Eğitimci Yazar Mustafa Turan Yazdı: Yasin`in Bayramı...
Kurban bayramında çocuklar ve gençler ne yapar? Bu da soru mu? Tabii ki büyüklerinden harçlık alıp eğlenirler, gezerler tozarlar. Gençler kurban etleriyle mangal keyfi yapar mesela. Ama Diyarbakır’da öyle olmadı. Onlar beş kişiydiler. Yasin (16), Yusuf (18) Hasan (27), Hüseyin (19) ve Riyad (28)…
Bu gençler, bayramda bir araya gelip keyif yapıp günlerini gün etmediler. Çünkü muhtaç insanlar vardı. Evlerinde, aylardır kırmızı et pişmemiş aileler vardır. Hele Suriye’den evlerini terk edip memleketimizin her tarafına dağılmış ve olumsuz koşullarda yaşayan insanlar vardır. En son İŞİD’in saldırısıyla yurtlarını terk eden Kobanililer vardır.
Allah’ın bir lütfü olan kurban bayramı, topyekûn bir yardımlaşma günüdür. Kurban etlerini dağıtmak hem ibadet hem yoksulları sevindirme vesilesiydi. Bu nedenle bu beş genç, bir araya gelmiş ve topladıkları kurban etlerini muhtaç insanlara ulaştırmak için sokaklara düşmüşlerdi.
Ama onlar tek değildi sokaklarda olan… Ellerinde taşlar, sopalar, Molotoflar, ateşli silahlar olan gençler de sokaklardaydı. Sokakları, caddeleri yaktıkları araba lastikleriyle kapatmışlardı. İş yerlerini, bankamatikleri, bankaları, okulları, müzeleri, siyasi parti temsilciliklerini, dernekleri, Kur’an kurslarını ateşe vererek Kobanililere yardım ediyorlardı. IŞİD militanlarına dünyayı dar etmişlerdi eylemleriyle. Bayram dedin mi böyle kutlanır! Ne de olsa bazı ağabeyler, ablalar “Bayramı böyle de kutlayabilirsiniz.” diye farklı bir öneride bulunmuşlardı kendilerine.
Ah talihsiz coğrafyam! Sen ne de ağır imtihanlar yaşıyorsun! İşte aynı dili konuşan, aynı mahallede, aynı sokakta oturan gençlerimiz karşı karşıya gelmiş. Bir kısmının elinde kurban etleri… Bir kısmının elinde ise kırıcı, delici, kesici, yakıcı, ateşleyici silahlar…
Silahlılar, “Serhildan jîyane! / Başkaldırı yaşam tarzıdır!” sloganlarıyla bu beş genci kovalamaya başlar. Çünkü bu beş genç Kobani’de katliam yapmıştır güya. Kürtleri kıyımdan geçirmiştir. Önce Hüseyin’i ateşli silahla vururlar. Diğer dördü bir binaya sığınırlar. Üçüncü katta oturan bir hanımefendi, bu gençlere acır ve onları evinde saklar. Ama hanımefendinin kocası sokaktakileri (demek ki onları tanıyormuş ki) telefonla arayıp ocaklarına sığınan bu dört kurbanı kendilerine yem yapmak niyetindedir. Haber alan Kobani fedaileri eve üşüşürler. Derken çift tabancalı bir komando üst kattan iple balkona inmiştir bile. Ateş edip Yusuf’u yaralar. Ev sahibi dış kapıyı açıp kapı önünde bekleyen Kobani kurtarıcılarını içeri buyur eder.