Ebu Hureyre (radiyallahu anh)’den rivayet edilmiştir. Dedi ki; Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selam şöyle buyurdu: “Allah o adama rahmet eylesin ki gece (uykusundan) kalkar, namaz kılar ve hanımını (da namaz kılması için) uyandırır. Eğer (uykunun ağır basmasından dolayı) kalkmazsa yüzüne su serper. Allah o kadına rahmet eylesin ki gece kalkıp namaz kılar ve kocasını da uyandırır. Eğer (kocası) kalkmazsa (uykunun geçmesi için) yüzüne su serper.”(Ebu Davud, Sahih bir senedle)
Yine Ebu Hureyre ve Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anhüma)’den rivayet edilmiştir. İkisi, Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selamın şöyle buyurduğunu söylemişler: “Adam geceleyin ehlini uyandırır ve ikisi beraber –ya da her biri- iki rekât namaz kılarsa (Allahu Teâlâ’nın Kur`an-ı Kerim’de bahsettiği) zikreden erkekler ile zikreden kadınlar’dan yazılırlar.” (Ebu Davud, Sahih bir senedle)
Gece namazı Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selam için farz, ümmeti için müekked sünnetlerdendir. Müekked sünnet Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selamın her zaman kıldığı hiç terk etmediği sünnettir. Gece namazının diğer adı “Teheccüd”dür. Teheccüdün anlamı uykuyu terk etmektir.
Teheccüd namazını teşvik eden birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır. Zira gece namazının maddi manevi tesir ve faydaları vardır. Bu nedenle gece namazı Müslümanların hayatında önemli bir yer alır.
Allahu Teâlâ buyuruyor:
—Gecenin bir kısmında O’na(Rabbine) ibadet et ve gece, uzun uzun O’nu tesbih et!” (Dehr, 26)
- “(O takva ehli iyilik yapanlar) gecenin pek az kısmında uyuyorlardı ve seher vaktinde hep istiğfar ediyorlar.” (Zariyat, 17–18)
—Yanları (ibadet için) yataklardan kalkar, uzaklaşır (uykularını terk ederler); korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarf ederler. Hiç kimse, yaptıkları iyi işlere karşılık onlar için nasıl bir sevindirici nimet gizlenmiş olduğunu bilemez.” (Secde, 16–17)
Evet, gece yarısı tatlı uykusunu terk ederek ve Allah (cc)’ın emrine uymayı nefsin hevasına tercih ederek kalkmak… Güzel bir abdest alıp uyku mahmurluğunu üzerinden atıp tertemiz ve dinç olarak dikilmek… Herkesin uykuda olduğu, ortalığın sakinleştiği bir anda dinlenmiş bir zihinle okuduklarını, söylediklerini iyice anlayacak şekilde kâinatın yaratıcısı, en gizli fısıltıyı işiten, en ufak şeyleri gören ve gizli-aşikâr her şeyden haberdar olan Allah Azimu’ş-Şan’ın huzur-u âlisinde el bağlamak…
“Allah-u Ekber” deyip tahrim tekbiri ile O’nun yegâne yüceliğini ilan etmek… “Veccehtu” diyerek şirkin her çeşidinden uzak, hanif bir Müslüman olarak tüm varlığıyla Rabbü’l-Âlemine yönelmek, teslim olmak ve adanmak…
Sonra hiç kimsenin aracılığı olmaksızın her şeye gücü yeten, yüceler yücesi Rabbine direk hitap etmek, övgülerini, kulluğunu, zaafiyetini O’na arz ederek yardım ve hidayetini talep etmek, O’nunla hemhal olmak…
Bundan daha büyük bir saadet, bir mutluluk, bir huzur düşünülemez. Bu halden alınan hazzı tarif etmek mümkün değildir.
Bu haz, huzur ve saadetten mahrum kalmak hüsrandır, ziyandır ve takva cephesindeki yüksek derece ve rütbeler noktasında bir kayıp ve iflastır.
Zira teheccüd (gece) namazı kişinin ateşe yaklaştırılmasına bile engeldir
Abdullah bin Ömer’in oğlu Salim radiyallahu anhüm babasının şöyle dediğini nakletmiştir;
“Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selam zamanında bir kimse rüya gördüğü zaman bunu Resul-i Ekrem aleyhi`s-salatu ve`s-selama anlatırdı. Ben de bir rüya görüp bu rüyayı Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selam’a anlatmayı çok arzuluyordum. O sıralarda genç bir delikanlı idim. Bir gün mescitte uyurken bir rüya gördüm; sanki iki melek beni almış ateşe götürüyordu. Bu ateş adeta bir kuyuyu andırıyordu. Ve üzerine uzatılmış iki sütun vardı. Bu kuyunun içinde benim tanıdığım insanlar da bulunuyordu. Bu dehşetli manzarayı görünce: “Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım.” demeye başladım. O sırada bizi başka bir melek karşıladı ve “Senin korkmana gerek yok.” dedi.
