İSTANBUL - İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonu kapsamında şüphelilerden Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile emniyet görevlileri Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan'ın, "kaçma şüphelerinin bulunması, delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdur üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin olması, adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz kalacağı" gerekçeleriyle tutuklanmasına karar verildi.

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nce verilen kararda, şüpheliler Hidayet Karaca ile emniyet görevlileri Ergüder, Erçıktı ve Kılıçaslan'ın tutuklanma gerekçeleri sıralandı.

Soruşturmada, şüphelilere yönelik isnat edilen suçların belirtildiği kararda "Anayasal düzene karşı işlenen suçlarda manevi cebirin de yeterli olacağının öngörüldüğü dikkate alındığında, Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. ve 7. maddeleri anlamında bir örgütün varlığı yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu belirtildi.

Hidayet Karaca'nın örgütün yayın politikasına uygun yayınlar yaparak örgüt yöneticisi olduğu belirtilen kararda, şüpheliler Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan'ın ise emniyet teşkilatındaki örgütlenme içinde bulunduklarına dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delilerin bulunduğu aktarıldı.

"AİHM ve CMK'ya göre tutuklamaya engel hal yok"

Şüphelilere yüklenen suçun yasada ön görülen ceza miktarı, önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince var sayıldığı aktarılan kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ve 6352 sayılı yasa ile değişen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 100. ve devam eden maddeleri uyarınca şüphelilerin tutuklanmasına engel hallerinin bulunmadığı belirtildi. 

Kararda, almaları muhtemel cezaya göre şüphelilerin kaçma şüphelerinin bulunduğu belirtilerek, soruşturmanın henüz tamamlanmaması nedeniyle bu kişilerin delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdur üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin de olduğu, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde Anayasa'da ifade bulan "ölçülülük" ilkesi uyarınca, daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbirinin uygulanmasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheliler açısından yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine varıldığı dile getirildi.

Şüpheliler ve avukatlarının serbest bırakılma taleplerinin reddine karar verildiği anlatılan kararda, Hidayet Karaca'nın "terör örgütü yöneticiliği", Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan'ın ise, "terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanmasına karar verildiği ifade edildi.

Hidayet Karaca ile Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan Silivri Cezaevi'ne götürüldü.

Dumanlı'nın serbestlik gerekçesi

Hakimliğin kararında, adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla diğer 7 kişiyle birlikte serbest bırakılmasına karar verilen şüpheli Ekrem Dumanlı'nın serbest kalma gerekçesi de yazıldı.

Dumanlı'nın üzerine atılı suçu işlediği yönünde, bu aşamada tutuklamayı gerektirecek somut deliller bulunmadığı, adli kontrol hükümlerinin yeterli olacağı kanaatine varıldığı aktarılan kararda, tutuklama talebinin reddine hükmedildiği belirtildi.

Dumanlı hakkında, yurt dışına çıkış yasağı uygulaması bulunan adli kontrol tedbiri uygulanmasına ve bu tedbirin iddianamenin kabulüne kadar devamına karar verildiği de açıklandı.

Karaca'nın avukatı Fikret Duran, karara itiraz edeceklerini söyledi.

"Suçumuz yok"

Bu arada Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Çağlayan Adliyesi çıkışında açıklama yaptı.

Dumanlı, Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonunun hedef alınarak basın özgürlüğünün tehdit edildiğini öne sürdü.

Haklarında "suç isnat edilerek çalışma yapıldığını" savunan Dumanlı, terör örgütü üyeliği iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatarak, "bu iddiayı sahiplerine iade ettiğini" belirtti.

"herkül.org'dan alınmış haber ile iki köşe yazısı nedeniyle ıstırap çektiklerini" iddia eden Dumanlı, gece boyunca savcıya ifade verdiklerini anlattı.

Geceyi geçirdikleri Çağlayan'daki Adalet Sarayı'nın -7. katındaki "nezarethaneyi" kalorifer bulunmadığı iddiasıyla eleştiren Dumanlı, gözaltında iken bir bebeğinin dünyaya geldiğini belirtti.

