Memur-Sen Konfederasyonu 26-27 Aralık 2014 tarihinde Ankara`da düzenlediği “Yeniden Büyük Türkiye Kongresi”  sonuç bildirisini yayımladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın da katıldığı kongrede görüşülenleri 37 madde halinde basınla paylaştı.

Türkiye`nin siyasi, ekonomi, eğitim, hukuk ve adalet konularını içeren sonuç bildirgesinde Çözüm Süreci ile ilgili olarak ise, “Çözüm Süreci`nin asli muhatabının bütün millet olduğu unutulmadan, başta kanaat önderleri olmak üzere terörden doğrudan etkilenen illerdeki bütün kişi ve kurumların sürece katılımı sağlanmalıdır. Çözüm süreci millet iradesinin rehberliğinde, bireylerin doğuştan gelen hakları pazarlık konusu yapılmadan sürdürülmelidir.” ifadelerine yer verildi.

Memur-Sen`in yayımladığı bildirgede şu konular öne çıktı:

“İş kazalarına karşı gerekli tedbirler alınmalı”

Eğitimsizlik, dikkatsizlik, ihmal, yönetim ve denetim zaafı ile aşırı kar hırsından kaynaklanan iş kazaları ve meslek hastalıkları; iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşması için kamu ve özel sektör, çalışanlar, işverenler ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile gerekli tedbirler alınarak önlenmelidir.

Kayıt dışı çalış(tır)ma ve modern kölelik/taşeron uygulamalarına son verilmeli, herkese insan onuruna yakışır iş ve ücret sağlanmalıdır.

“Türkiye; faiz ve rantiyeye dayalı ekonomik sistemin bütün unsurlarından kurtulmalı”

Türkiye tüketim, faiz ve rantiyeye dayalı ekonomik sistemin bütün unsurlarından kurtulmalı, tasarruf, üretim ve istihdama dayalı yeni bir ekonomik sistemi, sanayiden finansa, ekonomiye dair bütün alanlarda hâkim kılmalıdır.

Küresel finans sisteminde yer alan IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar Batı`nın ve uluslararası bankacılık sistemindeki oligopollerin çıkarları doğrultusunda faaliyet göstermekte, adil bir iktisadi gelişme ve kalkınmanın önünde engel teşkil etmektedir. Bu duruma alternatif bir çözüm olarak Türkiye`nin dünyanın İslami finans merkezi olması için kamuoyu oluşturulmalı ve etkin bir politika izlenmelidir.

“Eğitim sistemi, dayatma ve ideolojilerden arındırılmalı”

Eğitim sistemi, dayatma ve ideolojilerden arındırılmalı, bireyin özgüvenini artıracak, yeteneklerini geliştirme zemini oluşturacak ve kendini gerçekleştirme imkânı sağlayacak şekilde reforme edilmelidir.

Eğitim sistemi reforme edilirken, değerlerimizle barışmayı, evrenselliğe yabancılaşmamayı esas alan bir yaklaşımla hareket edilmelidir. Bu toprakların eğitim tarihi, meziyet ve şahsiyeti aynı anda kazandıracak birikim ve tecrübeyi

içinde barındırmaktadır. Eğitimde, “bireyin” erdemli insana dönüşme süreci esas alınmalı ve önceliği ahlaka veren kariyerli birey hedeflenmelidir.

Üniversiteler “yüksek lise” konumundan çıkarılarak, özgür düşünceye ev sahipliği yapan, ilim ve irfan üreten evrensel merkezler haline getirilmelidir.

“Medyanın temiz bilgi kanalına dönüşmesine yönelik çaba sarf edilmelidir”

Başta sosyal medya olmak üzere, yazılı, görsel ve işitsel medyanın değerlerimizi, dinimizi, aileyi, gençleri hedef alan ve yozlaştıran, toplumsal çatışmayı körükleyen yıkıcılığına karşı önlemler alınmalı, medyanın temiz bilgi kanalına dönüşmesine yönelik çaba sarf edilmelidir.

“Provokasyonlara karşı uyanık olunmalı!”

Uluslararası düzeyde toplumsal mühendislik yapan gizli ya da açık küresel yapıların Türkiye`deki uzantılarına ve siyasi provokasyonlarına karşı uyanık olunmalı, vesayetten beslenen sözde sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkileri engellenmelidir.

Statüko ve vesayetin yeniden tesisini hedefleyen yapılar halen faaliyetlerine devam etmektedirler. Bu çerçevede bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler antidemokratik yapılara ve bunların eylemlerine karşı sivil siyasetin ve milli iradenin yanında yer alarak ortak akıl ve bilinçle mücadeleye devam etmelidir.

“6-7-8 Ekim vandallığı hedefine ulaşamamış”

Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü ve 6-7-8 Ekim vandallığı hedefine ulaşamamış, bilakis daha büyük şoklara karşı ülkemizi dirençli hale getirmiştir. Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunda dışarıdaki mihraklarla paralel hareket edenlerin tezgâhları, milletin kudret eliyle parçalanmıştır. Kimin tevessül ettiğine bakmaksızın paralel devlet yapılanmalarına asla izin verilmemelidir.

“Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele kararlılığı devam ettirilmeli”

Yasaklar, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele kararlılığı devam ettirilmeli, yolsuzluk bahanesiyle milli irade hırsızlığı ve kayıt dışı siyasete müsaade edilmemelidir.

Sivil toplum örgütleri, toplumun beklentilerini karşılayacak öneriler geliştirmeli ve iktidarların hatalarına karşı da sivil baskı unsuru olmalıdır.

“Çözüm Süreci, kararlılıkla, ortak akılla ve silahtan arınmış bir zeminde sürdürülmelidir”

Bin yıllık birlikte yaşama iradesini ve kardeşliği daha da güçlendirme, demokratik hak ve özgürlükler temelinde Kürt Sorunu, inanç özgürlüğü, eşit yurttaşlık gibi kronik sorunları çözme fırsatı sunan Çözüm Süreci, kararlılıkla, ortak akılla ve silahtan arınmış bir zeminde sürdürülmelidir.

“Çözüm Süreci`nin asli muhatabının bütün millet olduğu unutulmamalı!”

Çözüm Süreci`nin asli muhatabının bütün millet olduğu unutulmadan, başta kanaat önderleri olmak üzere terörden doğrudan etkilenen illerdeki bütün kişi ve kurumların sürece katılımı sağlanmalıdır. Çözüm süreci millet iradesinin rehberliğinde, bireylerin doğuştan gelen hakları pazarlık konusu yapılmadan sürdürülmelidir.

Çerçevesini temel insan hak ve özgürlüklerinin çizdiği, ideolojik ön kabullerden arındırılmış, en geniş toplumsal uzlaşıyı temsil edecek ve bireyin devlete karşı özgürlüklerinin genişletilmesini sağlayacak yeni bir anayasa yazılmalıdır. (İLKHA)