Ben bu rüyayı (Müminlerin annesi ablam) Hafsa’ya anlattım. O da Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selam’a anlattığında Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuşlar: “Abdullah ne hoş, ne iyi bir adam! Ah bir de geceleri namaz kılsa!” Abdullah bin Ömer radiyallahu anhüma bundan sonra geceleri çok az uyumuştur.” (Buhari, Müslim)
Kurtubi bu rivayetle ilgili şu açıklamayı yapmıştır: “Hz. Resulullah aleyhi`s-salatu ve`s-selamın bu rüyayı tabir şekli Abdullah bin Ömer’in çok salih bir insan olduğunu gösterir. Fakat Abdullah geceleri ibadetle ihya etmediği için uyarılmıştır. Bu uyarı adeta şöyledir: “Gece ibadeti kişiyi ateşe karşı korur ve onun ateşe yaklaştırılmasına engel olur.” (Fethü’l-Bari)
Gece namazı şeytanın düğümlerini açar
Ebu Hureyre radiyallahu anh Hz. Peygamber aleyhi`s-salatu ve`s-selamın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Sizden biri uyuduğu zaman şeytan onun kafasının arka tarafına üç düğüm atar ve her düğümü attıkça: ‘Önünde uzun bir gece var haydi uyu!’ der. Kişi uyanıp Allah (cc)’ı zikrederse bu düğümlerden biri çözülür. Kalkıp abdest alırsa ikincisi, namaz kıldığında da üçüncüsü çözülür. Böylece o kişi dinç ve huzurlu bir şekilde sabaha kavuşur. Aksi halde uyuşuk, tembel ve huzursuz bir halde sabahlar.” (Buhari, Müslim)
Şeytanın attığı düğümlerle ilgili olarak farklı yorumlar yapılmıştır. Bazılarına göre bunlar uykuyu ağırlaştırıp namazdan alıkoymak manasında mecazdır, İmam Nevevi ve İbn-u Mace gibi bazı âlimlere göre de söz konusu düğümler gerçektir ve sihirbazların büyü yaparken attıkları düğümlere benzerler. Büyücü kadınlar ellerine bir ip alırlar ve bir takım büyülü sözler söyleyerek bu ipe düğüm atarlar ve büyülenen kişi etkilenmiş olur. Zaten bu yüzden Felak suresinde düğümlere üfürenlerin şerrinden Allahu Teâlâ’ya sığınılmıştır. (Fethu’l-Bari ve Delilü’l Falihin’den)
Gece namazı Allahu Teâlâ’nın mağfiretine, merhametine ve büyük mükâfatlara vesiledir
Zikrettiğimiz ilk iki hadisin birincisinde, ailece gece namazına kalkanlara Efendimiz Aleyhissalatu vesselam rahmetle dua etmiştir ki Onun (Aleyhissalatu vesselam) duası en makbul duadır. İkinci hadiste ise, yine ailece gece namazına kalkanların Allahu Teâlâ’nın Kur`an-ı Kerim’de, Ahzab suresinin 35. ayetinde bahsettiği zikreden erkek ve kadınlardan yazılacağını buyurmuştur ki ayetin sonunda: “Allah onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir ve mükâfat hazırlamıştır.” buyrulmuştur.
Zikrettiğimiz ayet-i kerime ile hadisler ‘Teheccüd’ namazının ehemmiyetini ve faydalarını izah ve ispat ettiler. Ancak ayet ve hadisler bunlarla sınırlı değildir. Bu nedenle eğer biz teheccüd namazına kalkmıyorsak, daha elde fırsat varken hemen hayatımızda bir değişiklik yapalım ve başlayalım. Şayet önceden kalkıyor idiysek bunu devam ettirelim ve terk etmemeye çalışalım.
Rabbim, O’na zikretmemizde, şükretmemizde ve güzel bir şekilde kendisine ibadet etmemizde bize yardım etsin! Âmin…
Abdulkuddüs YALÇIN / İnzar Dergisi / Ekim 2011