ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise Reuters`e verdiği demeçte bir soruyu yanıtlarken, ``İran`ın, Suudi Arabistan`ın Washington Büyükelçisi Adil El Cubeyr`e yönelik suikast planının ortaya çıkarılmasından önce de, şiddetli bir biçimde Türkiye`ye saldırdığını`` söyledi.
Daha önce Independent yazarı Pepe Esobar, yayınladığı bir makalesinde ABD`nin İran`a yönelik son suçlamalarını `aptalca` olarak nitelendirmiş, suikast iddialarının ise İran`ı kuşatma planının bir parçasının bahanesi olarak belirtmişti.
Clinton sözlerinin dozunu arttırarak ``Türkiye`ye saldırıyordu, çünkü Türkiye, füze saldırılarına karşı NATO`nun korunması için NATO radarını topraklarında konuşlandırmada bizimle anlaştı. Türkiye`ye saldırıyordu, çünkü Türkiye, İslam`ı kabul eden, ancak Türkiye`nin son yıllarda başardıklarıyla daha uyumlu bir çizgi izleyen laik devletleri savunuyordu. Bu gerçekten Türkiye`ye karşı olanca gücüyle bir saldırıydı`` diye konuştu.
Hızını alamayan Clinton, sözlerine şöyle devam etti:
``Bunun çok önemli olduğunu düşündüm, çünkü Türkiye iyi bir komşu olmaya çalıştı. İran ile uzun bir sınırı paylaşıyorlar ve İranlılar`la iyi geçinmeye çalıştılar. Herkesin şu anda öğrendiği şey, hiç kimsenin İranlılar`a karşı emniyette olmadığı. İranlılar kendi mantıklarına, dünya hakkında ve kendilerinin buradaki konumuna dair kendi düşünce tarzlarına sahipler ve etki için herkesle rekabet ediyorlar. Suudiler`le, Türkler`le rekabet ediyorlar ve pozisyonları hakkında sürekli bir kışkırtma halindeler. Bu konunun (Suudi Arabistan`ın Washington Büyükelçisine suikast iddiaları), İranlılar`ın ne işler çevirdiğine dair birçok ülkede var olan sağlam temelli şüpheleri güçlendireceği kanısındayım``