Bitlis Baro Başkanı Enis Gül 10 Aralık dünya insan hakları günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, insan haklarının evrensel, kültürel ve siyasi hayatta önemli bir rol oynadığını belirterek temel hak ve özgürlükler olarak tanımlanan insan haklarının yıllar boyunca dünya gündeminin en önemli unsurunu oluşturduğuna dikkat çekti.
10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilmesiyle dünyada her yıl 10 Aralık tarihinin İnsan Hakları Günü olarak kutlandığını belirten Gül, Türkiye`nin de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini 27 Mayıs 1949 yılında kabul ettiğini kaydetti.
Gül, “İnsan hakları, insanın sahip olduğu devredilemez, ihlal edilemez, doğuştan gelen ve evrensel hakları kapsar. İnsan hakları insan olmaktan dolayı sahip olunan ve doğrudan insanlık onurunu korumayı amaçlayan bir takım özel haklardır. İnsanlık onurunu korumayı amaçlayan insan hakları, devletin var oluş nedenlerindendir. Devletin temel görevi insan hak ve özgürlüklerini korumaktır.” dedi.
“İnsan hakları gibi günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek gelişmiştir”
İnsan haklarının bir çırpıda oluşmadığını belirten Gül, “İnsan Hakları; siyasi, ahlaki, hukuki, dini, kültürel ve toplumsal boyutları olan disiplinlerarası bir kavram olup tarihsel kökleri de insanlık kadar eskidir. Tarihi incelersek ilk ve ortaçağda insan onuruna yakışmayan birçok olayların olduğunu görürüz. İnsanlar bu çağlarda mal gibi alınıp satılmışlar, birçok işkencelere uğramışlar, yargılanmadan mahkûm edilmişler veya keyfi olarak öldürülmüşlerdir. İnsan hakları bir çırpıda oluşmadığı gibi günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek gelişmiştir.” ifadelerinde bulundu.
“Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir”
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10 Aralık 1948`te BM Genel Kurulu tarafından kabul edildiğini belirten Gül, “1945`te Birleşmiş Milletler`in (BM) kurulmasıyla insan hakları kurumsal olarak da dünya politikasına girmiştir. Zira BM Şartı`nın ilk maddesi, BM`nin dört görevi arasında insan haklarını geliştirmeyi de vurgulamaktadır. Daha sonra kurulan İnsan Hakları Komisyonu, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini (EİHB) hazırlamış ve modern insan hakları belgelerinin temel referansı haline gelen Beyanname, 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir.” dedi.
“1924 Anayasası doğal haklar anlayışından esinlenerek bazı temel hak ve özgürlüklere yer verdi”
Gül açıklamasının devamında, Türkiye`de insan haklarının tanınmasının kısa tarihçesine de değinerek, “Türkiye`de insan haklarının tanınması yolunda ilk adımların 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 Kanun-ı Esasiyle atıldı. II. Meşruiyet döneminde yapılan bazı Anayasa değişiklikleri ile bazı yeni haklar ve güvenceler sağlandı. 1921 Anayasası hak ve özgürlüklerle ilgili hükümler içermiyordu ama bu anayasanın yürürlükte olduğu dönemde 1876 Kanun-i Esasinin bu konudaki hükümleri yürürlükteydi. 1924 Anayasası doğal haklar anlayışından esinlenerek bazı temel hak ve özgürlüklere yer verdi.” ifadelerinde bulundu.
“İnsan haklarıyla vardır”
Günümüz dünyasında insan hakları noktasında tavizlerin verildiğini anlatan Gül, “Salt kâğıt üzerinde düzenlemelere yer verilip uygulamada hareketsiz kalınması kabul edilebilir değildir. Filistin, Suriye ve Irak Halklarına son zamanlarda yaşatılanlar büyük bir insan hakkı ihlali olup bunların durdurulması ve sonlandırılması için gerekenlerin yapılmasını diliyoruz. Ülkelerinde yaşadıkları iç savaş dolayısıyla ülkemize sığınan milyonlarca mülteciye kucağını açmış ve tüm imkânlarını seferber etmiş ülkemizin yaptıklarını izlemeleri yerine, bu insani etkinlikte bir nebze de olsa başka ülkelerin de katkı sağlamasını umut ediyoruz. Yine Birleşmiş Milletlerin daimi üyesi olan Amerika`da, son zamanlarda siyahîlere yönelik muameleler, insanlık dışı olup bu hususta gerekenlerin yapılmaması kaygı vericidir.” diyerek insanın haklarıyla var olduğunu kaydetti.
Gül son olarak, dünyanın herhangi bir yerinde insan hakkı ihlali varsa görmemezlikten gelemeyeceklerini, her türlü insan hakkı ihlalinin karşısında duracaklarını belirtti. (Şükrü Tontaş - İLKHA)