Doğruhaber
Bir türlü bitmek bilmeyen ve siyasiler tarafından sürekli istismar konusu olan İslami inanç ve başörtüsü sorunu için Mustazaflarla Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (Mustazaf-Der) 23 Ekim Pazar günü Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda büyük bir miting düzenliyor. Mustazaf-Der tarafından düzenlenecek olan, “İnanca saygı ve başörtüsüne özgürlük” mitingine Türkiye’nin dört bir yanından büyük katılımın olması bekleniyor. Mitinge, Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP), Tesettüre Çağrı Platformu, Kur’an Nesli Platformu (KNP) ve Peygamber Sevdalıları Platformu gibi bünyesinde onlarca STK barındıran platformlar ile onlarca dernek de destek verecek. Miting öncesinde gazetemize konuşan Mustazaf-Der Genel Başkanı M. Hüseyin Yılmaz, miting ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
İNANÇ NOKTASINDA HALK DEVLETLE SORUN YAŞIYOR
Yaptıkları bütün çalışmalarda inanç ve örtünme noktasında yoğun taleplerle karşılaştıklarını belirten Yılmaz, bu sorunların çözülmesi noktasında çok geç kalındığını söyleyerek bir talep patlaması olduğunu vurguladı. Yılmaz, “Geçen yıl yine böyle bir şey düşündük. Üyelerimizde, gönüllülerimizde ve halkımızda böyle bir talep gördük. İnsanların tesettür konusunda özellikle devlet ile olan ilişkilerinde ciddi bir sıkıntılarının olduğunu gördük. Başörtülüler, gerek okul hayatında, gerek iş hayatında, hatta tüm kamu kurumlarında sorun yaşayabiliyor. Hizmet veren değil de hizmet alan noktasında dahi sıkıntı yaşandığını gördük. Mesela İstanbul üniversitesinde, Yeşil Kartlı ve sigortalıların resimlerinde başörtüsü olduğu için hasta kadını üniversite hastanesine almadılar. Ve o hasta kadın tedavi göremediği için vefat etti. Bunun gibi pek çok mağduriyetler yaşandı ve hala da yaşanıyor” dedi.
SORUN ÇÖZÜLMEDİ, SADECE…
Kimi çevrelerce başörtüsü sorununun aşıldığını ancak bunun doğru olmadığını ifade eden Yılmaz, “Bazıları bu gün başörtüsü sorununun aşıldığını söylese de bu doğru değildir. Sadece bir göz yumma olayı vardır. Bir idare etme olayı vardır. Yani müsamaha et deniyor. Ancak bu tür pansuman tedbirlerle, idarecilerin göz yumması sonucu bazı kurumlarda başörtülüler ya çalışıyor, ya okuyor ya da sorun olmuyor gibi görünüyor. Şöyle bir söz var, ‘At sahibine göre kişner’ diye. Kamu kurumları şu anda iktidardaki siyasi iktidarın düşünsel yönünü göz önünde bulundurarak ona göre şekillendiriyorlar kendilerini. Amirlerimden fırça yemeyeyim, bana bir şey olmasın diye sıkıntı çıkartmıyor ve görmezden geliyorlar. Ancak, hükümet değişikliğinde veya farklı bir zihniyet geldiği zaman şu anda göz yuman idareciler tam tersi bir tavır sergileyecek ve tekrar yasaklar başlayacak. Nitekim fazla değişen bir şey yok.” diye konuştu.
