Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Abdulaziz Beki, son Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararları değerlendirerek, şurada alınan kararların devrim niteliğinde olduğunu söyledi.
Şûrada alınan Osmanlıca dersi ve din dersi konularını değerlendiren Beki, bu derslerin okutulmasıyla gençlerin özüne döneceğini belirterek alınan kararların son derece olumlu ve isabetli kararlar olduğunu ifade etti.
Öncelikle Osmanlıca dersinin imam hatip okulları ve Sosyal Bilimler dersinin okutulduğu liselerde zorunlu hale getirilmesini değerlendiren Beki, Cumhuriyet döneminde, Osmanlıcanın kaldırılmasının büyük bir hata olduğunu söyledi.
“Osmanlıcanın cumhuriyet döneminde kaldırılması büyük bir hataydı”
Latin harflerinin Osmanlıcaya rağmen kabul edilebileceğini belirten Beki, “Osmanlıcanın Cumhuriyet döneminde kaldırılması büyük bir hataydı. Gerek var mıydı yok muydu yoruma açık. Latin harfleri Osmanlıcayla beraber okutulabilirdi. Yani Latin harflerinin kabul edilebilmesi için Osmanlıcanın kaldırılmasına gerek yoktu. Osmanlıca da Latinceyle birlikte devam edebilirdi etmeliydi de. Çünkü Latin harfler Osmanlıcada var olan pek çok harfi temsil etmiyor. Biz o dönemde her şeyde olduğu gibi Latinceyi de Avrupa’dan ithal ettik fakat doğru ithal etmedik.” dedi.
“Yeni nesil tarihi kültürü, inancıyla her şeyiyle geçmişinden kopuktur”
Harf inkılâbı adı altında kabul edilen Latin alfabesiyle yetişen neslin çoğunluğunun tarihinden kopuk ve bihaber yetiştiğini dile getiren Beki, Latin harflerin Osmanlıcadaki birçok harfi temsil etmediğini söyledi.
Beki şöyle devam etti: “Latin alfabesindeki harflerin Osmanlıcadaki pek çok harfi temsil etmemesinden dolayı günümüzde birçok eser yanlış tercüme ediliyor. Latin harflerinin ithali çok yanlış ve eksik olarak gerçekleştirildi. Diğer taraftan milyonlarca Osmanlıca eser arşivde duruyor. Yeni nesil tarihi kültürü inancıyla her şeyiyle mazi de kalmış tarihten, geçmişinden kopuktur. Geçlerimiz tarihini tanımıyor, okuyamıyor, bilmiyor. Yazıktır. Oysaki geçmişimiz büyük bir hazinedir. İşte Osmanlıcada o hazinenin anahtarıdır. Osmanlıca inşallah yeni nesli kendi tarihiyle buluşturacaktır. Hem de gerçek manada o büyük hazinenin dünyaya açılmasına vesile olacaktır. Buna 'Bu devirde nasıl olur, Avrupa ilerliyor biz geriye gidiyoruz 'diye kızanlar boşuna kızmasınlar. Zira Osmanlıcanın kabulü kızılacak utanılacak bir durum değil aksine bizim için medarı iftihardır, gurur duyulacak bir durumdur.”
Din Kültürü dersinin ilkokullarda zorunlu hale getirilmesini de değerlendiren Beki son olarak, “Bakın, Tevrat’ı bilmeyen bir Yahudi çocuk var mıdır? Ya da İncil okumasını bilmeyen bir Hristiyan var mıdır? Yok. O zaman neden bizim çocuklarımız kendi dinimiz olan İslam’ı okuyup bilmesin.
Bu bağlamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilkokullardan itibaren okutulmaya başlatılmasına dair alınan karar sevindiricidir. Bu karar devletin milletin kurtuluşuna vesile olacak devrim niteliğinde bir karardır. Alınan karar aynı zamanda gençlerin sapmalarına engel olur. Aksi halde gençler saparsa devletin başına milletin başına hatta kendi başına da bela olur. Buda yetmez sapan gençlerimiz çoğu zaman müşahede ettiğimiz gibi kendi dünyasını da helak eder.” şeklinde ifadelerini kaydetti. (Nihat Kanat-İLKHA)