17 Nisan 1999’da Bingöl’ün Genç ilçesinde PKK’li oldukları iddiasıyla öldürülen ve yürütülen soruşturma sonucunda sivil oldukları ortaya çıkan Mehmet ve Yılmaz Eliveren’in öldürülmesi olayında, dönemin Genç İlçe Emniyet Amiri A.K, Komiserler B.G, A.K.Ç, polis memurları M.A. ve M.Y. ‘Tasarlayarak öldürme’, ‘Tehdit’, ‘Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği’ suçlarından yargılanmalarına devam edildi.
Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 7’inci duruşmasında maktullerden Yılmaz Eliveren’in babası ve Mehmet’in ağabeyi Ahmet Eliveren ve avukatı Abdullah Alakuş hazır bulundu. Sanıkların ise ifadelerini telekonferans sistemiyle vererek suçlamaları reddettiği belirtildi.
“Herkesin bir silahı olmasına rağmen A.K.’nin 5-6 kalaşnikof silahı vardı”
Duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin köy korucusu G.K, herkesin bir silahı olmasına rağmen A.K.’nin 5-6 kalaşnikof silahının bulunduğunu ifade ederek, “Ben o tarihte geçici köy korucusu olarak görev yapıyordum. Sanık A.K. İlçe Emniyet Amiri olarak görev yapmaktaydı. Korucu olmamız sebebiyle odasına rahatlıkla girip çıkabiliyordum. Herkesin bir silahı olmasına karşın A.K’nın odasında yaklaşık 5,6 kalaşnikof silah bulunuyordu. Onun tayini çıktıktan sonra yerine gelen amirin odasında ise sadece kendisine ait silah bulunuyordu.” şeklinde konuştu.
Maktullerin avukatı Abdullah Alakuş ise yaptığı savunmada, Yılmaz Eliveren ve Mehmet Eliveren 17 Nisan 1999 tarihinde Genç ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan bir kıraathanede maç izledikten sonra, evlerine giderken ilçe merkezinde kolluk kuvvetleri tarafından vurularak öldürüldüğünü, Eliveren’lerin öldürülmeden birkaç dakika önce kıraathanede maç izlediklerinin gizli tanıklar tarafından da doğrulandığını söyledi.
“Gizli Tanık: Emniyet Amiri A. K. Mehmet’e “bunu senin yanına bırakmayacağım”
Alakuş savunmasında gizli tanıkların, “Mehmet ve Yılmaz’ın çay ocağından ayrılmalarından kısa bir süre sonra silah sesleri gelmeye başladı. Sabahleyin Mehmet ve Yılmaz’ın öldürüldüğünü öğrendim, nasıl ve kim tarafından öldürüldüklerini bilmiyorum, ancak İlçe Emniyet Amiri A. K’nin Mehmet Eliveren’den borç olarak aldığı parayı ödememesi nedeniyle tartıştıklarına, Mehmet’e ‘bunu senin yanına bırakmayacağım’ dediğine şahit olmuştum.” ifadelerine yer verdi.
“Çelişkili ifadeler ve tanık beyanları bulunduğu halde sanıkların tutuksuz yargılanmasını kabul etmiyoruz”
Savunmasında gizli tanık ifadelerine, sahte raporlara, çelişkili beyanlara ve sabit delillere işaret eden Alakuş, “Dosyamızda bu kadar çok sahte delil, çelişkili ifadeler ve tanık beyanları bulunduğu halde sanıkların tutuksuz yargılanmasını kabul etmiyoruz. Tüm sanıkların tutuklu yargılanmasını talep ediyoruz.” dedi.
Duruşmadan sonra gazetecilere konuşan maktullerden Yılmaz Eliveren’in babası ve Mehmet’in ağabeyi Ahmet Eliveren, “İki keçi değil; oğlumu ve kardeşimi kaybettim. Ben adalet istiyorum.” diyerek hak talebini dile getirdi.
“Gizli tanık ifadeleri ve dosyadaki tüm deliller, çocuklarımızın masum olduğunu gösteriyor”
Kardeşi ve oğlunun İlçe merkezinde öldürüp, terör süsü verildiğini vurgulayan Eliveren,“Gizli tanık ifadeleri ve dosyadaki tüm deliller çocuklarımızın masum olduğunu gösteriyor zaten. Failler kamu görevlisidir ve halen görev yapmaya devam etmektedirler. Adamların Emniyet Genel Müdürlüğü’nde sırtı kuvvetli. Bunları koruyan, işlerini hafifleten bazı kesimler var. Olay açıkça ortada olmasına rağmen halen tutuklanmadılar. Yıllarca geciken adalet halen yerini bulmadı. Biz adalet istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Faillerin biran önce cezalandırılması ve kamu görevlerinden el çektirilmelerini istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Savcılık tutuklama istedi”
İddianame Savcısı Mahşide Şeker, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, suça konu eylemin cezasının üst sınırı nedeniyle kaçma şüphesinin bulunması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların tutuklanmalarına karar verilmesini talep etti.
Üye hâkim Haşim Tekin tarafından muhalefet şerhi konulan kararda, mahkeme heyeti sanıkların kaçacağına dair somut delillerin bulunmamasından dolayı tutuklama talebini reddederek, duruşmayı 03 Şubat 2015 tarihine erteledi. (Nihat Kanat-İLKHA)