Gazetenin sahibi Kemal Çelik`in HÜDA PAR il başkanı ile gerçekleştirdiği röportajı sizlerle paylaşıyoruz:
Sayın Doğru; Bildiğiniz gibi Kobane eylemlerinden sonra HDP ile HÜDA-PAR arasında bir gerginlik yaşandı ve ardından arabulucular devreye girdi son durum nedir?
-Sayın Çelik; Öncelikle olaylarda yaşamını yitiren 49 insanımıza Allah`tan rahmet ve kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Olamaması gereken olaylardı ama yaşandı ve bitti. Gönül isterdi ki kimse ölmemiş olsaydı. İnşallah bundan böyle bu tür hadiseler bir daha yaşanmaz ve bu bize ders olur. Olay sonrası partimizle HDP arasında bir gerginlik oldu. Gönül isterdi ki kanaat önderleri ve köklü aileler araya girip, iki parti arasındaki gerginliğe son verselerdi ama olmadı. İki parti arasında ki gerginlik sadece iki partiye mi yansıyacaktı? Hayır, kesinlikle değil tün Batman bundan etkilenecekti. Kimi STK temsilcileri partimize gelerek arabuluculuk teklifinde bulundular. Bize geldikleri vakit kimsenin kapısına gitmeyeceğimizi söyledik çünkü taşkınlık yapan bizler değildik.
-Sayın Doğru; Hatırlarsanız, ilik günlerde "HDP çıkıp özür dilemelidir, yaşanan olayları kınamalıdır" demiştiniz, bununla ilgili ne diyeceksiniz?
-Sayın Çelik; Biz çıkıp özür dilesinler demedik sadece parti genel merkezimiz bu konuda açıklama yaparak, HDP yetkililerinin özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Sayın Doğru; Tüm bu olan bitenden sonra her şeyi bir kenara bırakıp, gerginliğin son bulması adına HÜDA-PAR olarak BDP yetkilileri ile bir araya gelme durumunuz olabilir mi?
Sayın Çelik; Olaylara gerçekten de büyük bir serinkanlılıkla yaklaştık. İsterseniz olayın başına dönelim ve ne kadar itidalli davrandığımızı sizlere anlatayım; Olaylar patlak verdiğinde Parti Genel İdare Kurulu Üyemiz Av. Serkan Ramanlı HDP İl Başkanı Serdar Atalay`ı telefonla aradı ama ulaşamadı, daha sonra Belediye Eşbaşkanı Sari Özdemir`le telefonla görüştü ve olayların yatışması için telkinlerde bulundu. Ancak ertesi gün saat 12.00 sularında Eşbaşkan Sabri Özdemir`in facebook hesabından korkunç bir mesaj yayımlandı. Daha sonra anladık ki bu mesaj sayın Özdemir`in seçim dönemlerinde kullandığı eski bir hesabından farklı kişiler tarafından yayımlanmış, mesajda da aynı şu ibareler yazıyordu; "Gördüğünüz yerlerde onları öldürün, Belediye olarak onların leşlerini temizleyip, Batman`ın adanı Kobane koyacağız." Böyle bir durumda siz bizim camiamızdan neyi beklerdiniz? Böyle bir mesaj aldığınızda ne yapmanız gerekiyordu? Ne yapsaydık da bizlere `aferin` diyeceklerdi? Bu mesaj velev ki bu şahsa ait olsa bile toplumu germeye ve fitneye sebebiyet vermeye kimsenin hakkı yoktur ve biz bu mesaja itibar etmedik ve tekrar kendisini arayıp, mesajın kaldırılmasını istedik. Bakın bu mesaj öyle bir mesajdı ki onlar gibi her yeri yakıp yıkmaya yeterli bir mesajdı. Tüm bunlara rağmen Parti üyemiz Serkan Ramanlı tekrar Eşbaşkan Özdemir`i aradı ve mesajın kaldırılmasını istedi. Daha sonra mesajın kendilerine ait olmadığını kamuoyuna deklere ettiler. Toplumun huzuru hepimizin huzurudur hepimiz bir gemide yaşıyoruz geminin üst kadında ve alt katında oturanlarda bizleriz, bu gemi su aldığında hepimiz etkileniriz, bu işten sadece BDP cenahı veya HÜDA-PAR cenahı zarar görecek anlamı çıkaramayız, bu gemi batarsa herkes zarar görecek. Tarafsız olan veya arada olan insanlar bile zarar görecek. En az olayların yaşandığı Batman olmasına rağmen psikolojik etkisi hala atlatılamadı. Bu kötü durum herkese yansıyorsa önleme adına da herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Sayın Doğru; HDP cenahı dediniz, HDP yetkilileri ile görüştüğümüzde, olay anını değerlendirirken; "Bizim elimizde taş ama onların elinde silah vardı!" diyorlardı, bu konuda ne diyeceksiniz?
