Hüseyin Kaya / Doğruhaber/Haber yorum

Amerika, PKK’ye açıktan silah yardımında bulundu. Hem de göstere göstere.

Almanya ve Fransa da bunun hazırlığını yapıyor.

İran, Türkiye’nin Suriye politikasından dolayı zaten öfkeli olduğu Türkiye’ye karşı fırsat bu fırsat diye PKK’ye destek veriyor.

Türkiye’nin dış politikasının işlevsiz hale getirildiğinin en önemli göstergelerinden biridir bu gelişme.

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse de Başbakan Davutoğlu ısrarla PKK’nin PYD ile aynı şey olduğunu ve terör faaliyeti olarak IŞİD ile PYD arasında bir fark görmediklerini söylediler.

Yani biri affedersiniz eşek değilse ya da âlemi eşek yerine koymuyorsa PKK ile PYD arasında bir fark olmadığını ve PYD’nin PKK’ye bağlı olduğunu bilir ve görür.

Herkes olayları görüyor; ama kim nasıl istiyorsa öyle yorumluyor ve herkes kendi stratejik kazancını düşünüyor.

Türkiye’nin Kobani’ye Peşmergenin geçişine izin vermesinin altında da aslında stratejik bir hesap var.

PYD’nin kabul etmediği öneriye göre zaten Rojavalı olan ve Barzani tarafından eğitilen Peşmerge güçleri Kobani’ye daha doğrusu Rojava’ya girdiğinde PYD’nin etkisi azaltılacak, Barzani’ye alan açılacaktı.

O yüzden PYD, Peşmergeyi de istemiyor.

PKK-PYD, Amerika’yı istiyor.

“Marksist bir hareketin Amerikan kardeşliğinden söz etmesi olacak iş mi?” diyorsunuz; ama biraz sabredin.

Amerika’nın PKK ile ilişkileri yeni değil ki…

PYD sözcüsü Nevaf Halil, ABD ile PYD’nin 2 yıldır temas halinde olduğunu açıkladı. Nevaf Halil’e göre ABD, Türkiye’nin tavrından çekindiği için bunu şimdiye kadar açıklamamış.

PKK, Baas destekçisi bir parti ve İran-Baas çizgisi üç yıldır Baas muhaliflerinin Amerika tarafından desteklendiğini iddia ediyor.

Amerika’nın, Baas’ın onay ve izniyle Baas taraftarı bir harekete destek vermesi, onu düşmanından korumak için yoğun hava bombardımanına girişmesi İran-Baas çizgisinin tüm tezlerini çürütmüştür.

Amerika, Suriye’de eski Baasçılardan oluşan birimlere destek vermiş; ama alandaki Suriye muhalefetine hiçbir zaman destek vermemiştir.

Hillary Clinton’un muhalefete yardım etmemelerinin nedenini söylerken “Suriye’de bize yakın grup yok” açıklaması aslında her şeyi özetler nitelikteydi.

Biz dönelim PKK’nin Amerika ile ilişkilerine…

BDP-HDP heyetleri ikide bir Amerika’ya gidiyorlar ve bu nabız yoklama olarak sunuluyordu.

Diyarbakır’da Amerikan iftarını birlikte yaptıklarında da birçok kişi ilişki kuruluyor şeklinde düşünmüştü.

Ama Amerika-PKK ilişkileri çok eskilere dayanır.

Komünistlik işin maskesi, ortak hesaplar, ortak çıkarlar ve İslam düşmanlığında birleşen müttefikler…

Nazlı Ilıcak, Ekim 2010’da yazdı.

Ilıcak’ın hükümet taraftarı olduğu ve daha MİT krizi yaşanmadan önceki bir zamandan söz ediyorum.

Ilıcak 1992’nin Kasım ayında hazırladığı bir televizyon programından söz ediyor.

“Söz Meclisten İçeri” isimli programda dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve Ahmet Türk konuşuyor.

Eşref Bitlis, o programda “Amerikan uçakları, Kuzey Irak’taki PKK’lılara yardım malzemesi atıyor” açıklamasını yapıyor.

Ortaya ne mi çıkıyor?

Arada bir kesintiler olsa da Amerikan-PKK ilişkileri çok eskiye dayanıyor.

Bu arada PKK üzerinden “halk hareketi” rüyası gören Marksistler de PKK üzerinden Amerika’ya eklemlenmiş oluyor.

PKK ve diğer sol hareketlerin Amerika’yı kullanma ihtimali olmadığına göre Amerika PKK’yi kullanıyor.

Amerika’nın hedefleri doğrultusunda adımlar atıyor.

Yani “Amerikan uşağı PKK” gerçeği ile karşı karşıyayız!

Durum bundan ibaret…