Habertürk`ten Muharrem Sarıkaya, Bireysel Başvuru Konferansı`nda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Prof. Dr. Serap Yazıcı`yla seçim barajı hakkında söyleşiyi kaleme aldı.

SEÇİM BARAJI KALDIRILACAK MI?
Anayasa Mahkemesi, en fazla üç hafta içinde hazirandaki genel seçimle ilgili çok önemli bir karar verecek. AYM, 7 ay sonra yapılacak seçimde % 10 barajının uygulanıp uygulanamayacağını belirleyecek. Bu kararı da bir yıl beklemeye gerek duyulmadan aynen uygulanacak. Çünkü diğer kanunların getirdiği şartlar, AYM’nin hak ihlali kararlarını bağlamıyor. Konunun tartışmasına gelirsem...

Antalya’da AB ve AYM’nin katkısıyla gerçekleşen Bireysel Başvuru Konferansı’nı dinlerken, üç partinin bir süre önce bireysel başvuru kapsamında yaptığı “% 10 barajı yüksek, kaldırılmalı” başvurusu aklıma geldi.

Başkan Kılıç’a, başvurunun akıbetini sorduğumda şu yanıtı aldım:

“Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil de ‘genel kurul’da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız.”

“Anayasa Mahkemesi kararları, Anayasa’nın ‘Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz’ hükmüne tabi mi?” sorusuna Kılıç şu yanıtı verdi:

“Hayır tabi değil, anında uygulanır. Hak ihlali kararı hemen ortadan kaldırılması içindir.”

Sohbetimize katılan Anayasa hukukçuları da aynı görüşü dile getirdi, ancak Kılıç ötesine geçmedi ve sustu.

SEÇİM BARAJININ GEÇMİŞİ
Biz de Prof. Dr. Serap Yazıcı ile sohbetimizi sürdürdük, % 10 barajının sisteme girme sürecini anımsadık.

Her partinin aldığı oyun 1, 2, 3, 4...’e bölünmesiyle bulunan en yüksek oya ulaşanın, milletvekilliğine sahip olmasına dayalı D’Hondt sistemi, ilk kez 1961 seçiminde uygulandı.

Birçok küçük parti de Meclis’e milletvekili soktu. Ancak, 1970’li yıllar koalisyonlarla geçince, 1980 ihtilalini yapanlar % 10 ülke barajı ile seçim çevrelerine göre % 10 ile % 33 arasında değişen çevre barajını getirdi.

Bu kez de temsilde adalet sorunu çıkınca, koalisyon ortağı SHP’nin “Temsilde adalet, yönetimde istikrar” ilkesiyle hazırladığı değişiklik 1995 Temmuz’unda Anayasa’ya girdi.

Aynı yıl, “temsilde adaleti sağlamadığı” gerekçesiyle yapılan başvuruyu haklı bulan Anayasa Mahkemesi, çevre barajını kaldırırken % 10 ülke barajına dokunmadı.

Ancak 1990’lı yıllar da tek başına iktidar doğurmadı.

"SIFIR BARAJ TEHLİKELİ, %3-5 OLABİLİR"
AK Parti % 10 barajının yüksek olduğunu söyledi, ancak kanun maddesini değiştirmek için de adım atmadı.

Prof. Dr. Serap Yazıcı bu duruma dikkat çekip oyların sıralı bölünmesi dolayısıyla D’Hondt sisteminin kendi içinde zaten baraj yarattığını anımsattı, bir noktaya daha dikkat çekti:

“Oyların bölünerek hesaplanması sırasında ortaya çıkan artık oylardan bağımsız adaylar yararlanamıyor. Bu da bir başka hak ihlali doğuruyor. Sıfır baraj tehlikeli bulunabilir, ama % 3-5 yapılabilir.”

BARAJ OLURSA NE OLUR, OLMAZSA NE OLUR
Hukukçularla sohbetimden yola çıkarak şunları söyleyebilirim:

1- Siyaset kurumunda olan % 10 barajının yüksekliği kanısı, hukukçularda çok daha fazla.

2- Bununla birlikte iptali halinde ortaya kaotik durum çıkabileceği kaygısı da hâkim. Ancak siyaset kurumunun tutuklu milletvekilleri olayındaki gibi sorunu zamanında çözmeyip kendilerine bırakmış olmasına da tepkililer; “Onlar da zamanında değiştirseydi” hayıflanmasındalar.

3- İptal kararı verip Meclis’e kanunu değiştirmesi için süre tanınması durumunda çıkacak çelişkiyi de aşamıyorlar. Bir yandan hak ihlali tespit edip diğer yandan “4 yıl daha hak ihlaline katlan” demenin doğru olmayacağı inancındalar.

4- Barajın “koalisyonlara son verip yönetimde istikrar sağlamak için” getirildiğini, ancak koalisyonları engellemediği gibi, % 34 oy ile % 66 sandalye sahibi yaparak yönetimde istikrarsız güç yarattığına dikkat çekiyorlar.

5- Bir orta yol bulunması için de didiniyorlar. Bütün bunlara ilave bir soru daha yöneltiyorlar: “HDP tek başına seçime girip % 10 barajı sınırında kalırsa ne olur?”

Hukuk, önemli bir kararın arifesinde derinlemesine tartışıyor.