Dün gece saat 03.00 sıralarında PKK/HDP`liler tarafından Şırnak`ın Cizre ilçesinde, dindar ailelere yönelik başlatılan saldırılar hakkında basın açıklaması düzenleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Yılmaz, yaşanan saldırılar ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.

Açıklamaların ardından gazetecilerin sordukları soruları da cevaplayan Hüseyin Yılmaz,  bölgede kirli oyunlar oynandığına dikkat çekerek, HDP ve PKK`nin Türk Solunun gazına gelerek dindar Kürtleri tasfiye etmeye çalıştığına dikkat çekti.

 “İşin içinde derin eller olduğu nokrasında bir şüphe uyandırıyor”

Saldırıların dün gece saat 03.00 sıralarında Cizre Nur mahallesinde ikamet eden parti üyelerine yönelik başladığını ve bölgede yaşayan tüm dindar insanlara yönelerek arttığına dikkat çeken Yılmaz, kendilerini YDG-H olarak tanımlayan PKK`li çeteler tarafından uzun namlulu, ağır silahlar ile saldırıda bulunulduğunu söyledi.

Yılmaz, “Yapılan bu saldırılarda bir üyemizin babası katledildi. Bu olayda yaralılar var ve üyelerimize ait yakılan evler vardır. Yaşanan bütün bu gelişmelere baktığımız da, tamda hükümet, İmralı ve PKK tarafından bundan sonra kamu düzeni sağlanacak, eylemler kesilecek, YDG-H eylemlerini fes edecek ve sokaklardan çekilecek şeklindeki beyanlardan sonraya denk gelmesi bizi düşündürüyor. Yani işin içinde derin eller olduğu nokrasında bir şüphe uyandırıyor. Bu noktada belli ki Hatip Bey ile hemfikiriz. Fakat bu derin ellere ve bu karanlık yapılara kimin alet olduğu noktasında, bunun bir kez daha düşünülmesi ve bu noktadan olaya bakılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“DBP`nin açıklaması fırsatçılık ve bu arada HÜDA PAR`ı nasıl mahkûm edebilirimin ifadesidir”

Dikkat edildiğinde Çözüm süreci ile ilgili olumlu bir mesajın verildiği dönemlerde PKK, YDG-H çevreleri tarafından partilerine yönelik provokatif eylemlerin açıkça görüleceğini ve PKK cenahının partileri üzerinden çözüm sürecini sabote etmeye çalıştığını ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü.

“Bununda sorumlusunun PKK tarafı olduğunun düşüncesindeyiz. Özelikle HDP`nin yetkililerinin de medya karşısında vermiş olduğu sorumsuz açıklamaların ve demeçlerinde bunda payı vardır. Dün bazı gelişmeler üzerine DBP Cizre teşkilatı partimizi ziyaret ediyor ve ziyaretin ardından bu saldırılar gerçekleşiyor. DTK eşbaşkanı Hatip beyle görüşmemizde bu saldırının provokasyon olduğu ve provokatörlerin mahkum edilmesi gerektiği yönünde mutabık kalıyoruz.  Maalesef DBP`nin açıklaması tam tersine fırsatçılık ve bu arada HÜDA PAR`ı nasıl mahkum edebilirim, olayları nasıl tasdik edebilirim mantığı içerisinde gerçekleşti. Bu noktada gerçekten çözüm istiyorlar iseler, HÜDA PAR ile iyi ilişkiler geliştirmek istiyor iseler açıklamalarına ve beyanlarına dikkat etmeleri gerekiyor.”

“Devletin kamu düzeninde anladığı kamu görevlilerinin güvenliğidir.”

Hükümet ve PKK/HDP`nin kendi  anlayış ve mantıklarına göre bir kamu düzeni tarifi oluşturduklarını ve oluşan bu sözde kamu düzeni anlayışı içerisinde vatandaşa, sivil insanlara, esnafa, mütedeyyinlere ve partilerine yönelik eylemlerin kamu düzenini bozucu eylemler kategorisinden sayılmadığına dikkat çeken Yılmaz, “Devletin veya hükümetin kamu düzeninden anladığı, kamu kurumlarının ve kamu görevlilerinin güvenliğidir.” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, “Mütedeyyin kişilerin bu saldırılarda zarar görmesi, saldırıya uğraması bir nevi siyasi rant gibi görülmektedir. Biz böyle değerlendiriyoruz. Yasin Börü olayında olduğu gibi… Saatlerce müdahale edilmeyecek. Danışıklı bir şekilde tabi. Birisi çıkacak, ben saldıracağım sende müdahale etme diyecek. Ve böylece ortaklaşa, derinlerde bir plan yapılacak. Hükümet yetkilileri de bunun üzerinden bizim yaşadığımız mağduriyetleri ağzına ve diline dolayacak ve neticede süreç ile ilgili yaşanan ne kadar mağduriyet varsa bunları siyasal alanda kendisine bir nevi bir malzeme haline getirecek. Biz bunu kabul edemeyiz. Kamu güvenliği sağlanacak ise ve kamu düzeni olacak ise öncelikle bunun içerisine HÜDA PAR`a yönelik olan tüm saldırılarında önünün kesilmesi de bu düzenin içerisinde olmalıdır. Sivillere yönelik, esnafa yönelik ve yol kesmeler ile vatandaşı kaçırma girişimine yönelik her türlü eylem kamu düzenini bozucu eylemler bu tarifin içerisine girmelidir ve sürecin işlemesi buna bağlanmalıdır. Eğer bu yapılmaz ise o zaman yaşanan olaylara biri provakatif diyecek. Diğeri benim alakam yok diyecek. Biri polisi göndermeyecek. Bu rayına oturmalıdır ama bu şekilde değil.” şeklinde konuştu.