Dumanlı, "Demokrasiye karşı bir yanlış yapmışsam, evrensel değerlere karşı bir yanlış yapmışsam 10 sene değil ömür boyu çıkmak istemem. Ama bir suçumuz yok. 'Bebeğin oldu, adını Saadet koymuşsun. Saadet duyar mısın?' diye sorsanız. Duymam. İçimde bir burukluk var. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca da burada olmalıydı" şeklinde konuştu.

"Devlet içinde yasa dışı örgütlenme oluşturuldu"

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen "paralel yapı" soruşturmasına değinildi. Soruşturmanın nasıl başladığı ve şüphelilerin hangi isnatlarla suçlandığına ilişkin bilgilerin sunulduğu kararda, soruşturmanın başlamasına neden olan olaylar kronolojik olarak yer aldı.

Dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen bir soruşturma dosyasının şüphelilerinden olan ve halen Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları devam eden sanıklar Mehmet Nuri Turan, Bünyamin Ateş, Burhan Bozgeyik ve Mustafa Kaplan'ın, sahip oldukları BMB Yayın Grubu'na bağlı Tahşiye, Rahle ve Cihangir adlı yayınevleri ile dini görüş ve yorumlar içeren kitaplar bastıkları belirtilen kararda, bu kitaplarda şüpheli Fethullah Gülen'in temel paradigması olan dinler arası diyalog ve kurumlara zekat verilebileceğine ilişkin görüşleri ile tesettür konusunda eleştirilerde bulunulduğu ifade edildi.

Gülen'in konuşmasıyla başlayan süreç

Fethullah Gülen`in başında bulunduğu, "hizmet hareketi" adıyla bilinen yapının eleştirildiği 3 Aralık 2008 tarihli yazının, bu dosyanın şüphelilerinden olan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in imzasıyla dağıtım yerlerine gönderildiği ve "Tahşiye grubu faaliyetleri" konulu yazı ile bu grup hakkında istihbari bilgilendirme yapıldığı aktarılan kararda, şüpheli Gülen'in 6 Nisan 2009'da "www.herkul.org" isimli internet sitesinde, "irtica paranoyası" adı altında video kaydının yayınlandığı ve burada açıkça "tahşiye diye bir şey icat edebilirler, adlarına da tahşiyeci derler, sonra kalaşnikof verirler, çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vuracaklar.. belli kişilerce karanlık karar kurullarında alınan kararlar.." şeklinde diyaloglar geçtiği dile getirildi.

Gülen'in beyanatının şüphelilerden Hüseyin Gülerce'nin 10 Nisan 2009 ve Ahmet Şahin'in de 15 Nisan 2009 tarihlerinde Zaman gazetesindeki köşelerinde yazıldığı, yine 23 Nisan 2009'da "Tek Türkiye" dizisinin bölümündeki "karanlık kurul" sahnesinde, "tahşiye miydi taşidat mıydı neydi..rahle mahle bir şey deyin işte, dini sembol olacak bir şey.." şeklinde diyaloglar kurulduğu anlatılan kararda, şüphelilerden Nuh Gönültaş'ın da Bugün gazetesinde 26 Nisan 2009'da, "Tahşiyeciler deşifre oldu, yeni bir isim bulmalıyız" başlığıyla, dizideki diyaloglarla ilgili bir köşe yazısı yazdığının anlaşıldığı ifade edildi.

"İstihbari bilgiler teyit edilmeden kullanılamaz' kuralı ihlal edildi"

Başka suçtan tutuklu şüpheli Ali Fuat Yılmazer'in 3 Aralık 2008 tarihli yazısının ardından, gazetede beyanlarının yer aldığı yayınlar ile televizyonda da yayım yapıldığı belirtilen kararda, kısa bir süre sonra, 29 Nisan 2009'da 20 kişi hakkında şüpheli Erol Demirhan imzasıyla, şüpheli İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) şube müdür vekili Ertan Erçıktı adına, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden İstanbul TEM'e yazı yazıldığı ve "Radikal tahşiye grubu" hakkında ihbarda bulunulduğu, ancak istihbari bilgilerin adli soruşturmada teyit edilmeden kullanılamayacağı kuralı ihlal edilerek 4 Mayıs 2009'da şüpheli Ertan Erçıktı'nın imzasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından soruşturma talep edildiği aktarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebe uygun bir şekilde, 5 Mayıs 2009'da izin vererek soruşturma yürüttüğü, teknik ve gizli takip kararları alınarak TEM Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından uygulama yapıldığı kaydedilen kararda, 4 Kasım 2009'a kadar "Radikal tahşiye grubu" adıyla soruşturma yürütülürken, bu tarihten sonra bilgi notu ile örgütün adının "El Kaide yanlısı radikal Mehmet Doğan örgütü" olarak değiştiği, 10 Aralık 2009'da tarihsiz, isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubu ile CD'nin gönderildiği, 22 Ocak 2010'da 16 ilde eş zamanlı olarak 122 kişiye yönelik operasyon yapıldığı ve bir kısım şüphelilerin tutuklanarak 17 aya kadar tutuklu kaldıkları dile getirildi.

