Kobani bahane edilerek 35 ilde yapılan vandallıklarla gündeme gelen çözüm sürecinin geleceği ile ilgili Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin, Akit`e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
SDE Başkan Yardımcısı Şahin, "Çözüm süreci artık sadece bir hükümet politikası değil, bu süreç artık bir devlet meselesi haline gelmiştir. Ama HDP ve PKK, sürecin bu boyutunu ne yazık ki hala görmemekte ısrar ediyor. Bunların düşüncesi, `Devlet, bu süreçte nasıl olsa kararlı. Biz bu süreçte ne yaparsak yanımıza kâr kalacak` düşüncesi hakim." dedi.
"Kandil`le İmralı Arasında Görüş Ayrılığı Var"
Doç Dr. Şahin, çözüm sürecinin daha çok örgüt lideri Abdullah Öcalan ve MİT`le yürütülen bir süreç olduğunu hatırlatarak, sürecin işleyişi aşamasında Kandil ve İmralı arasında görüş ayrılığı olduğunu söyledi. Şahin, "Abdullah Öcalan`la sadece MİT ve bazı HDP`liler görüşürken, Kandildeki örgüt liderleri ile İran, ABD, İsrail ve Almanya gibi birçok istihbarat ekipleri görüşebiliyor. Ve bu istihbarat ekipleri Kandil`le çözüm süreci kapsamında farklı farklı görüşler paylaşmaktalar. Bundan dolayı Kandil ve İmralı arasında sürece ilişkin görüş ayrılığı olduğunu söyleyebiliriz. Bunu özellikle Murat Karayılanın son dönemdeki çıkışlarından da net bir şekilde görmemiz mümkün." dedi.
"Kobani`yi Bir Laboratuvar Olarak Kullanıyorlar"
PKK ve HDP`nin Kobani`yi bir laboratuvar olarak kullandıklarının altını çizen Şahin, "PKK ve HDP, Kobani`yi tarihi anlamda stratejik bir hamlenin ilk eşiği olarak görüyorlar. Bunlar böyle yaparak çözüm sürecine ilişkin aykırı hamleler yaptıkları için Türkiye Cumhuriyeti Devleti de haliyle ciddi bir rahatsızlık duymuştur. Onun için bölgede yaşanan son gelişmeler çözüm sürecine ciddi anlamda zarar verebilir" diye konuştu.
"PKK Bölgede Söylemsel Üstünlüğünü Kaybetti"
Bölgede yaşanan provokasyonlarla PKK`nın, bölgede kamu kurumlarına, esnafa, HÜDA PAR`a saldırıları ve birçok ölümlere sebep olmasıyla söylemsel üstünlüğünü kaybettiğini aktaran Şahin, "PKK`nın bölgede yaptığı provokasyonlar sonucu büyük bir zarar aldığını görmekteyiz. PKK, bu provokasyonlarla bölge halkı üzerindeki söylemini de bir şekilde yitirmiş durumdadır. Ayrıca PKK, bugüne kadar bölgede hep mağdur rolünü oynuyordu. Bunlar, çözüm sürecinden önceki dönemlerde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu`da çıkan her olaylarda sürekli hükümeti suçluyordu. Bölge halkı da buna bir şekilde inandırılıyordu. Ama artık herkes ortadaki durumun farkındadır" diye konuştu.
"Kürt Halkıyla HDP ve PKK Arasında Kopma Oluştu"
PKK, PYD, HDP`nin kendi etkin olduğu coğrafyada, kendisinin dışında hiçbir siyasi partinin ve hiçbir sivil toplum örgütünün zemin bulmasını istemediğini ifade eden Şahin, şöyle devam etti: "Bu gruplar bölgeyi tek başına kendileri götürmek istiyorlar. PKK`nın böyle yapmasıyla bölgede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşamak isteyen ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan sıkıntı yaşamayan Kürt vatandaşlar ile PKK ve HDP arasında duygusal bir kopuş yaşanmakta. Onun için çözüm süreci PKK ve HDP`nin inisiyatifine bırakılmayacak kadar önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti çözüm süreci noktasında ileri adımlar atarken, PKK`nın sürece karşı çıkmasına, devletin sert tavrını göstermesi gerekir. Yani bölge ve bölge insanı PKK`ya bırakılmamalı ve çözüm sürecini istemeyenlere karşı devlet elindeki bütün gücü kullanmalı. Oradaki halk devlet tarafından sahip çıkıldığını anlamalı. Bölgenin PKK`ya bırakıldığı imajı ortaya çıkarsa o zaman ortaya daha büyük sorunlar çıkar."
"Hükümet Süreçte Çok Samimi"
Akil İnsanlar Heyetinin yeniden toplanması konusuna da değinen Şahin, "Akil İnsanlar Heyeti içinde farklı gruplardan ve farklı siyasi düşünceden insanlar var. Bu da bize hükümetin çözüm sürecini sürdürme noktasında ne kadar samimi ve kararlı olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Ayrıca hükümetin, Akil Heyetle çözüm sürecine ilişkin Anadolu`nun hem doğusuna hem de batısına ciddi katkıları oldu. Hükümet Akil Heyetle yürüttüğü bu çalışmayı başarıyla sonuçlandırmak istiyor" diye konuştu.
"İşlerine Geldiği Gibi Davranıyorlar"
Ortadoğu`da siyasetin silahsız yapılmadığını da belirten Şahin, "Ortadoğu`daki tüm gruplara baktığımız zaman herkesin kendi siyasetini silahla yaptığını görmekteyiz. PKK`da bunlardan sadece bir tanesi. Ayrıca her bir grubun da siyasi bir partisi var. İşlerine geldi mi siyasi parti gibi davranıyorlar, işlerine gelmediği zaman da hem halk hem de devlet üzerinde silahlı baskı uyguluyorlar. Çözüm sürecine ilişkin son gelişmelere de baktığımız zaman PKK`nın silahlarla baskı yaptığını görmekteyiz. Bu süreçte PKK`nın ve HDP`nin bir karar vermesi lazım. Siyasi bir parti olarak davranışlarına devam mı edecekler, yoksa istedikleri zaman bir terör örgütü gibi ya da bir siyasi parti gibi davranmaya mı devam edecekler. Çünkü PKK son dönemde hem Suriye`deki olayı kullanarak bölgedeki Kürtler üzerinde bir hegemonya kurmak istedi, hem de çözüm sürecinde devlet üzerinde yoğun bir baskı kurmak istiyor" dedi. (Yeni Akit)