ANAYASAL GÜVENCE GEREKLİ
Başörtüsünün kesin bir çözüme kavuşması için anayasal bir düzenlemenin şart olduğunu vurgulayan Hüseyin Yılmaz, “Tek çözüm yolu var, o da anayasal güvencedir. Yapılacak yeni anayasada başörtüsünün ve inanca göre yaşamanın güvence altına alınması gerekiyor. Güvence altına alınmazsa bu sadece bu hükümetin dönemiyle sınırlı kalacak. Hükümet gittiği vakit yerine gelecek hükümetin vicdanına terk edilmiş olacak. Biz bunun artık bu şekilde olmasını istemiyoruz. Yani inanç üzerinden kimsenin prim yapmasını, kimsenin bunu kendi siyasi emellerine alet etmesini hoş görmüyoruz. Nihai bir çözüm sağlansın. Siyaset malzemesi olmasın. İnsanlar serbestçe, özgürce inancının gereği gibi hayatını yaşayabilsin. İnancının gereği olan tesettür ile istediği her yerde olabilsin” ifadelerini kullandı.
TESETTÜR MODACILARIN ELİYLE YOZLAŞTIRILIYOR
İsteklerinin birincisi başörtüsüne özgürlük olduğunu ifade eden Yılmaz, ikinci isteklerinin de inanca saygı gösterilmesi olduğunu belirtti. Yılmaz, “Kampanyamızın temeli tesettürdür. Tesettür kampanyamızın da farklı yönleri var. Biri halka dönük olan yüzüdür. Diğeri de Hükümete ya da devlete dönük olan yüzüdür. Hükümete dönük yüzünü yukarıda anlattık. Halka dönük olan yönü ise, halk arasında örtünmeyle ilgili, tesettürle ilgili bir yozlaşma yaşanıyor. Tesettürün anlamı, önemi şekli ve şemali konusunda ciddi bir değişim yaşanıyor. İslam’ın emrettiği tesettür anlayışına ters bir giyim-kuşam tarzı geliştiriliyor. Bunu da şu anda modacılar yapıyor. Yani direk olarak halkı tesettürden arındıramayınca bu sefer, tesettür diye moda çıkardılar. Ve o moda üzerinde defileler ve buna benzer farklı şeyler çıkarıyorlar. Bakıyorsunuz ki tesettür veya başörtüsüyle ilgili şeyler aksesuar olarak kullanılmaya başlanmış. Yani İslam’ın emri olan başörtüsü aksesuar olarak kullanılıyor. Fakat vücudun diğer tarafları tesettüre büründürülmemiş bir şekilde veriliyor. Ancak asıl olan Kur’an’da geçen örtünme şeklidir. Özetle halk arasında bilinçli bir yozlaşma kampanyası var. Bu gerek devlet eliyle gerek devlet dışı büyük sermaye sahiplerinin ya da farklı düşünce deki yapıların eliyle oluyor. Yozlaştırmaları önleyebilmek adına biz de Sivil Toplum Kuruluşu olarak böyle bir kampanya ihtiyacı duyuyoruz” dedi.
TESETTÜR HER ALANDA ÖZGÜR OLMALIDIR
Konuşmasına devam eden Hüseyin Yılmaz, “Başörtüsü sorunu bu ülkede neredeyse 30 yıldır var. 30 yıl önce başörtüsü sorununu yaşayan kadınların ömrü bu yasakla geçti. Çocukları bu sorunu hala yaşıyorlar. Şimdi ise bunların torunları yaşamaya başladılar. Yani burada üç nesil geçti; ama hala yasak sürüyor. Siyasi iktidarlar ise bu sorunu bir türlü çözmüyorlar. Artık bu sorunun bitmesi için, daha erkendir demek çok abestir. Daha kaç nesil, Müslümanlar bu sorunu yaşayacak ve kendi çocuklarımızı feda edeceğiz. Bu sorun artık herkesi ilgilendiren bir sorun. Bizim sürekli söylediğimiz bir söz var. Diyoruz ki buluğ çağına giren her Müslüman kız örtüyle tanışmalı ve örtünmelidir. Bir kız ergenliğe girdiği andan itibaren eğer tesettürü kavrarsa, inancına sahip çıkmayı kavrarsa, hayatının diğer ilerleyen aşamalarında da inancından taviz vermemeyi öğrenir. En başta taviz vermeye başladığı vakit hayatı boyunca tavizkar bir Müslüman olur. Bu sıkıntıların yaşanmaması için diyoruz ki, şekillenen bir dönemde bu mücadeleyi sahiplenecek ki, bu da genelde eski ifadeyle ortaokul kısmına denk geliyor. İlköğretimin orta kısmına denk geliyor. Neden ilköğretim okulu? Çünkü zorunlu sekiz yıllık eğitim olduğu için çocuklarını bir yere gönderemiyor aileler. Ama lisede aileler çocuklarını İmam Hatibe gönderebiliyor. Fakat ilköğretimde illa okutulacak deniliyor. Madem illa okutulacak ve zorunlu ise, o zaman çocuğumun giyimini, kuşamını adaba ve ahlaka aykırı olmadığı sürece anne-baba olarak ben belirlemeliyim. Bu sorun iş hayatında da böyle, kamusal hayatta da böyle” şeklinde konuştu.
