Dünya mecazi olarak değil tam manasıyla yeni bir küresel savaşa tutuşmuş durumda. Her ne kadar insanı yanıltıcı bazı unsurlar olsa da bu savaş açık bir din savaşıdır. Savaşın bir tarafında Müslümanlar karşı tarafında da Hıristiyanlar ve İslam karşıtı devletler ve unsurlar var.
ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı kurulan koalisyona dikkat ediniz. Süper güç ABD’nin başkanlığında düzinelerce devlet bir örgüte karşı savaşıyor! Bunu hiç mantıklı buluyor musunuz? Dünyanın en büyük devletleri, bir devlete karşı değil bir örgüte karşı ortaklaşa savaşacaklar. Burada açıkça başka bir maksat var. IŞİD sadece bir bahane. Unutmayınız! Yine ABD öncülüğünde kurulan koalisyon, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğunu, dünyanın bu silahların tehdidi altında bulunduğunu söylemiş ve herkesi buna inandırmıştı. Ama o dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, bunun tamamen yalan olduğunu ve dünyayı kandırdıklarını kendisi itiraf etmişti. Ama bu arada olan Irak halkına oldu. 1.2 milyon Iraklı Müslüman katledildi. Ülke yerle bir oldu, siyasi olarak da parçalandı. Saddam ise devrildi ve öldürüldü. Bundan sonra neler olacağı ise halen belirsiz.
Batılı siyasetçiler ve Batı medyası IŞİD için ısrarla “İslam Devleti” ifadesini kullanıyorlar. Dünya medyasında IŞİD hep kelle kesen, katliam yapan vahşi bir örgüt olarak gösteriliyor. Batı bu örgüte, “İslam Devleti” adı vererek hem İslam’ın imajını kirletiyor, hem de Hıristiyan toplulukları bu savaşa motive etmek için, kurulan koalisyonun Müslümanlarla savaştığı mesajını veriyorlar. Dolayısıyla Haçlı seferlerinin ruhu yeniden canlandırılıyor.
“IŞİD adam öldürmüyor mu, İslam’ın imajına zarar vermiyor mu” diye soranlara, şu soru ile cevap vermek gerekir. Afganistan’daki 3.5 milyon Müslümanı IŞİD mi öldürdü? Irak’taki 1.2 milyon Müslümanı IŞİD mi öldürdü?
ABD liderliğindeki Haçlı koalisyonu, Beşşar Esad Suriye’de 200 bin Müslümanı göz göre göre katlederken neden karşı harekete geçmedi de IŞİD, seküler ve İslam düşmanı PYD’ye dokununca sefere başladı? Bunu birilerinin izah etmesi gerekmez mi?
Ortadoğu’da sürekli olarak Müslümanlara karşı savaşan ve Müslümanlara karşı savaşanları destekleyen ABD, seküler kesimler veya İslam karşıtı gruplar sıkıntıya düştüğünde hemen imdada koşuyor. Bu bir tesadüf müdür?
Van milletvekili Aysel Tuğluk "AKP çözüm sürecinde partner olmaktan çıktı. Seküler güçler rol almalı" diye çağrıda bulunuyor. Çağrıda bulunduğu bu seküler “güç” sadece CHP mi acaba? Yoksa eski vesayet düzeninin ordularını da davet ediyor mu? O taş attığı askerlerin komutanlarını kışkırtıp “savaş”ın yeniden hortlamasını arzuluyor olmasın! Kürt çocukları dağlarda, şehirlerde ölürken, onların kanları üzerinden siyasi ve ekonomik rant sağlayanlar, çözüm sürecinden niçin rahatsızlık duyuyorlar? Bunu anlamak zor değil!
PKK, Kürtlerin haklarını savunan bir örgüt olmaktan çıkıp, Batı`nın kanlı bir hançerine dönüşmüş durumda.. Batı bu hançerle hem Yeni Türkiye’yi hem de Müslüman Kürtleri vuruyor. Ama hançeri seküler Kürtlerin eliyle kullanıyor.
PKK ve siyasi uzantıları kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlıyorlar. Onlar sadece Yeni Türkiye ile savaşmıyorlar. Müslüman Kürtlerle, Kürtlerin manevi değerleriyle de savaşıyorlar.
Başlamış olan küresel savaş açık bir dinler arası savaştır. Bu savaşın giderek daha da ateşleneceği ve daha da yayılacağı anlaşılıyor. Her ne kadar terör bahanesiyle veya siyasi gerekçelerle olduğu iddia edilse de sürmekte olan savaşın karakteri her geçen gün toplum nazarında daha da netlik kazanacak.
Toplumun sevdiği ve desteklediği bir dini cemaatin aslında bir paralel yapı kurmak için Müslümanları maniple ettiği yıllar sonra açığa çıktığı gibi; PKK’nın da gerçek amacının Kürtlerin haklarını elde etmek olmadığı anlaşılmaktadır. PKK artık Kürt meselesini sadece paravan olarak kullanıyor.
PKK, Kürtleri, despotik bir rejim olan BAAS yönetimi veya Kuzey Kore gibi yönetmek için savaş veriyor. Bunu elde etmek içinse sözde “özgürlükçü” ve “demokratik” ülkelerin desteğini istiyor. ABD başta olmak üzere o ülkeler de bu desteği PKK’dan esirgemiyorlar.
17 Aralık darbe planı ile nasıl ki bir dini cemaati ABD’nin maşa olarak kullandığı deşifre oldu ise yaşadığımız süreç PKK’nın nasıl bir rol üstlendiğini de iyice deşifre edecektir.
Aysel Tuğluk, Kürt sorununun mimarı olan CHP’ye seslenerek “Seküler güçleri” imdada çağırıyor. Kime karşı? Kürt meselesini çözmek için her türlü siyasi riski göze almış iktidara karşı.
Önümüzdeki süreç, PKK ve HDP içindeki bu kesimlerin iyice tasfiyesini getirecektir. İnanıyoruz ki bunu en başta Kürtler yapacaktır.
Başlamış olan küresel savaşta PKK ve HDP’nin savaş yanlısı gruplarının kimler namına çalıştıklarını açık açık seyredeceğimiz bir süreç olacaktır.
IŞİD’e karşı kurulduğu söylenen koalisyonunun başındaki ABD dahil olmak üzere bu koalisyona dahil olanlar birkaç ay sonra tası tarağı toplayıp giderek, bölgedeki işbirlikçileri kendi hallerine bırakırlarsa kimse şaşırmasın.
Safların daha da netleşeceği bir sürecin içindeyiz. Vasilere, vesayetçilere ve işbirlikçilere bel bağlayanlara..
Alper TAN / kanalahaber / 03.11.2014