İSTANBUL- Aile derginiz İnzar`ın 2014 yılının son sayısı seçkin bayilerdeki yerini aldı. Aralık sayısının başyazısı olan, “Müslümanlar zulme karşı yekvücut olmalıdırlar” başlığını kapağına taşıyarak siz değerli okurlarına merhaba diyen ilim ve kültür derginiz İnzar, dosya konusu olarak, zikir`i (namaz) ele almış. İnzar`ın yazarları da konu ile ilgili olarak ayet ve hadisler ışığında araştırmalar yaparak istifadelerinize sunmuş. Aralık sayısında Naşit Tutar Hoca da özlediğiniz üslubuyla tekrar İnzar`daki yerini almış.

İnzar`ın editör yazısında ise, “Allah-u Teâlâ`ya şanına yaraşır şekilde hamd olsun... Resul-i Ekrem Muhammed Mustafa`ya da salat ve selam olsun ki, Rabbimizi nasıl zikredeceğimizi bize öğretti… Hem Ehl-i Beytine ve hem de Ashab-ı Güzinine de ve kıyamete kadar bu kutlu önderlere tabi olan, Allah-u Teâlâ`yı çokça zikreden erkek ve kadın müminlere de selam olsun. Özel olarak siz değerli okuyuculara da selam olsun.

CİHAD, NAMAZIN SÜREKLİLİĞİNİ KORUMAYA MATUFTUR

Ümmet olarak hepimiz asli görevlerimizin farkındayız. Allah bu asli görevlerimizi Kur`an-ı Kerim`in değişik ayet-i kerimelerinde bize bildirmiştir. Bu asli vazifelerimizin toplamına da ibadet adının verildiği de değişik yerlerde ifade edilmiş. Şüphesiz ibadetlerin efendisi namazdır. İslam`ın tüm hükümleri namazı korumaya, namazı daha mükemmel bir şekilde eda etmeye matufturlar. Cihad, namaz farizasının sürekliliğini korumaya matuftur. Abdest namazda çıkılacak makamın nezihliği göz önünde bulundurularak yapılan bir ön hazırlık ibadetidir. Zikir ise namazın kalbi olan bir ibadettir. Allah-u Teâlâ Kur`an-ı Kerim`de namazı zikir olarak adlandırıyor.

ZİKİR: EN ZOR VE ZAHMETLİ ZAMANLARDA KORUYUCU GÜCÜMÜZ

Buna binaen biz asli görevimiz olan namazın kalbini yani zikri dosya konusu olarak ele aldık.
Zikrin yumuşak kuvvetler içerisindeki makamını az çok hepimiz hayatımızda tecrübe etmişiz. En zor ve zahmetli zamanlarda, en büyük bela ve musibetlere karşı kendisine sığınanları koruyan bir güç olduğunu yine hepimiz hayatımızda tecrübe etmişiz. Nice dahi ve güçlü irade sahiplerinin bile dayanamadığı musibetleri zikir sahipleri çok sehl bir şekilde atlatmışlardır. Biz bu ay zikrin belki hayatımızda aşınmaya yüz tutmuş önemini dile getirmeye çalıştık. Asırlarca İslam`ı toplumda hâkim kılmış tasavvuf dergâhlarının en güçlü dayanağı olan zikrin davetçi vasfıyla muttasıf olanların hayatlarında daha fazla yer tutması için yardımcı olacağını düşünüyoruz.”

BU YAZILAR ZİKİR UFKUNUZU AYDINLATACAK!

Yukarıda geçen konu bağlamında İnzar`ın yazarlarından Molla Abdulkuddüs Yalçın Hoca hadis şerhi bağlamında uzun bir yazıyı sizler için kaleme almış. Akademik bir yazı olmakla beraber her kesimden insanın istifade edeceğine inanıyoruz. Yine Mehmet Şenlik Hoca da zikrin istenilen şekilde yapılması için taşıması gereken özellikleri anlatan bir yazı kaleme almış. Abdulkadir Turan Hoca ise zikrin müminlerin alâmetifarikası olduğunu, müminleri, madde ile sınırlanmalarından koruyan, onları mana âlemine bağlayan ve böylelikle İslam`ın mükemmel bir şekilde yaşanmasını sağlayan bir hakikat olduğunu anlatan bir yazı kaleme almış. Entelektüel bir anlayışla zikrin olmazsa olmaz olduğunu güzel bir şekilde izah etmiş. Faruk Hamza da “Beni anın ki ben de sizi anayım” ayetiyle kalbin yegâne azığı olan zikir dışındaki hiçbir şeyle itminana kavuşamayacağını ve dolayısıyla kemal yolundaki olmazsa olmaz olduğunu Bakara suresi 152. ayetin tefsiri ile ortaya koymuş. Bu konudaki yazılarımızın, okuyucular için kâfi gelecek derecede olduğuna inanıyoruz.

Naşit Tutar Hocamız ise o özlediğimiz üslubuyla tekrar İnzar`daki yerini alıyor, Şehid Yasin Börü ve arkadaşları ile ilgili ele aldığı etkileyici ve edebi yazısıyla… Hepimizin duygularını eşsiz bir edebilikle kaleme aldığını göreceksiniz. Aynı şekilde Mehmet Salih Gönül Hocamız da şehitlerin hatıralarını canlı tutacak bir şiir kaleme almış.

Başyazımıza gelecek olursak; başta Mescid-i Aksa`nın uğradığı meşum saldırı bağlamında İslam ümmetinin tüm saldırıları bertaraf etmek için güçbirliği oluşturmasından başka bir seçeneğinin olmadığını ve dolayısıyla her Müslüman`ın tüm hareket ve söylemlerinde bu güç birliğini oluşturmaya hizmet etmesi gerektiğini nasihat etmiş.