Sayın Çelik: Tüm bunlar kara propagandadır. Bu olayların başladığı ilk saniyede bitimine kadar ben Batman`daydım. Olaylar başladığı dakikalarda Genel Başkanımızla birlikte Batman dışındaydık ve olayları duyar duymaz Batman`a geldik, Gece saat 13.30`da Batman`daydık. Böyle bir hazırlığımız söz konusu olmuş olsa bizim İl dışında olmamız mümkün olur muydu? Bakın olayların yaşandığı dakikalarda dorsesiz beyaz bir TIR partimizin önünden geçerek 10-12 adet büyük taş attı. Olaylar patlak verdikten 2 saat sonra polis parti binamızın önünde güvenlik önlemi aldı. Parti binamıza Molotof ve taş dışında silahla da saldırıda bulunuldu. Tüm bunların kamera kayıtları poliste var. Olayın ilk dakikalarında Batman genelinde sıkılan silahları kimse görmüyor. Binlerce mermi sıkıldı. Bu silahları kullananlar kimlerdi? Partililerimizin hiç birinin üzerinde silah yoktu. Ayrıca onlar hazırlıklıydı biz değil.
Sayın Doğru; Diyarbakır`da yaşanan üzücü olaylar ardından cenaze töreni ve intikam yeminleri derken sırf intikam yemini nedeniyle taziye çadırı dahi kurulmadı, bu konuyla ilgili ne diyeceksiniz?
Sayın Çelik; İntikam lafı kullanılmadı, ancak "biz taziye çadırı kurmuyoruz, taziye çadırının kurulmamasının ne manaya geldiğini herkes biliyor" denildi. Biz parti olarak gelen tüm misafirleri ve taziye temennilerini kabul ettik, genel merkezimiz de kabul etti. Bakın cenaze töreninde bile taşkınlık olmasın diye parti üyelerimizi Diyarbakır`a göndermedik. Bakın 4-5 kişi hunharca öldürülüyor. Adamları bıçaklayacaksın, 4. kattan aşağı atacaksın, üzerinden arabalarla geçeceksin, yakmaya çalışacaksın ve tüm bunların yanı sıra zılgıt çekeceksin. Böyle bir vahşet olamaz. IŞİD`in yaptığı zulüm kınanıyor değil mi? Zulüm konusunda IŞİD bunların eline su bile dökemez!
Sayın Doğru; Tüm bu olaylardan sonra parti üyelerinizin ev ve iş yerlerine boya ile işaretler konuldu. Bu konuyla ilgili ne diyeceksiniz?
-Sayın Çelik; Mağdurlardan biri de benim, benim evimin duvarımı boya ile işaretledi. Tüm bunlara rağmen sosyal medyada da bunlar yapıldı, parti üyelerimizin fotolarını, adreslerini birbirlerine gönderip, deşifre ediyorlar.
Sayın Doğru; Peki tüm bunlar olup biterken C. Savcılığına gidip, şikayetçi olmadınız mı?
Sayın Çelik; Hayır bu konuda şikayetçi olmadık, çünkü burası Batman herkes herkesi tanıyor. Bugün Batman`da en çabuk bulunacak evlerden biri benim evimdir. Ben bir siyasi partinin İl Başkanıyım. Ayrıca Bulmak istedikleri evi herkes bulabilir, bunların yaptığı tek şey, psikolojik baskıdır, başka amaçları da yoktur. Ayrıca bu tür hadiseler koordineli de değil, bireysel hareketlerdir, belki de HDP yetkililerinin bundan haberleri bile yoktur. Bunlara fazla kafa yormamak gerek.
Sayın Doğru; HDP ile HÜDA-PAR arasında bazı çekişmeler vardı ama son olaylar bunu doruğa çıkardı bunu neye bağlıyorsunuz?
Sayın Çelik; Bu yeni bir şey değil, bu gibi saldırılarda yeni karşılaşmıyoruz, seçimlerde, seçim öncesi ve sonrası her dönemde partimize yönelik saldırılar oldu. Bizim partimize yönelik yürüyüşe bile geçildi. En ufak bir kıvılcımda büyük olaylar olurdu ama biz tüm partililerimizi taşkınlık konusunda uyardık ve üyelerimizin çoğunu araçlarla zorla eve bıraktık, sırf iki kesim karşı karşıya gelmesin diye bunları yaptık. Toplu bir şekilde bizim camiamıza yapılan bir harekettir. Bu eş zamanlı olarak yapılan eylemlerdir 21 teşkilatımıza yapılan eylemler oldu. Bunları provakatif eylemler olarak da düşünmüyoruz. Kendilerini kısmen temize çıkarma adına "provakatif eylemler" diyorlar ama HDP`nin bizzat yaptığı eylemlerdir. İlk gece istenseydi olaylar engellenebilirdi ama bu yapıldı.
