Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum

Kitlesel eylemlerin “çatışma” ya da “düşük ve yüksek yoğunluklu savaş”la bir alakasının olmadığı konusunda kimsenin itirazı yoktur sanırım.

Birinde silahlı güçlerin karşılıklı olarak imha ya da tasfiyeye dönük çabaları söz konusuyken, diğerinde ses getirme, sesini duyurma, toplumsal vicdanı harekete geçirme, uluslararası topluma çağrıda bulunma gibi amaçlar güdülür.

Eylemin şekli ve sonuçları senin toplumsal anlamda gücünü gösterdiği gibi ilkeli ve dürüst olduğunu da ortaya çıkarır.

Eylemlere şiddetle müdahale edildiğinde şiddetle karşılık verilmesi de nerdeyse bir kural haline gelmiştir. Bazen de eylemciler şiddete yönelince, güvenlik birimleri biraz da orantıyı bir tarafa bırakarak müdahale ederler ve ortaya hoş olmayan görüntüler çıkar.

Gandi’nin İngiliz emperyalizmi karşısındaki “pasif direniş”i eylem tarihinde yeni bir dönem olduğu gibi eylem usulünde de yeni bir soluktur. Felsefesini şu sözünde özetlemiş gibidir: “Şiddete karşıyım, çünkü sağladığı düşünülen iyilikler geçici, getirdiği kötülükler ise kalıcıdır.”

Dünyanın farklı yerlerinde ses getirmek için yapılan oturma eylemleri, kendilerini bir yerlere zincirle bağlama, kreasyon, gösteri sanatları ve müzikle kendilerini ifade etmeye, seslerini duyurmaya çalışanlar da vardır.

Türkiye’de genelde solun, özelde ise PKK’nin bir tek eylem biçimi vardır: Tahribat, yağma ve yakma…

Molotof kokteyli, taş ve sopalar –ki bunlara son dönemde pompalı tüfekler, tabancalar ve havai fişekler de eklendi- eylem araçlarıdır.

Önce otobüsler yakılıyordu sadece. Şimdi sivil araçlar, dükkânlar ve farklı görüşte olanlara ait STK’lar da hedefte.

Kameralara saldırıp imha ettikten sonra mağazaların camlarını kırıyorlar ve içlerinde ne varsa yağmalıyorlar.

Tabii böylece eylemler çok ses getirmiş oluyor.

İnsanların tepki göstermesi bir şey ifade etmiyor.

Farklı bir yerden bakıyorlar dünyaya.

İnsanların özgürleştirilmesi yolunda kullandıkları toplu taşıma araçlarının yakılması, dükkân ve marketlerin yağmalanması olağan şeylerden kabul edilmelidir.

Oysa eylemin kimliğini ve kişiliğini yansıtır.

Tarih imar edenler ve ihya edenlerden hangisini hayırla yâd ediyor bir bakılsa görülecektir; ama şiddetin verdiği vahşi özgüven düşünmenin ve akletmenin de önüne set çekmiştir.