İSTANBUL - Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi", Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez`in açılış konuşmasıyla İstanbul Conrad Otelde başladı.
Zirvenin açılışına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Latin Amerika'daki ülkelerden dini temsilciler katıldı. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Mehmet Görmez, dünyanın her yerinde Müslümanların zor bir dönemden geçtiğini belirterek, “Bu zorlukların, bu fırtınaların dinmesi hepimizin duasıdır. Fakat yine onlar bizim bilincimizi açmaya vesile olabiliyorlar. Bitmeyen dostluklar kurmak için bir araya geldik. Dertleşeceğiz ama dertlerimizi gittiğimiz yerlere taşımak niyetinde değiliz.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Görmez, bugüne kadar Latin Amerika Müslümanlarından habersiz oluşlarının bir mazeret olmaması gerektiğini belirterek, “Yaşamakta olduğumuz son hadiseler, Latin Amerika ülkelerindeki Müslümanlar karşısında mahcubiyet duymamızı sağlamaktadır. Yaşanan bu hadiseler batıda yani Amerika ve Avrupa’da büyük bir islamofobiyi oluşturduğu halde Latin Amerika'da islamofobinin olmaması dikkat çekicidir. Bizler 'Batı' derken hiçbir zaman Latin Amerika ülkelerini kastetmeyiz. 'Batı' kavramı coğrafi bir tanımlama olmaktan ziyade bir duruş ve tutumu içerir. Bu duruşun tarihsel kökenleri vardır. Batı sömürgeciliği, vahşi kapitalizmi ve kendisi gibi olmayanlara bir yaşam dayatmayı simgeler hale gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Alimlerin sorumluluğu herkesten fazladır
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ise 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesinde yaptığı konuşmada, İslam âleminin genel görünümünü ve bazı bölgesel gelişmelerle ilgili görüşlerini aktardı.
Müslümanların günde 5 vakit huzurda boyun eğerek teslimiyet sergilediğini belirten Akdoğan, bu teslimiyet ve yakarışın hem bir arınma hem de muhasebe ile nefisle yüzleşmeyi ifade ettiğini söyledi.
Akdoğan, Müslümanların tahiyyatta bütün kâinatın lisanı haliyle yaptığı zikirleri yüce yaradana sunarken külli bir takdimde bulunduklarını anlatarak, şöyle devam etti: "Bu takdim, bir yönüyle de olup biten her şeyle de ilgili, sorumlu olmayı ifade eder. Sorumlu olmak, idrak oranıyla ilintilidir. Ne kadar bilirseniz o kadar sorumlu olursunuz. Bu yüzden âlimlerin sorumluluğu, herkesten daha fazladır. Din adamları ve İslam âlimleri, Peygamberin varisleridir, mirasçılarıdır. Bu miras, büyük bir sorumluluğu sizlerin omuzlarına yüklemektedir. Öncü olmak, örnek olmak, rehber olmak... Sizler İslam dünyasının ortak aklını, ortak vicdanını temsil ediyorsunuz."
İslam dünyasının ayağa kalkması bir inşa ve ihya faaliyetiyle mümkündür
"İslam’ın iman, ahlak ve adalet anlayışını çağın idrakine söylettirecek olanlar sizlersiniz" diyen Akdoğan, "Gazze'de zulüm altında inleyen, Halep'te bombalarla vurulan, Somali'de açlıktan kıvranan, Arakan'da baskı altında ezilen çocukların, bebeklerin meselesini öncelikle yüreğinde hissetmesi gerekenler ehli hakikat olan âlimlerdir. Yoksullukla, cehaletle, baskı ve zulümle anılan İslam dünyasının ayağa kalkmasının çaresi; öncelikle zihinsel bir inşa ve ihya faaliyetiyle mümkündür. Türkiye'de yetişmiş büyük âlim Bediüzzaman hazretleri 'Bizim düşmanımız; cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu 3 düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahıyla cihat edeceğiz' der." diye konuştu. (Erkan Yavuz - İLKHA)