Bakın 1 Kasım`da neden olay olmadı? Kimsenin camı bile kırılmadı. 1 Kasımda düzenlenen mitinge katılan insanlarla 6-8 Ekim`de eylemlere katılan insanlar aynıydı. Provakatörler isteselerdi aynı şeyleri yapabilirlerdi ama hiçbir olay meydana gelmedi. 1 Kasım`da olayların çıkmaması istendi ve olaylar çıkmadı. Bu olay tüm gerçekleri de herkese göstermiş oldu. Bakın parti yetkilileri yaptıkları son açıklamalarda, eylemlerde yakıp, yıkanlara sahip çıktılar ve "bunların her biri bizim için değerdir, yaşanan tüm olayların altına imzamızı atabiliriz" dediler. HDP İl Başkanı Serdar Atalay`ın açıklamalarına baksanız, aynı sözleri söylediğini sizlerde görürsünüz.
Sayın Doğru: IŞİD Rojava`da Kobane ve Şengal`de büyük katliamlar yaptı, bu zulümleri kınama ve tepki gösterme adına HÜDA-PAR olarak ne yaptınız?
Sayın Çelik; IŞİD`e ilgili defalarca genel merkez düzeyinde açıklamalar yapıldı. Bu zulümleri kabul etmiyoruz zulüm kimden gelirse gelsin kabul etmek mümkün değil. Zulüm yapan benim parti üyem dahi olsa biz kabul etmeyiz. Bu konuda ki temel ölçümüz budur. Allah-u Teala söylüyor; "Zalimlere meyletmeyin" Yani zalimlerle birlikte olunuz dahi demiyor meyletmeyiniz, yani kalben bile meylederseniz ateş sizi yakar diyor. Ayetin tabiri budur. Tüm bunlara rağmen zalimleri desteklemek zalimlere destek çıkmak düşünülemez. Şu da var, Kobane meselesi olsun diğer meseleler olsun Rojava meselesi olsun şunu söyleyebilirim; Kobene Rojava`dan ibaret değildir. Her şey Kobane üzerine ve iki aylık savaş dönemine sıkıştırılmaya çalışılıyor. Bunun öncesi var, kimse dönüp bunu araştırmıyor. Bu insanlar Esed`le anlaştıkları vakit, PYD Esed`le anlaştığı vakit, hiçbir kurşun sıkmadan Esed bu bölgeyi terk ettiği vakit buraları Babasının hayrına bırakmadı. Ve bunlar yani oraya hakim olduktan sonra muhalif bütün sesleri ya öldürdüler ya sürgün ettiler. Bak sadece Kobane de bu savaştan önce 200 bine yakın insan PYD`nin zulmündün kaçıp Kuzey Irak yani Irak Kürdistan`ına kaçmak zorunda kaldı. Diğer yerler hakeza, biz bunlara da karşıyız, biz IŞİD`in yaptıklarına da karşıyız PYD`nin yaptıklarına da. Biz bunu kabul etmiyoruz, kimsenin gelip başka bir insanın yerini yurdunu işgal etmesini kabul etmeyiz.
Kendi memleketine ve halkına yapılan zulümleri kabul etmeyiz. Kobane meselesinde şöyle bir algı oluşturuluyor; İslamla Kürtlerin savaşıymış gibi yansıtılıyor. Biz buna karşıyız, ne IŞİD eşittir İslam, ne de PYD eşittir Kürtlerdir" Yani ikisinin de alan kapma mücadeleleri var. IŞID`in Kobene`ye yönelik saldırılara başladığı vakit, Suruç`a gelen Kürt halkına yardım elimizi uzattık, giyim ve gıda yardımında bulunduk ama PYD ve uzantıları bizlere "sakalınızı kesin gelin" dediler. Ve bizim arkadaşlarımızın önünü kesmiş oldular. Yardımlara bile engel oldular. Biz defalarca söylüyoruz bizim uzaktan yakından IŞİD ile bir zihniyetimiz yok ve olamaz da. Bakın IŞİD ortada yokken bizleri El Nusra ile eşleştirdiler, derken aradan 10-15 gün geçti PYD, El Nusra ile birleşip diğer muhaliflere karşı savaş ilan etti. Yarın Kobane meselesi çözüldüğü vakit, oradaki PYD`nin ya da burada ki uzantıları olan PKK ve HDP`nin IŞİD ile anlaşıp, diğerlerine saldırdığını duyarsak hiç şaşmayalım. Yani öyle bir durumdayız ki, bize IŞİD ile bağlantımızı kanıtlayacak tek bir delil göstersinler, bir foto getirsinler, bizim tabanımızdan onlara giden bir insanın adını getirsinler biz beyaz bayrağı kaldırırız. Bakın o kadar cenaze geliyor, böyle bir durum olmuş olsaydı bize yakın olan birinin cenazesi gelmez miydi?
