Pekin Ziraat Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Ning Li, başkanlığındaki çalışma grubu anne sütü özellikleri taşıyan süt veren bir inek türü geliştirdiklerini açıkladı.
İNEĞE İNSAN GENİ
Çalışmalara hakkında açıklama yapan Prof. Ning Li, 300 ineğe insan geni enjekte ettiklerini bu sayede genetiği değiştirilmiş inek elde ettiklerini söyledi. Genetiği değiştirilmiş bu hayvanlar sayesinde hayvanlardan insan sütü elde ettiklerini söyleyen Prof Li, genetik yapısı değiştirilmiş bu hayvanlardan elde edilen sütün anne sütüne ve bunun yerine kullanılan mamalara alternatif olabileceğini belirtti.
İnsan geni taşıyan bu ineklerin çoğaltılarak sütlerinin market raflarında yerlerini alması bekleniyor.
TEPKİLER GECİKMEDİ
GDO karşıtı uzmanlardan önce GDO`lar bu gelişmenin GDO karşıtlığını artıracağından endişe duyduklarını belirtiyorlar. Batılı bilim çevreleri gelişmeyi olumlu bulmakla birlikte tartışmalı GDO`nun yaygınlaştırılmasında negatif etki yapması endişesini taşıyorlar.
Proje başkanı Prof. Ning Li, ‘genetik yapısı değiştirilmiş sütün, normal inek sütü kadar güvenli’ olduğunu iddia etse de uzmanlar aynı görüşte değil.
Hangi genetik değişiklik yapılırsa yapılsın anne sütünün hayvandan elde edilemeyeceğini belirten uzmanlar, insan metabolizması ve hayvan metabolizması birbirine benzemez ve sütü meydana getiren besinler için tüketilen besinlerde aynı değildir. Bu nedenle bu bitkilerde olduğu gibi bir pazarlama sorunu doğurur görüşündeler. Bu tür gelişmeler geri dönüşü mümkün olmayan sorunları da beraberinde getireceği görüşündeler.
“GELİŞMELER KAYGI VERİCİ”
Gelişmenin kaygı verici bulan Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, "bu tür çalışmalar yeni değil, ancak bunun başarıldığının iddia edilmesi bile ürkütücü" dedi.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer Timeturk`e yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: "Bu çalışma bitkilerin yanı sıra hayvanlarda hatta insanlarda da yapılmaktadır. Hatta ilk çalışmalar bilinenin aksine bitkilerde değil hayvanlarda yapılmıştır. Genetik hayvan yeni bir durum değil ve gelişmeler önlem alınmazsa felaketle sonuçlanabilir.”
“TAVUKLAR ZATEN GENTİK”
Tavukların çoğu genetiği değiştirilmiş türlerdir olduğunu belirten Kemal Özer; “Kuş gribi hadisesinin ana amacı GDO`lu tavukları yaygınlaştırmak için geliştirilmiş bir senaryoydu. Bu tür gelişmeler kaygı vericidir. Yarın GDO`lu insan türleri piyasaya sürülürse şaşmamalıyız. ‘İnsan piyasaya sürülür mü? Ya da GDO`lu insan mı olur?’ diye düşünmeyiniz.
"BİYONİK İNSAN DEVRİ ÇOKTAN BAŞLADI"
‘Genetiği değiştirilmiş insandan çok ne var ki?’ diye soran Gıda Hareketi Başkanı kemal Özer; “Kullandığımız ilaçlar, aşılar ve gıdalar genetiğimizi değiştirmediğini mi sanıyorsunuz? Oysa `biyonik insan` devri çoktan başladı. Yakın gelecek insan tabiatı büsbütün yaşanamaz kılacağından kuşku duymamak lazım. Bu trajedi bu şekilde devam ederse bir sonraki nesilde sağlıklı insan bulmak zorlaşacak. Sonrasında tüm insanları yok edecek gelişmeler yaşanabilir” dedi.
“GDO, İNSANLIĞI YOK ETMEK İÇİN KULLANABİLİR”
Daha öncede bir takım ilaçlar için keçilerin genetik yapısı değiştirildiğini belirten Prof Dr Kenan Demirkol, GDO’nun ilaç için kulanı bile asla tasvip edilmez” dedi.
İnsanda yeterinde süt bulunduğunu belirten Prof Demirkol; “Gereksiz ve tehlikeli bir çalışmayla karşı karşıyayız” belirtti.
GDO karşılığına her olmalıdır diyen Prof Dr Kenan Demirkol; “GDO, art niyetli insanlar nesilleri yok etmek için kullanılabilir. İnsanların geniyle direkt oynayıp ona yönelik biyolojik silah elde edilmesi kaygısı duyuyorum. Bu çalışmalar derhal durdurulmalı ve yasaklanmalıdır. Çin’deki çalışmanın insan sütünü hangi değişime uğratacağını biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bu çalışmalarla yarın insan neslini ortanda kaldıracak biyolojik silah üretilmeyeceğinin garantisi, yok” dedi.
“BİTKİLERLE DOĞADA HİÇ VAR OLMAYAN GENLER ALIYORUZ”
Genetiği değiştirilmiş bitkilerle doğada hiç var olmayan genleri tüketmeye başladık diyen Demirkol; “Bir şeyler yiyerek zaten binlerce geni yiyoruz. Bitkisel ve hayvan ürün yedimiz mi bu canlıların genlerini yemiş oluyoruz. Bu genler yüz binlerce yıldır insan vücudundaki “yapı algılama reseptörleri” tarafından saptanarak sindirip yapı taşlarına dönüştürülmekte. Oysa GDO’larla gelen genleri vücudumuz tanımıyor. Bunların insanı nasıl etkilediği konusunda hiçbir çalışma yok.
İNSAN VÜCUDU GDO’LARI ALGILAYAMAZ
Normal doğadaki genler bilinen genler ve vücutta bu genleri algılayıp işleyen bir sistem var. Ama vücudumuz GDO’luları algılayamıyor. Bu da tahmini güç zorunlar meydana getirir. Hatta bunlar çok kötü amaçlarla kullanılabilir kaygısı taşıyorum.
“HASTALIK TACİRLİĞİ YAPILIYOR”
Genetik olarak yeni bir kalp üretilse bile buna bile karşı çıkmak gerek diyen Prof Demirkol, “Bugün domuzdan insana organ nakil çalışmaları yapılıyor. Bunun nasıl bir sorun doğuracağı üzerinde çalışma yapılmıyor. ‘Hiç kimse sağlığı nasıl koruruz’ demiyor. ‘Nasıl tedavi ederiz’i konuşuyor. Bugün SGK, özel sağlık kurumlarında yılda 26 milyar TL ödüyor. Bu sağlık ticariden başka bir şey değildir” dedi.