Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Kadın Kolları ve Mazıdağı Eğitim Der tarafından düzenlenen basın açıklamasında çarşafa ve İslami değerlere yapılan hakaretler telin edildi.

İlk olarak Kürtçe yapılan basın açıklamasını eğitimci Ahmet Urat okudu. “Burada, bu meydanda bazıları tarafından İslam’a, islami şiar olan çarşafa hakaret edilmişdi.” diyen Urat sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan bu hakaret bizi çok üzmüş Mazıdağı halkı derinden sarsılmıştır. Kadınların şiddet gördüğü doğrudur ama şiddet gören hiçbir kadın çarşaflı değildir. Şiddet gören kadınlar, istatistiklere göre batılı kadınlardır.”

Açıklamasında BDP’li belediye ve Eğitim Sen’e seslenen Urat, “Okullara kadar giren uyuşturucuya müptela, başıboş yakıp yıkan gençlere neden bir şey denmiyor da gösterilerinizde İslam’ın şiarlarına hakaret ediyorsunuz.”ifadelerini kullandı. Urat, Mazıdağı halkına da, İslam’a ve İslam’ın şiarlarına sahip çıkmaları için çağrıda bulundu.

“Tesettüre olan kin ve düşmanlıklarını açıkça sergilemişlerdir”

Basın açıklamasını yapan Nisa Nur Dergisi yazarların Sümeyye Ürük, “Bilindiği üzere geçen hafta bu meydanda İslam’dan nasibini almamış bir kesim çarşafa el atmış ve hakaret etmiştir. İslam’ın bir emri olan tesettürü bir esaret olarak göstermek istemişler. Bu eylem ve girişimleri ile İslam’ın en önemli şiarlarından biri plan tesettüre olan kin ve düşmanlıklarını açıkça sergilemişlerdir.

“Örtü; köleliğin sembolü değil bilakis özgürlüğün ta kendisidir”

Tesettürün tarihi insanlık tarihi ile eşdeğerdir. Hz Âdem’den Muhammed (s.a.s)’e kadar gönderilmiş 124 bin peygamber fahşa ve münkerle mücadele etmiş, hayâ ve edep tesis etmişlerdir. Tesettürün kadın için önemini, kadına verdiği vakarı ve en önemlisi kadının özgürlüğünün simgesi olduğunu vurgulamak için, İslam’dan önceki cahiliye dönemi kadınlara bakmamız yeridir. Nitekim cahiliye döneminde dahi hür kadınlar örtülü, cariyeler ise başı açık gezerdi. Buradan da anlıyoruz ki; örtü, köleliğin sembolü değil bilakis özgürlüğün ta kendisidir.”diye belirtti.

“İslam dini kadını bu esaretten kurtarıp onu özgürleştirdi”

“İslamiyet’in gelişi ile tesettür emri kıyamete kadar gelecek olan bütün mü’min kadınları kapsayacak açık ve net bir şekilde adeta tescilenildi.”diyerek açıklamasını sürdüren Ürük, “Müslüman, hür, azade iffet ve namus timsali hanımların bir alamet-i farikası, farz olarak yerini aldı. İslam tarihinde kadının tesettür ve örtüsüne büyük bir önem verilmiştir. Yeri geldiğinde ordular teçhiz edilmiş, canlar feda edilmiştir. Nitekim peygamber efendimiz (s.a.s) Kaynuka Yahudilerine saldırmak üzere orduya cihat emri vermesinin tek sebebi kadının örtüsüne el uzatılmış idi. Aynı olayda örtüyü korumaya çalışan bir sahabede şehit edilmişti. Sütçü İmam hazretlerinin de örtüyü korumak için kahramanca canını ortaya koyduğunu çok iyi biliyoruz. Zira İslam’ın amacı hayâsızlık ve edepsizliği kökünden kazmaktır. Bugün nasıl ki özgürlük ve modernizim adı altında kadın bir ticari metaı olarak kullanılıyorsa, İslam’dan öncede kadın bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Nitekim İslam dini kadını bu esaretten kurtarıp onu özgürleştirdi. Daha önce kadına söz hakkı bile verilmezken İslamiyet kadına mirasta, şahitlikte ve her türlü muamelata en özel yeri vermiştir. Cenneti onun ayakları altına koyması bu hakikati en iyi şekilde ortaya koymaktadır.”dedi.