“HÜDA PAR ve camiası bu bölgenin bir gerçeğidir, burada var olacaktır”

HÜDA PAR`ın bu bölgenin bir gerçeği olduğunu ve PKK/HDP`nin bölgede kendileri ile beraber yaşamaya ve siyaset yapmaya alışmaları gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Bu anlayıştan hem hükümet, hem devlet ve hem de PKK çevreleri vaaz geçmelidirler. HÜDA PAR ve camiası bu bölgenin bir gerçeğidir, burada var olacaktır, burada siyaset yapmaya devam edecektir. Herkeste bunu kabullenmek zorundadır. Bunun aksi bir durum kabul edilemez. Yine DBP`nin yapmış olduğu açıklamalar gerçekten yangına benzin döker vahametindedir.” ifadelerini kullandı.

“Li goré diza hemu kes dize”

Gazetecilerin sordukları soruları cevaplayan Yılmaz, DBP yaşanan her olayda partilerini hedef haline getirmelerinin manidar olduğunu ve kendilerinin bulaştığı kirli işlerden dolayı her kesi kendileri gibi gördüklerini söyleyerek olayı bir Kürd atasözü ile özetledi.

“Li goré diza hemu kes dize – Hırsıza göre herkes hırsızdır” sözüyle sürekli istihbarat örgütlerinin kullanımında olan ve bölgede kirli yapıların taşeronluğunu yapanların her kesi kendileri gibi gördüklerine dikkat çeken Yılmaz, “şimdi bu noktada onların bakış açısı kanaatimce kendilerinin içinde olduğu durumu yansıtmadır” şeklinde konuştu.

“Bu işi karanlık odaklara ya da paralelin üzerine atarak işin içinden sıyrılamazlar”

Şırnak valisinin olaydan 7 saat sonra olaydan haberdar olduğunu ve saldırı yapılan bölgenin 100 metre ilerisinde bulunan Jandarmanın olaydan haberdar olmadığını ifade eden bir gazetecinin sorusunu cevaplayan Yılmaz, hükümet ve PKK`nin bu işi karanlık odaklara ya da paralelin üzerine atarak işin içinden sıyrılamayacaklarını söyledi.

Yılmaz, “Hükümet valisine de, emniyet müdürüne de, polisine de söz geçirmeli ve sahip çıkmalıdır. Sahip çıkamıyorsa o zaman serzenişte bulunma hakkı da yoktur. PKK çevreleri ikide birde biz değildik, provokatörlerdi, tasdik etmiyoruz… Açıklamalarını aradan günler geçtikten sonra yapıyorlar. Tasdik etmiyorduk, provokatördü bizimle ilgisi yoktu demekle de işin içinden sıyrılamazlar. Madem provokatörlerse o halde Diyarbakır` da Yasin Börü`nün katillerine niye avukat gönderdiniz. Baronun göndermiş olduğu, baronun tayin etmiş olduğu avukatlar dosyadan çektiriliyor. DBP özel avukatlar gönderiyor. O halde bu durum, provokatör olarak isimlendirdikleri katil kişileri sahiplenme değil midir? Kimse karşısındakini çocuk yerine koymasın. Neyin ne olduğunu görüyoruz, biliyoruz ve iyi niyetli olmadıklarını da görüyoruz. İyi niyetli olmayan yöneticilerin DBP, HDP ve yahut PKK` içerisindeki kişilerin iyi niyetli olan gerçekten çözüm isteyen Kürtlerin barışını huzurunu isteyen kişiler tarafından deşifre edilmesi ve tasfiye edilmesi gerekiyor. Onlara tavsiyemiz budur. İçlerindeki ajanları, içlerindeki provokatörleri ilan etsinler ve tasfiye etsinler. O zaman Kürtler barış içerisinde, huzur içerisinde bir arada yaşayabilir. Bu kafayla Kürtlerin barışı ve huzuru sağlanmaz.” dedi. (İLKHA)