IŞID`e bakışımız genel hatları ile böyledir. Zulmün her çeşidine karşıyız coğrafyamızda yapılan zulümlere de karşıyız. Bakın yapılan zulümler nedeniyle bu insanlar sisteme karşı çıktı. O dönemlerde birkaç çapulcu dediler ama bugün aynı masaya oturdular. O gün sistemin yaptığı bir zulümdü ama o insanlar bugün gelmiş olduklardı noktada sistemin yapmış olduğunu kendileri yapmaya başladılar. Tahammül kültürünü ortadan kaldırdılar. Düne kadar sistemden şikayetçi idiler bugün ise aynısını kendileri yapıyor. Bugün Irak Kürdistan`ında 17`den fazla parti var. Demokratik bir biçimde Seçimlere de giriyorlar ve hiçbir problem olmuyor. Senin güdümünde olmayan bir parti kurulduğunda sen niye tahammül etmiyorsun? Sen mecbursun, nasıl ki devlet bu insanları kabul etmeye mecbur kaldı, bu parti ve bu kesim de mecburen HÜDA-PAR, KDP ve HAK-PAR`ı kabul etmek zorundadır.
Biz göçebe bir hayat yaşamıyoruz, böyle bir şey olmuş olsaydı üyelerimizi "çadırları sökün gidiyoruz" diyecektik. Biz bunu yapamayız, onlarda bunu yapamazlar. Yani biz bu toprakları bırakıp gitmeyeceğiz. Vallahi birbirimizi vursak da, kırsak da, Allah muhafaza kan gövdeyi götürse de bu toprakları terk etmeyeceğiz. Neticede bir birbirimizi kabul edeceğiz başka da çıkar yolumuz yok. Gönül ister bu o şamaya gelmeden herkesin düşüncesi, ideolojisi inancı ne olursa olsun çıksın kendini halka anlatsın, iyi veya kötüye halk karar versin.
Sayın Doğru; Bildiğiniz gibi partinizin yakınında Emrah Demir adında bir gösterici kurşunlanarak yaşamını yitirdi, bu olayda parti üyeleriniz de suçlandı. Ayrıca olaydan hemen sonra sosyal medya`da "Bire 10 can" gibi ibareler yer aldı. Bununla ilgili ne diyeceksiniz?
Sayın Çelik: Bize yönelik suçlamalar olmuşsa büyük bir insafsızlıktır. Sosyal medyadan takip edeniniz oldu mu bilmiyorum? Sosyal medyada kullanılan ibareler bizi bağlamaz. Kendi resmi twitter hesabımdan Batman İl teşkilatı olarak bu mesajlara itibar edilmemesini söyledim. Zaten olay anının görüntüleri faceebok`da yayımlandı, olayın en ince ayrıntıları dahi görünüyor. Olay fail ya da faillerinin kısa sürede açığa çıkması tek isteğimizdir.
Sayın Doğru; Cinayetten sonra parti olarak her hangi bir kınama mesajı yayımlamadınız?
Sayın Çelik: Mesele de o dur biz üzüldük, olayların üçüncü günü BDP Eş Genel Başkanı kamuoyuna çıkıp, büst ve bayrak yakma meselesinden dolayı özür diledi, olaylarda 49 insanımız öldü. Yani bunların kanı bir bayrak veya bir büst kadar etmiyor mu? Kalkıp bunlar için özür diliyorsun, yitirilen canlar için özür dilemiyorsun! Hangi kesim için olursa olsun ölen insanlara gerçekten de çok üzülüyoruz. Rakibimiz dahi olsa ölüm olaylarını asla ve asla tasvip etmiyoruz.
Sayın Doğru; Bizleri kırmayarak, tüm sorularımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Çelik; Asıl bana böyle bir fırsat verdiğiniz için ben sizlere teşekkür ediyorum. (Batman Postası Gazetesi)