“Namus kadını kadın yapan en üstün erdemdir”

Ürük devamla; “Kadını; evinin hanımı, çocukların annesi yapan İslami tesettür tabi ki şeytan ve avenelerin korkulu rüyası olmuştur. Her seferinde İslam ve şiarları ile alay eden PKK ve BDP’liler taşıdıkları pankartlarda “toplumsal kâbustur NAMUS” , “em jının ne namusa kesine” diyerek bunu itiraf etmişlerdir. Oysa namus kadını kadın yapan en üstün erdemdir. İşte bundan dolayı Allah’ın ayeti olan tesettür ve çarşafla alay edilmiş, hatta esaret ve kölelik olarak gösterilmiştir. İslam’ın mukaddesatına saldırmayı kendine iş ve görev edinmiş batı uşağı sosyalist-komünist zihniyet 90 yıldır İslam’a ve İslami şiarlara hakaret etmektedir. Ezanla alay eden, namaza hakaret eden, camide namaz kılanları kurşunlara dizen, Kur’an-ı Kerimleri yakan, kurban eti dağıtan gençleri katleden bir zihniyet, aslında yine kendisine yakışanı yapmıştır.”ifadelerini kullandı.

“Bütün bölge Müslümanları, tepkilerini net bir şekilde ortaya koymalıdırlar”

Örtüye sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapan Ürük, “Burada önemli olan Müslümanların dinlerine dinlerinin şiarlarını sahiplenmeleridir. İslam’ın mukaddesatına Müslüman kadının namusuna çarşafına dil uzatılmış, el uzatılmış. Bütün bölge Müslümanlarının, hususen din adamları, mollalar, hocalar, âlimler ayağa kalkmalı, tepkilerini net bir şekilde ortaya koymalıdırlar. Maskeleri düşmüş ve düşmanlıkları aşikârdır. Bu durumda ziyadesiyle ileri gitmişlerdir. Onları durdurmak için ciddi tepkiler ortaya konulmalıdır

“Kundaktaki bebeklerimize çarşaf giydirsek size ne?”

“Allah’ın izni ile bizler tesettürü bütün renkleri ile nesilden nesile taşıyacağız.”diyarek açıklamalarını sürdüren Ürük, “Çarşafımızla, feracemizle, mantomuzla, kîtan ve hübrimizle, başörtümüzle, abiyemizle rengârenk özgürce yaşayacağız. Hiç kimse bizi bir daha cahili hayata açık-saçıklığa batılıların emellerine menfaatlerine köle olmaya zorlayamaz. Kalemiz olan tesettüre yediden yetmişe sahip çıkarak İslam düşmanlarının korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz. Madem özgürlük diyorsanız kundaktaki bebeklerimize çarşaf giydirsek size ne.

“Halkımızı bu zihniyeti kınamaya davet ediyoruz”

Geçen hafta bu meydanda “Kadına Şiddete Hayır” bahanesiyle yine İslam’a ve İslam’ın bir emri olan tesettüre saldırılmıştır. Tesettür esaret unsuru olarak tanıtılmıştır. Kendilerini bütün halkının temsilcisi olarak lanse eden bu kesim Kürt halkının inancına, namus anlayışına, hayâsına, tesettürüne, örf-adetlerine ve ne kadar yabancı olduklarını ispatladılar. Bu tür faaliyetler tesettürü bir şiar olarak gören Kürt kadının çok incitmiştir. Bunu da kadına yapılan bir şiddet ve ayrımcılık olarak algılıyor ve kınıyoruz. Halkımızı bu zihniyeti kınamaya davet ediyoruz.”diyerek açıklamasını sonlandırdı. (İLKHA)