlarından silinmelidir. Etkin eve dönüş yasası çıkarılarak dağdan inenlerin siyasi ve sosyal hayata katılımlarının sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.” diye belirtti.
“Tüm siyasi tutuklular serbest bırakılmalıdır”
Siyasi genel af çıkarılması için çalışmalar yapılaması gerektiğini dile getiren Kıranşal, “Tüm siyasi tutuklular serbest bırakılmalıdır. Siyasi veya örgütsel suç mefhumunun yasalardan çıkarılması sağlanmalıdır. Koruculuk sistemi acilen tasfiye edilmeli, korucuların sosyal hakları korunarak hizmet alanları değiştirilmeli ve çeşitli sosyal hizmetlerde istihdamı sağlanmalıdır. Hakikatleri araştırma, yüzleşme ve adalet talepleri bakımından hem meclisin devrede olduğu hem de meclis dışında sivil girişimlerin içinde yer aldığı mekanizmalar kurulmalıdır. Toplu mezarlar uluslararası kurallara göre devlet tarafından ve sivil toplum örgütleri nezaretinde açılmalı ve gerekli soruşturmalar yapılmalıdır. Mağdur Aileler ve toplum aydınlatılmalıdır. Faili meçhul cinayetler için oluşturulacak komisyonlarda STK temsilcilerinin rol alması sağlanmalıdır.”dedi.
Kıranşal, başkanlık sistemi, eyalet, özerklik, federasyon, yerel yönetim gibi modellerin önemsenerek tartışılması gerektiğini, yönetim şeklinin her türlüsü düşünülürken; tüm halk kesimlerinin muhatap alınarak yapılması gerektiğini kaydetti.
Devlet ve PKK tarafından mağdur edilenlerin ayrım yapılmaksızın, sosyal ve iktisadi açıdan desteklenerek, mağduriyetlerinin giderileceği politikaların acilen hayata geçirilerek, köye geri dönüşlerin teşvik edilmesi gerektiğini ifade ederek, bölge lehine pozitif ekonomik ayrımcılığın sağlanması gerektiğini belirtti.
“Kürtçe vaaz ve hutbenin önündeki engeller kaldırılmalı”
Son olarak, bölgede Kürtçe vaaz ve hutbe verilmesinin önündeki yasal engellerin kaldırılmasına da değinen Kıranşal, “Cumhuriyet tarihi boyunca halka yönelik tüm zalimane uygulamaların telafisi amacıyla çalışmalar başlatılmalı, lütuf mantığıyla değil; zedelenen onurun onarılması amacıyla sistemin yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. Allah’ın insana doğuştan verdiği tüm hak ve özgürlükler koşulsuz sağlanmalıdır. Süreç adalet ve gerçek kardeşlik hukuku ile devam etmelidir.” şeklinde açıklamada bulundu.
Düzenlenen basın açıklamasına BİKAP bileşenleri olan Bitlis Özgür Eğitim-Sen, Bitlis Hak-Der, Tatvan Özgür -Der, Tatvan İnsan -Der, Tatvan Furkan - Der, Tatvan Tek-Der, Norşîn Öze Dönüş Derneği, Bitlis Ensar Vakfı, Bitlis AGD, Bitlis Şuurlu Öğretmenler Derneği de destek verdi. (Şükrü Tontaş-İLKHA)