İMKÂNI OLAN HERKESİN KATILMASINI BEKLİYORUZ
Pazar günü gerçekleştirecekleri mitinge başta başörtüsü konusunda olmak üzere İslami ve insani tüm konularda mağduriyetler yaşamış olan herkesi davet ettiklerini söyleyen Mustazaf-Der Başkanı Hüseyin Yılmaz, “Mitinge davet konusunda özellikle başörtüsü konusunda, tesettür konusunda mücadele vermiş, duyarlılığını bildiğimiz bütün insanları davet ediyoruz. O insanlara davetiyelerimiz gitmiş olsun veya olmasın. Gerek bu konuda yazar-çizerler olsun, gerek başörtüsü mağdurları olsun ve gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla bu mücadeleyi veren tüm kesimlere çağrımız odur. Herkesin bu mitinge katılması ve orada gür bir sesle bu yasağın anlamsızlığını tüm Türkiye’ye haykırmaları gerekiyor. Oradaki birlik ve beraberliğimiz, inanç noktasındaki baskıların kaldırılması ve giderilmesi noktasında bir aşama, belki bir mesafe taşı olacağına inanıyoruz. Bundan dolayı bu konuda imkânı olan herkesin iştirak etmesini bekliyoruz” dedi.
BU MİTİNG DESTEKLERİNİZLE BİR DÖNÜM NOKTASI OLACAK
Mitinge gelmek isteyip ancak imkânları olmayanlar için de çözüm ürettiklerini ifade eden yılmaz, “Mitinge gelmek isteyenler, başörtüsüne destek veren sivil toplum kuruluşlarımıza başvurup onlarla birlikte gelebilirler. İmkânları olmayanlar derneklerimize de başvurduğu vakit onlarla gelme imkânı bulabilecektir. Bu konuda böyle alternatifimiz de vardır. Derneklerimiz onları alıp getirecek. Daha sonra geri götürecek. Bu noktada sıkıntı yok.
Türkiye’nin her yerinden insanlarımızı davet ediyoruz” diye konuştu.
ANKET VE TOPLANAN İMZA SAYISININ SONUÇLARINI AÇIKLAYACAĞIZ
Miting de şimdiye kadar başörtüsü ve tesettür konusunda yaptığımız bütün çalışmalarımızı anlatacağız. Uzun bir zamandan beri süren imza kampanyalarımız vardı hala da devam ediyor. Ne kadar imza toplamışız onu açıklayacağız. Bir de tesettür konusunda yaptığımız bir anket çalışmamız var. Bu anketimizin sonuçlarını da yine bu mitingde açıklayacağız. Bu konuda çok sayıda seminer düzenlendi. Çeşitli platformlar ve dernekler tarafından panel düzenlendi. Bu konuda raporlar hazırlanacak ve bu raporu da hükümete sunacağız. Taleplerimiz bunlardır, raporumuz şudur, anketimiz şudur, çıkan sonuç şudur, imza kampanyası yapmışız sonucu şudur diyerek haklı meşru, insani ve İslami taleplerimizi dile getireceğiz” ifadelerini kullandı.