"Sis kutuları aynı seriden"

Kararda,  şüphelilerden Turgut Yıldırım'ın bulunduğu Bahçelievler'deki yerde yapılan aramada suç konulu olduğu değerlendirilen el bombaları ve mermiler ile krokilerin ele geçirildiği ve el bombaları üzerinde yalnızca arama yapan polis memurlarının parmak izinin tespit edildiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:

"Şüpheli Ali Fuat Yılmazer'in 3 Aralık 2008 tarihli yazısında, Ali Tok'un da bu yapılanmanın içerisinde olduğunu bildirmesine ve şüpheli Turgut Yıldırım'ın arama tutanağında elde edilen taslak ve krokilerin eve Ali Tok isimli kişi tarafından getirildiğinin beyan edilmesine karşın, Ali Tok isimli kişinin yazı ve imza örneklerinin alınmadığı gibi şüpheli olarak da işlem görmediği, arama yapılan evde 38 adet parmak izi tespit edildiği halde bu hususun da araştırılmadığı, diğer taraftan elde edilen suça konu olduğu belirtilen bir adet MKE yapımı sarı renkli sis kutusunun, Ergenekon terör örgütü kapsamında, 21 Nisan 2009'da Beykoz Poyrazköy Keçilik mevkisinde yapılan kazılarda ele geçen bir adet şeffaf poşete sarılmış vaziyette bulunan MKE yapımı sarı renkli sis kutusu ile aynı seriden olduğu, ele geçen el bombalarının, seri numarası tespit edilen Kartal Emniyet Müdürlüğü'nde bulunan 6 adet el bombası ile benzeştiğinin tespit edildiği görülmüştür."

"Fethullah Gülen'in genel olarak yayın politikalarını belirlediği.."

Soruşturma dosyasında, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı olan şüpheli Hidayet Karaca'nın, şüpheli Fethullah Gülen ile arasında 20 Eylül 2010, 28 Eylül 2013 ve 10 Ekim 2013'te geçen telefon görüşmelerinde, "Şefkat Tepe" dizisindeki "karanlık kurul" bölümlerinin dizide yer alıp almayacağını sorarak, bu bölümlere ilişkin senaryoyu Gülen'e okuduğu ve bizzat onayını aldığı kaydedilen kararda, "Soruşturmanın şüphelilerinden olan ve Tek Türkiye, Şefkat Tepe dizilerinin senaryo, hikaye yazarları ve yapımcı, yönetmenlerinin beyanlarına göre, 'bu dizilerde yer alan karanlık kurul veya karar kurulu bölümlerinin kendi taraflarından yazılmadığı, senaryolaştırılmadığı ve dizilerinde bulunmadığını' beyan etmeleri karşısında, 'karanlık karar kurulu' adıyla yayınlanan bölümlerin diziden farklı kişiler tarafından senaryolaştırılarak diziye eklendiğinin anlaşıldığı görülmüştür" denildi.

"Bu haliyle şüpheli Fethullah Gülen'in Samanyolu TV grubu ve Zaman gazetesinin genel olarak yayın ve yayım politikalarını belirlediği, bu şekilde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı" ifadesi kullanılan kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 3 soruşturma dosyasındaki bir kısım şüphelilerin bu dosyanın da şüphelileri olduğu ve bu soruşturma dosyaları sonucunda yapılan işlemler nedeniyle şüpheli Fethullah Gülen'in kontrolünde bulunan basın ve yayın organlarında şüphelilerin sahiplenilerek yayınlar yapıldığı aktarıldı.

