Rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bu ülkede insanlar hür iradeleri ile özgürce yaşayabiliyor. İnsan hakları ihlal edilmiyor, hukuksuz bir durum yok, hak ve hukuk tıkır tıkır işliyor, her şey güllük gülistanlık. Hiç kimse “Rabbim Allah’tır” dediği için müebbet hapis cezalarına çarptırılmıyor ve bu da yetmezmiş gibi ceza içinde ceza olsun diye oradan oraya sevkler sürgünler yaşanmıyor.

Böyle bir ülkede yaşıyoruz dersem herhalde sadece hayal olur. Bu olsa olsa sayın başbakanın bize dayattığı bir hayal dünyasıdır.

Sayın başbakana ve tüm yetkililere sesleniyorum. Siz her fırsatta özgürlükleri genişlettiğinizden, adalet dağıttığınızdan ve insan haklarından bahsedip duruyorsunuz. Hatta bizim ülkemizle kalmayıp, adaletinizi diğer ülkelere de taşıyorsunuz. Peki, sizce küçücük bir kız çocuğunun sadece başına bir örtü bağladığı için koca koca adamlar tarafından keyfi olarak azarlanıp okuldan kovulduğu bir ülkede hangi özgürlükten bahsedilebiliyor. Bizi kandırmaya çalışmayın, kanmayız size. Bu ülkede zulüm üzerine zulüm yaşıyoruz. Acaba bir yerlerde adalet var da biz mi bilmiyoruz. Yoksa bu ülkede bazı insanlara adalet var, bazı insanlara yok mu? Bu ülkede insan hakları bazı kesimlere mi işliyor. Ben de anlayamadım. Ama bir kez daha anladım, bu ülkede ne kadar garip ve mazlum olduğumuzu.

Uzun yıllardır sadece iddialara ve hiçbir delil yokken cezaevinde yatan ve daha fazla yatsınlar diye ağır cezalara çarptırılan yakınlarımızı haktan hukuktan bahsedilen bu iktidar döneminde haksız ve hukuksuz bir şekilde ailelerinden kilometrelerce uzak illere sürgün edildiler. Ben de eşimin Tokat cezaevine sürgün edileceğini duydum. Ben Batman’da yaşıyorum. Eşimi görüş süresi olan 45 dakika veya 1 saat görebilmek için maddi manevi büyük bir bedel gerekiyor.

Eğer Diyarbakır cezaevinden nakledilmesi gerekiyorsa pekâlâ yakın bir yere de nakledilebilirdi. Ama siz bir kez daha adaletsizliğinizi gözümüze koyarcasına gösterdiniz. Bununla birlikte bütün inandırıcılığınızı kaybettiniz.

Sizleri sadece Allah’a havale ediyorum. Eğer Allah’a inancınız tam ise zulmedenlere nasıl muamele edeceğini iyi bilirsiniz. Eğer inancınız yoksa O sizin hakkınızdan gelir. Eğer siz bu şekilde bizi yıldıracağınızı, bezdireceğinizi düşünüyorsanız yanlış düşünüyorsunuz.

Bütün imkânsız ve olumsuzluklara rağmen biz eşlerimizi ve yakınlarımızı ihmal etmeyeceğiz. Değil Türkiye’nin ücra köşelerine isterseniz Dünya’nın en uzak yerlerine gönderin gerekirse yaya gideriz. Ancak gidip gelirken geçtiğimiz her yerde vardığımız her mekânda ve karşılaştığımız herkese yaşadığımız hukuksuzluğu ve zulmü anlatacağız. Bütün imkanlarımızla seferber olacağız.

Son olarak şu olayı da anlatmak istiyorum. Bu başlatılan sevk zulmü devam ederken biz de eşim uzak bir yere sevk edilmesin diye adalet bakanlığının ilgili iki ayrı kurumuna dilekçe yazdık. Gelen iki cevapta aynen şöyle yazıyordu.

“Adı geçen hükümlü hakkında D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz kurumundan başka bir ceza infaz kurumuna verilen herhangi bir nakil emri bulunmamaktadır.

Konunun ilgiliye tebliğine rica ederim.”

Biz bu cevapla rahatlarken üzerinden bir ay bile geçmeden Tokat Cezaevine sevk edildiğini öğrendik. Madem sevk edecektiniz bizi niye umutlandırdınız? Yoksa bu şekilde cevap verilsin nasıl olsa her şey elimizde bildiğimizi okuruz mu dediniz? Eğer öyle ise ben de size şunu diyorum, devletin bu kadar önemli bir kurumunun vatandaşı kandırması yakışıyor mu?

Hanife Çelik / BATMAN.