KONYA - TESSEP tarafından Alaattin Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa yoğun bir katılım vardı. Ömer Hoca`nın okuduğu Kur`an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programa konuşmacı olarak katılan TESSEP Başkanı Salih Demir tesettür üzerine açıklamalarda bulundu. Halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede başörtüsü yasağı üzerine konuşmaların yapılmasının utanç verici olduğunu belirtti. TESSEP olarak yaptıkları çalışmalara değinen Demir, "TESSEP olarak kamusal alana girene kadar değil zulüm her alanda bitene kadar mücadelemiz devam edecek. Bu konuda her kardeşin ve bacının bize destek vermesi gerekir. TESSEP olarak Mustazaflar İle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği`nin (Mustazaf-Der) 23 Ekimde yapacakları dev mitinge destek verdiklerini ve herkesin katılmasını beklediklerini" söyledi. Her yerde tesettürün önemine vurgu yaptıklarını belirten Demir, "Tesettürün yerini ve önemini dile getirdik. İmza kampanyaları ile birlikte 200 bin broşür dağıtarak ve hala devam eden anket çalışmalarımız ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Anketlerde yer alan her soru bir öğüt, bir ibrettir bizim için. Bugün birkaç yerin dışında ilkokul öğrencilerimiz okullara başörtüsü ile gitmektedir" dedi. "Allah`ın Kanunları ile Savaşanlar Kaybetmeye Mahkumdur" Batının Müslümanları başörtüsünden uzaklaştırmaya çalıştığını anlatan Demir "1935`te Belçika`da bir güzellik yarışması düzenleniyor. Yarışmaya Kelime Haris Ece katılacak. Yarışma günü jüri üyeleri çıplak bayanlardan oluşmaktadır. Sahneye çıkan Kelime Haris`i görünce ellerindeki içki kadehleri kaldırıp diğer yarışmacıların çıkmasına gerek kalmadığını belirtip Kelime Haris`i birinci olarak seçerler. Jüri üyeleri Osmanlıyı bu şekilde soyup soğana çevirdik. Biz yapmamız gerekeni yaptık artık bundan böyle Osmanlı artık soyunmaya mahkûm olmuştur" şeklinde konuştu. Daha sonra mikrofonu alan TESSEP Yetkililerinden M. Zülfi Tan İnancı Yaşamanın ve Dilin Önündeki Engellerin kaldırılması için taleplerini şöyle sıraladı: 1. Kamusal alan ve özel alan ayrımı yapılmaksızın toplumsal alanın her alanında başörtüsü (tesettür) serbest olmalıdır. İnanç nedeniyle örtünme özgürlüğüne hiçbir nedenle sınırlama getirilmemelidir. Anayasaya; " Genel ahlaka ve adaba aykırı olmamak şartıyla toplumsal hayatın her alanında kılık kıyafet serbesttir. Bu hak yasalarla dahi sınırlanamaz." Şeklinde bir madde eklenmelidir. 2. Başörtüsü, Kuran eğitimi (dini eğitim) ve anadilde eğitim özgürlüğü anayasal güvence altına alınmalıdır. Anayasaya; "Ebeveynler yaş, zaman ve mekan sınırlaması olmaksızın çocuklarına dilediği dili öğretmekte ve dini eğitimi vermekte /aldırmakta serbesttir." Şeklinde bir madde eklenmelidir. 3. Eğitimde velilerin tercihleri dikkate alınmalı ve talepleri ön planda olmalıdır. Anayasaya; " Çocuk reşit oluncaya kadar anne babasının eğitimi ve gözetimi altındadır. Din ve dil eğitiminde ebeveynlerin tercihi ve talebi dikkate alınmalıdır." Şeklinde bir madde eklenmelidir. 4. İlköğretimde zorunlu eğitim zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Veya 5+3 şeklinde kesintili uygulanmalıdır. Dini eğitimin verildiği, imam hatip ortaokulları yeniden açılmalıdır. 5. Eğitimde karma eğitime son verilmeli kız ve erkek okulları ayrı olmalıdır. Kızların ve erkeklerin birlikte okudukları okullarda, ebeveynlerin tercihlerine göre sınıflar düzenlenmelidir. Karma eğitim isteyen ve istemeyenler için ayrı sınıflar oluşturulmalıdır. 