"Karaca ile Gülen arasındaki görüşmeler inkar edilmedi"

Dershaneler konusunda, şüpheli Fethullah Gülen'in beyanının gazete ve televizyonlarda, belirtilen şekillerde, kamuoyu oluşturmak amacıyla kullanılarak haberler yapıldığı da belirtilen kararda, aynı zamanda dizilerin 'karar kurulu' bölümlerinde de bu olaylara yer verildiği ve şüpheli Hidayet Karaca ile şüpheli Fethullah Gülen arasındaki görüşmelerin inkar da edilmediğinin görüldüğü dile getirildi.

Kararda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK), "terör tanımı" başlığını taşıyan 1. maddesi ile "terör örgütleri" başlığını taşıyan 7. maddesine vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:

"Örgüt niteliği değerlendirildiğinde, genel itibarıyla emniyet müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, İstihbarat ve TEM müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin, devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı, bugüne kadar cebir ve şiddet içeren eylem ile işlemleri tespit edilmemiş olsa da mahiyeti gereği silahlı olarak emniyet müdürlüğü bünyesinde oluşan bu birimin, 'terör örgütleriyle mücadele' adı altında yetkilerini, görevlerinin gereklerine aykırı kullanmak suretiyle amaca ulaşmak için toplum üzerinde baskı, korkutma, yıldırma ve sindirme yöntemi kullanarak işlem yaptıkları, nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 9 Ekim 2013 tarihli kararında belirtildiği gibi, 'anayasal düzene karşı işlenen suçlarda manevi cebirin de yeterli olacağının öngörüldüğü' dikkate alındığında, TMK 1. ve 7. maddeleri anlamında bir örgütün varlığı yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu görülmüştür."

EKREM DUMANLI: GÜLENDEN TALİMAT ALMADIM

14 Aralık operasyonu kapsamında gözaltına alınan, aralarında Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca`nın da olduğu 16 kişi, mahkemeye sevk edildi. Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca dahil 12 kişiye tutuklama talep edildi, 4 kişinin adli kontrol talebiyle serbest bırakılması istendi.

14 Aralık operasyonu kapsamında gözaltında bulunan şüphelilerden Mutlu Ekizoğlu ile Mustafa Altunbulak ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Şüphelilerden eski Siirt Emniyet Müdürü Mutlu Ekizoğlu ile polis memuru Mustafa Altunbulak, Cumhuriyet savcısı tarafından serbest bırakıldı.

KARACA 7 SAAT, DUMANLI 6.5 SAAT İFADE VERDİ

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca`nın ifadesi yaklaşık 7 saat sürdü. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı`nın savcılık ifadesi de önceki gece saat 23.00 sıralarında tamamlandı. Saat 16.30`da başlayan ifade alma süreci 6,5 saat sürdü. Böylece, gözaltındaki tüm şüphelilerin ifadesi alınmış oldu. İfade işlemlerinin tamamlanmasının ardından Ekrem Dumanlı, haklarında “tutuklama” istenen şüpheliler arasında mahkeme salonuna alınan ilk isim oldu. Hakimin, salona tek avukatın girişine izin vermesi nedeniyle koridorlarda gerginlik yaşandı.

ERGÜDER: BİLGİM YOK

Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü ve eski Hakkâri Emniyet Müdürü Tufan Ergüder, İstanbul Emniyet Müdürlüğü`nde verdiği savcılık ifadesinde kendisine yöneltilen 51 sorudan büyük bölümüne “Bilgim yok” cevabını verdi. “Fethullah Gülen ile tanışıklığınız var mı? Fethullah Gülen, 6 Nisan 2009`da internet sitesinde yaptığı ‘İrtica Paranoyası` adlı konuşmasında bugüne kadar halk arasında pek duyulmayan Tahşiye adını kullanarak Nur cemaatinin bir kolu olan Tahşiyecileri hedef mi gösteriyor?” sorularına ise Ergüder, “Benim kendisi ile herhangi bir tanışıklığım yoktur. Böyle bir konuşmadan haberim yoktur. Bu konuşmayı dinlemedim” diye cevabını verdi.

“GÜLEN`DEN TALİMAT ALMAM”

Gülen`den talimat aldığı açıkça telefon tapelerine yansıyan Hidayet Karaca ise, sorgusunda Fetullah Gülen`in konuşmalarını takip etmediğini iddia etti. 

