BURSA – Menopoz tıp dilinde kadının adetten kesilmesi ve doğurganlığının sona ermesi olarak tanımlanıyor. Toplumumuzda ise yaygın bir kanı olarak menopoz dönemi yaşlılık döneminin başlangıcı olarak görülüyor. Ortalama insan ömrünün 80'li yaşların üzerine çıktığı günümüzde, menopoz döneminin aslında insan hayatının önemli bir kısmını kapsıyor. Türkiye’de menopoza girme yaşı 46 olmakla birlikte yurt dışında ortalama 51 yaş olarak bildiriliyor. Bunun nedeni ise, kültürel, ırksal ve coğrafik farklılıkların olmasından kaynaklanıyor.

Menopoz döneminde östrojen hormonu salgısının aşırı düşmesiyle birlikte kalp hastalıkları ve kemik erimesi (osteoporoz) riski de artıyor. Bu riskleri önleme konusunda var olan seçenekler hakkında bilgi sahibi olmak için, kadınların yıllık jinekolojik muayenelerini menopoz döneminde de devam ettirmesi önem taşıyor.

Acıbadem Bursa Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Ebru Füsun Donat, kadınlarda menopoz süreci ile bilinmesi gerekenleri anlatırken, “Menopozda östrojen eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan belirtiler şu şekilde özetlenebilir: Adet kanamalarının kesilmesi, sıcak basmaları, gece terlemeleri, çarpıntı, uykusuzluk, sinirlilik depresyon, cilt kuruluğu, cinsel isteksizlik, vajinal kuruluk, memelerde küçülme gibi değişiklikler. Kemiklerde erime (osteoporoz) ve buna bağlı olarak erken dönemlerde ortaya çıkan bel, eklem ve kas ağrıları ve daha ileri aşamalarında kemik kırıklarının görülmesi.”şeklinde bilgi verdi.

“Sıkıntılar hem psikolojik hem de fizyolojik”

Kadınların adetten kesilmesi, östrojen ve progesteron salgılanmasının azalması, kişide fiziki ve psikolojik birçok değişikliğe neden olduğuna dikkat çeken Dr. Donat, “Çarpıntı, ürogenital sistemle ilgili kemik ağrıları, kalple ilgili sorunlar meydana geliyor. Bunun dışında nörolojik birtakım semptomlarda oluyor. Ruh halinde değişiklikler, uyku düzeninde bozukluk, içe kapanıklık, sinirlilik, endişe hali, daha ileri boyutta olursa depresyon ortaya çıkabiliyor.”dedi.

“Kadınlarda menopoz döneminde görülen şikâyetlerin ortadan kaldırılması için vücutta eksik olan östrojen ve progesteron hormonunun yerine konması esasına dayanan bir tedavi yöntemi uygulanıyor.” Diyen  Operatör Doktor Donat hormon replasmanı adı verilen bu tedavinin amacını “vazomotor semptomlar dediğimiz şikâyetleri ortadan kaldırmak, kemik erimesini azaltmaya çalışmak, kalbi korumak ve diğer sıkıntılarını gidermek” diye açıkladı.

Bu tedavinin başladığı yıllarda çok daha uzun süreli ve her hastaya hormon replasmanı uygulandığını anlatan Operatör Doktor Donat, artık en fazla 5 yıllığına verilen bu hormonların hastaların şikâyetlerine göre farklı şekil ve dozlarda olduğunu da vurguladı.

Menopoza giren kadına doğrudan hormon tedavisine başlanılmadığına işaret eden Donat, “Gelen hastadan öncelikle çok detaylı bilgi almak gerekiyor. Daha önce geçirdiği önemli hastalıklar, karaciğer hastalıkları, diyabeti, kolesterolü, yüksek tansiyonu var mı, ailesinde meme kanseri ya da kalp hastalıkları görülmüş mü? Bunlar çok önemli. Fiziksel muayenede hastanın, vücut kitle indeksi önem taşıyor. Ayrıntılı fizik muayene tetkikleri sonrasında tedaviye başlanıyor.”diye konuştu.

Donat, amacın en düşük dozla tedavinin gerçekleştirilmesi olduğunu söyleterek Araştırmalara göre 40’lı yaşlardan sonra kadınlar her yıl kemik kitlesinin binde beşini kaybederken, menopozdan sonra bu oran yüzde 3-4’e çıkıyor. Hormon replasmanında giderilmeye çalışılan en önemli olumsuzluklardan biri de kemik erimesi.”ifadelerini kullandı.

Menopoza giren hastanın kemik yoğunluğunun ölçüldüğünü ve stardart sapma oranı olan -2,5’un üzerinde bir yıkım olduğunda medikal tedaviye başlandığını anlatan Donat, kemik yoğunluğunda bir miktar azalma olanlara da haftada üç gün yürüme, yüzme veya bisiklet gibi egzersizleri önerdi. (Zeki Aras –İLKHA)