Dicle Üniversitesi Kongre merkezinde, Sosyoloji Kulübü tarafından ‘Ortadoğu`yu Anlamak` ve ‘Suriye`de Hayat Nereye Akıyor` paneli düzenlendi.

Moderatörlüğünü Profesör Doktor Rüstem Erkan`ın yaptığı panele, Radikal Gazetesi Yazarı Fehim Taştekin ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Doktor Seda Altuğ konuşmacı olarak katıldı. Panele, Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sabri Eyigün, Öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci de dinleyici olarak katıldılar.

Devrimci güçler ‘Arap Baharı`ndan sonra yerlerini, devirdikleri güçlere tekrar bıraktılar

Arap baharının ilk kıvılcımının Tunus`ta patlak verdiğini ve devrimden sonra çalkantılı bir dönemin yaşandığını ifade eden Gazeteci – Yazar Fehmi Taştekin, Tunus`ta devrim olmasına rağmen belli bir süre sonra devrik lider Zeynel Abidin bin Ali`nin taraftarları yeniden iktidara geldiğine dikkat çekti.

Tunus`ta Müslüman Kardeşler ekseninin iktidara gelmesinin söz konusu olduğunu ifade eden Taştekin, “Ama herkesin beklemediği durum gerçekleşti. Müslüman Kardeşlerin BOP projesi olduğu ve bölgeyi ele geçirme amacı taşıdığı doğru değildir. Müslüman Kardeşler bölgenin en örgütlü ve dinamik örgütlü gücüdür. Tunus`ta Müslüman Kardeşlerin uzantısı olan Nahda hareketi ilk başlarda iktidara geldi ve bir süre ülkeyi yönetti. Fakat son seçimlerde bunu kaybettiler. Devrimci güçler ‘Arap Baharı`ndan sonra yerlerini devirdikleri güçlere tekrar bıraktılar” dedi.

“Sisi darbeyle işbaşına geldi”

Mısır`da 2011 yılında çıkan isyanda Hüsnü Mübarek`in iktidarı bırakmak zorunda kaldığını hatırlatan Taştekin, “Darbeden sonra Müslüman Kardeşler iktidara geldi fakat 2013 yılında Müslüman Kardeşlere bir darbe oldu ve darbe sonrası Savunma Bakanı Sisi, ülkeyi ele geçirdi. Sisi yaptığı seçimlerde de seçimi kazandığını söyleyerek iktidarı ele geçirdi ve Müslüman Kardeşleri saf dışı bırakarak tekrar eski rejimin kalıntılarını diriltti” diye konuştu.

“ Libya`da herhangi bir devlet otoritesi yoktur”

Libya`da da büyük iç savaşların yaşandığını ve bunun sonucunda da Kaddafi iktidarının devrildiğini belirten Taştekin, “Libya`da NATO müdahalesi ve kabilelerin kendi aralarındaki iç savaşı ülkeyi bugünlere getirdi. Libya 4 ana grup etrafında parçalandı ve şu anda yönetiliyor. Trablus`u ve çevresini Müslüman Kardeşeler yakın olanlar yönetiyor. Batı`nın desteklediği seküler grup olan Hafter ise ülkenin Doğu tarafını kontrol ediyor. Derna`da Işid yanlıları bir bölgeyi kontrol altına alıp orayı ele geçirdi ve bölgeyi kontrol ediyor. Farklı bir bölge de Selefiler ve El kaide bir bölgeyi ele geçirmişler ve orayı yönetiyorlar. Ülke bütün fonksiyonlarını yitirmiş durumda herhangi bir devlet otoritesi yoktur” şeklinde devam etti.

“Bahreyn ve Yemen`de devrim, Arap ülkeleri tarafından engelleniyor”

Konuşmasının devamında Bahreyn ve Yemen`de çok sayıda Şii`nin yaşadığını belirten Taştekin, “Bahreyn`de Şii isyanı başlamıştı fakat Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin başını çektiği ‘Körfez İşbirliği Konseyi` oradaki gösterileri bastırdı ve devrimin oluşmasını engelledi. Yemen`de de Şii Husiler bir devrim hazırlığındadır. Yemen`de iktidar değişikliği yaşandı ve sancı hala da devam ediyor. Şii gruplara karşı körfez ve Arap ülkeleri devrimin oluşmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.

“Suriye`de Alevi-Sünni çatışması yok, Arap milliyetçiliği Suriye`de savaşın yönünü belirliyor”

Suriye kıvılcımının başından beri silahlı bir çatışmanın meydana geldiğini ve ülkenin iç savaşa sürüklendiğini belirten Taştekin, “Suriye`de azınlık Nusayri rejiminin çoğunluk Sünni kesimi yönettiği yanlıştır. Rejimin içinde de birçok Sünni devlet adamı mevcuttur. Suriye`nin İsrail`le olan savaşı, stratejik konumu ve Arap milliyetçiliğinin mevcut olması Suriye`de savaşın yönünü belirliyor. Suriye`de farklı düşüncelerden oluşan insanlar belirli bir amaç için baas partisi etrafında birleşmiş durumdalar. Suriye rejimi en büyük desteğini Sünnilerden alıyor. Suriye`de alevi rejime karşı Sünni isyanı durumu yoktur” dedi.

“Suriye`nin konumu destekçilerini artırdı”

Suriye`nin İsrail ile kavgalı olması nedeniyle birçok ülke için stratejik önem sahibi olduğunu ifade eden Taştekin, “Suriye konumu itibariyle İran, Hizbullah, Rusya ve birçok ülkeden destek aldı. Suriye`ye dış müdahale meselesi oluştuğunda bir milliyetçi ruh oluştu ve devrimin ömrü uzadı. Ayrıca birçok ülke de müttefikleri olan Suriye`ye sahip çıktılar. Bu yüzden devrimin oluşması zorlaştı ve gelinen nokta onu gösteriyor” dedi.

“ Suriye`de silahlı mücadele ters tepti”

Suriye`deki silahlı mücadelenin önemli üçlüde ters teptiğini ifade eden Taştekin, “Savaşın ilk anlarından itibaren rejim birçok yerde katliam yaptı. Bir iç savaş başladı. Bu savaşta eline silah alan herkes birbirini öldürüyor. Savaşta ölen 200 bin insanın 3/1 asker, 3/1 rejim yanlısı diğer 3/1 de milislerdir. Böyle bir savaş toplumun bölünmesine yol açtı. İnsanlar çabuk silaha başvurdu. Dera`de ilk isyan başladığı zaman ikinci gününde silahlar konuştu. Karşılıklı olarak öldürmeler başladı.” dedi.

“Rejim kaybettiği yerleri geri alıyor”

Rejimin kaybettiği yerleri geri aldığını ve bunun da Muhaliflerin uygulamaları sonucu oluştuğunu ifade eden Taştekin, “Rejim Humus `un merkezini ve Halebin bir kısmını geri aldı. Bunun gibi birçok yeri geri aldı. Ortaya çıkan radikal gruplar da rejimin işini kolaylaştırdı. Bu örgütler sadece belli alanlarda hâkimiyetini sürdürüyorlar. Kendi aralarında savaşarak Suriye devrimini engellediler.” İfadelerine yer verdi. (Emrah Deniz /Ali Fidancı- İLKHA)