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, savcılık sorgusunda “örgüt yöneticisi” olduğu suçlamasını reddetti. Savcılık ifadesinde Fetullah Gülen`in konuşmalarını takip etmediğini söyleyen Karaca, “Herkul.org adlı internet sitesindeki konuşmaları takip etmiyorum, Gülen`den talimat almam” dedi. Gülen`den aracılar vasıtasıyla talimat aldığı yönündeki suçlamaları reddeden Karaca, ifadesinde, “Ne Sayın Gülen`den talimat alırız, ne de ‘Biat edin, rahat edin` diyen birtakım insanlardan... Mesleğin kurallarına, RTÜK kurallarına uygun, demokratik ve hukuk devleti için yayın yapıyoruz” diye konuştu.

‘HAYAL MAHSULÜ`

“Samanyolu TV`de yayınlanan ‘Tek Türkiye` ve ‘Şefkat Tepe` dizilerinin kim tarafından hangi amaçla hazırlandığı ve bu dizilerde Fetullah Gülen`in talimatı olup olmadığı” sorusuna Karaca, “Bu dizilerde Fetullah Gülen`den talimat alınmaz. Bu dizileri Ser Film A.Ş. adlı şirket teklifte bulunur. Bu şirket dışarıdan program yapar. Dizideki kişi ve kurumlar hayal ürünüdür” cevabını verdi. Karaca, şöyle devam etti: “Bu, tarihe kara bir leke olarak geçer, hiçbir şekilde fikir katkım olmayan diziden suçlanarak bir terör örgütü yöneticisi olmak tarihe geçer. Sorgulanmam benim için şereftir.”

SES KAYITLARINI İNKÂR ETTİ

Sorgusunda Fetullah Gülen`in konuşmaları da dinletilen Karaca, “Bu konuşmalarda kimi kastediyor? Karanlık Kurul`dan ne kastediliyor?” sorusuna karşılık “Bu konuların benimle ilgisi yok. Kendisine sorun” dedi. Karaca, şöyle devam etti: “Gülen`in Samanyolu Yayın Grubu`yla da hiçbir yasal ve kişisel bağı bulunmamaktadır. Gülen ile telefonda hiçbir zaman görüşmedim. Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar ile ABD`ye gittiğimde, Sayın Gülen müsait olunca görüştüğüm oldu. Bülent Arınç`la kendisini ziyarete gittim.” Eski İstanbul Organize Şube Müdürü, eski Siirt Emniyet Müdürü Mutlu Ekizoğlu ve Mustafa Altunbudak, savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

SAVCIDAN DUMANLI`YA SORU: GÜLEN`LE TANIŞIYOR MUSUNUZ?

Savcı Fuzuli Aydoğdu`nun Ekrem Dumanlı`ya sorduğu sorularında bir kısmı ortaya çıktı.

Savcının “Fetullah Gülen tarafından ya da aracılar vasıtasıyla size verilen görev ya da talimatlar var mıdır? Genel Yayın Müdürlüğünü yaptığınız Zaman gazetesi yayım politikası ve gazetede yayımlanacak haberler Fetullah Gülen`in söylemleri ve talimatlarına göre mi şekillenir? Fetullah Gülen`in yaptığı konuşmadan 2 gün sonra Zaman gazetesinde “Terör örgütü üretenler yeni tezgah peşinde” başlıklı bir haberde Fetullah Gülen`in hedef gösterdiği Nur Cemaatinin bir kolu olan ve Said Nursi`nin Risalelerini yayınlayan Tahşiye Yayınevi`nin ve bu gruba mensup kişilerin terör örgütleri ile irtibatlı gibi gösterildiği ve ileride yapılması muhtemel soruşturmalara zemin hazırlayarak kamuoyunda algı yönetimi yapıldığı değerlendirilmiştir. Fetullah Gülen`in konuşmasının aynısının iki gün sonra Zaman gazetesinde yayınlanması sizce tesadüf mü? Terör örgütü yeni tezgah peşinde konulu haber yapmanızın sebebi nedir?” sorularını sorduğu belirtildi. Dumanlı`nın ise Gülen`den talimat almadığını söylediği ifade edildi. 

ajanslar