Mardin'de Kadim Akademi Derneği ve Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Mardin Şubesi tarafından “Barış Konuşmaları-Çözüm Önerileri Paneli” düzenlendi. Panele katılan siyasetçiler, gazeteciler, vatandaşlar, işadamları ve öğretim görevlileri, İlke Haber Ajansı’na konuştular.
Üründü: Sadece bir tarafın muhatap alınması yanlıştır
Çözüm Süreci veya Barış Süreci’nin nihayete ermesini temenni eden gazeteci/yazar A. Kadir Üründü, bu gibi panellerin sürecin nihayete ermesi için artması gerektiğine işaret etti. Çözüm sürecinde sadece bir tarafın muhatap alınmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Üründü, “Bütün toplumun ve bir bütün halkın görüşleri alınıp bir şekilde irdelenerek çözüm sürecine tam anlamıyla cevap verecek hale getirilmesi gerekir.” dedi.
Tan: Üslubunun doğru olması gerekir
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise bu gibi tartışma platformların çok olumlu olduğunu, ancak bu tartışmaların üslubunun doğru olması gerektiğin ifade etti. Tan, “Eğer sorunun çözümüne katkı sağlayıcı, ufuk açıcı bir şekilde olursa faydalı olur, öbür türlü olursa polemikleri arttırır.” diye konuştu.
Özçoşar: Geniş bir kitle sürecin dışında bırakıldı
Barış sürecinin geldiği nokta itibarıyla yaşadığı en önemli handikabın geniş bir kitlenin bunun dışında kalması olarak açıklayan Kadim Akademi Başkanı Doç. Dr. İbrahim Özçoşar, “Süreç hep dar politik zeminde konuşuluyordu, hep belli taraflar vardı ve geniş bir kitle bunun dışında kalıyordu. Bunları işin içine katmadan Barış Süreci’nin sağlanabilmesinin problemli olacağını düşünüyoruz. Açıkçası 6-7 Ekim olayları bunu net bir şekilde bize gösterdi. Birilerinin süreci fazla sahiplenmesinin ortaya çıkardığı bir şiddet travması yaşandı. Tüm toplumda rehabilite edilmesi gereken zihinsel probleminde olduğunu hepimize gösterdi. Bunun tedavi esilmesinin en önemi yolu da tüm kesimlerin konuşabileceği ortamlar oluşturmak. Şuan bizim yaptığımız faaliyet buna yöneliktir.” dedi.
Dinç: Şiddete yönelik bir dilin barışa aracı olması düşünülemez
“Şiddete yönelik bir dilin barışa aracı olması düşünülemez” diyen Öğretim Görevlisi Fasih Dinç, “Yeni bir dilin, yeni bir üslubun oluşturulması lazım ki barışın tekerliği hızlı bir şekilde dönsün. Zaten bu dil ile barış hiçbir zaman tesis edilemez. Ayrıca bu sürecin ortaya çıkış sebepleri ve nedenleri çok iyi araştırmalıdır. 19’uncu yüzyıldaki tarihsel kırılma bu açıdan çok önemlidir. Bunlar araştırılmadan herkesin kendisine göre bir barış dili olacak, barış süreci olacak ve bir çözüm anlayışı olacak. Buda kolektif bir çözüm önünde bir engel olacaktır. Kaybedilen neydi ve şuan elde edilmeye çalışılan nedir arasında ciddi bir tezatlık varsa sürecin bilinen bir tarafa gidildiğini düşünmüyorum.” diye konuştu.
Değer: Yeni fikirler üretmeliyiz
Geçmişin yanlışları üzerinden tesis edilen bir anlayışı gündemde sıcak tutmanın hiç kimseye fayda vermeyeceğini belirten İşadamı M. Emin Değer, “Geçmişte bir sürü hatalar yapıldı ve bu hatalar sadece Türkiye’de değil tüm İslam coğrafyasında yaşandı. 500 sendir üretememenin bedelini ödüyoruz. Sanatta, edebiyatta, fikirde, ilimde, teknolojide üretememişiz. Bunun bedelini ödemeye devam ediyoruz. Bu yüzden artık yeni söylemler gerekiyor. Bu söylemler barış dili olmakla birlikte üreteceğimiz yeni fikirlerde lazımdır.” dedi.
Bektaş: Yeni paradigmaya ihtiyaç var
Her kesi kucaklayan yeni paradigmaya ihtiyacının olduğunu söyleyen Mardinli vatandaş Yusuf Bektaş, “Tüm fikirler bu paradigma etrafında toplanırsa ve ona katkı sunarsa hem Türkiye büyür hem de hepimiz kazanırız.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)