6. Okullarda ideolojik eğitim ve vesayeti temsil eden uygulamalar ve dersler kaldırılmalıdır. Resmi ideoloji ders kitaplarından çıkarılmalıdır. Askeri vesayeti temsil eden milli güvenlik dersleri kaldırılmalıdır. Dersi veren asker kişilerin bu ders bahanesiyle okullarda fişleme yaptıkları, istihbarat topladıkları ortaya çıkmıştır. 7. Çocuklara yalan söyleten Andımız`ın okutulmasına son verilmelidir. Çocuklar arasında ırkçılık ve milliyetçilik duygularını körüklemektedir. Türk olmayan herkesi Türk varlığına kurban etme zihniyeti terk edilmelidir. 8. Anayasada değiştirilemez maddeler olmamalıdır. 9. Laiklik ilkesi Anayasadan ve yasalardan çıkarılmalıdır. Toplumu laik olan ve olmayan diye kamplara ayıran ve toplumsal barışa zarar veren bir maddedir. Bu maddeye dayanarak laikçiler inanca müdahale etmekte, dindarlara her türlü baskıyıyapmaktadırlar. 10. Ulus devlet anlayışı, terk edilmelidir. Anayasa` da Türklüğe vurgu yapılan maddeler değişmelidir. Etnik vurgu yapılmamalıdır. Ülkenin etnik yapısına aykırı olan bir anlayıştır. Toplumu ayrıştıran farklı ırklara mensup olanları yok sayan bu nedenle de huzursuzluk kaynağı olan bir yaklaşım tarzıdır. 11. Yeni Anayasa`da ideolojik devlet anlayışı terk edilmelidir. İdeolojik devletler çağı geride kalmıştır. Çağdışı bir devlet anlayışıdır. Düşünsel ve fikirsel farklılıkları inkâr eden resmi ideolojiden farklı düşünenleri dışlayan ve hayat hakkı tanımayan bir anlayıştır. 12. Halkın inançları ve etnik kimlikleri Anayasal güvence altına alınmalıdır. Ret ve inkâr politikası terk edilmelidir. 13. Bu ülkede farlı etnik unsurları bir arada tutacak mayanın, İslam olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle devletin halkın dini olan İslam ile barışması sağlanmalıdır. 14. Halkın talepleri toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir Anayasa yapılmalıdır. "Hiçbir yasa Kuran`a aykırı olamaz."Maddesi Anayasaya eklenmelidir. Kuran ve sünnete aykırı olan ve çelişen yasalar, düzenlemeler ve uygulamalar olmamalıdır. 15. Devletin kurucu ve aslı unsurları olan halkların hak ve adalet ölçüsünde, yönetimde temsil edilmeleri sağlanmalıdır. 16. Devleti oluşturan halkların dillerine resmiyet verilmelidir Kürtçe ilk etapta seçmeli dil olarak okullarda verilmelidir. Süreç içinde ikinci resmi dil olabilmelidir. 17. Program Grup Kervan ve Grup İhyanın okuduğu ilahilerle son buldu. M. Sait Adiyaman - İLKHA
Alanın daraldığını belirten Demir, "Kraldan fazla kralcı müdürler hala bulunmaktadır. Biz onlara diyoruz ki Allah`tan korkun Allah`ın kanunları ile savaşanlar tarihte olduğu gibi yine hüsrana uğrayacaklardır. Onlara ölümü ve Allah`ın hesabını hatırlatıp artık alanın gittikçe darlaştığını söylüyoruz" diye konuştu. Özellikle bayanlara fazla görev düştüğünü belirten Demir, "Alan daralıyor ama bu yetmez bu konudaki gayretlerimiz devam ediyor. Özellikle bacılarımıza biraz daha sağ duyarlılık ve görev düşüyor. Mağdur aileler ziyaret edilmeli, yasal olan hakları onlara öğretilmeli, tesettür bilinci tam olarak öğretilmelidir" şeklinde önerilerde bulundu.
Başörtü Önündeki Tüm Engeller Kaldırılsın
TESSEP tarafından Konya`da düzenlenen başörtü konferansında Kamusal alan ve özel alan ayrımı yapılmaksızın toplumsal alanın her alanında başörtüsünün (tesettür) serbest bırakılması istendi.
18.10.2011 08:46:00 / Güncel