DİYARBAKIR - “Kobani Olayları ve Çözüm Süreci” gündemiyle, Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu bir rapor yayımladı.
Raporda, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın çağrısıyla, Kobani`de IŞİD ile yaşanan çatışmaların bahane edilerek, Diyarbakır başta olmak üzere bölgenin neredeyse tamamında mütedeyyin halka yönelik, organize olmuş PKK/ YDG-H çetelerinin saldırılar yaptığı ve bölgenin bir ateşe sürüklenmesini bekleyen vesayetçi aktörlerin ellerini ovuşturarak iş başına geçtiği ifade edildi.
“PKK mütedeyyin halkı ve bölgenin kanaat önderlerini kendilerine engel görüyor”
Yaşanan olayların vandalizm boyutuna vardığı ifade edilen raporda; Suriye Kürdistan’ında alan hâkimiyetini kurmaya çalışan PKK uzantısı PYD örgütünün, kendi içindeki mütedeyyin ve halk nezdinde önemli bir konumu olan bölgenin kanaat önderlerini kendilerine engel gördüklerinden dolayı onları öldürme, tehdit ve baskılarla göçe zorladıkları ifade edilerek, “Bölgemizde ve İlimizde de Kobani bahanesi ile oluşturulan, mütedeyyin ve İslami duyarlılıkları kesimleri bölgeden saf dışı bırakmak, göçe zorlamak ve yok etme planı üzerinde kurgulanmıştır. Oluşturulan kaos ve tedhiş eylemleri bunu ispatlar mahiyetteydi.” ifadelerine yer verildi.
“Myanmar Budist çetelerinin vahşetini andırır türden bir vahşet sergilendi”
Çıkan olaylarda mütedeyyin, Müslüman halka yönelik vahşice saldırıların yaşandığını ve bölge genelinde cerayan eden olaylarda vahşetin sınır tanımadığı belirtilen açıklamada, katledilen insanların birçoğunun insanlık dışı, barbarca, Myanmar Budist çetelerinin vahşetini andırır türde (Taşlanarak, başlarını ezilerek, yakılarak, binadan aşağıya atılarak, yerden sürüklenerek, araç ile ezilerek) katledildiğine dikkat çekildi.
“ABD vahşetinin bir benzeri Diyarbakır’da yaşandı.”
Raporda devamla; “Etrafı adeta Suriye cehennemine çevirmeye çalışan şehir eşkıyaları sadece Diyarbakır ilimizde 124 bina,37 resmi 27 özel araç olmak üzere toplam 67 araç yakılmış,15 banka şubesi,34 Okul, 27 Kuran Kursu ve İslami dernek, 7 parti binası, Mütedeyyin esnafa ait yüzlerce işyeri taşlanarak, yakılarak ve talan edilerek yağmalanmıştır. Adeta şehirde PKK ve KCK Talan ve yağmacılarla işbirliği yaparcasına iş yerlerine saldırıyordu. ABD’nin Irak’ı işgalinde yağmacıların o ülkede yaşattığı manzaranın bir benzeri burada yaşanıyordu.” bilgileri paylaşıldı.
“Halk adeta terör çetelerinin insafına terk edilmiştir”
Yaşanan olaylarda devletin ciddi anlamda bir güvenlik zaafiyeti sergilediğinin açıklandığı raporda; 1980’li yıllardan bu yana bölge genelinde bu derece geniş kapsamlı ve çevreyi terörize eden olaylar nedeniyle sokağa çıkma yasağının ilan edilmediğine vurgu yapılan raporda, “Güvenlik güçleri olaylara müdahalede yetersiz kalmış, devletin zafiyeti ortaya çıkmıştır. Halk adeta terör çetelerinin insafına terk edilmiştir. Vatandaş kendi can ve mal emniyetini kendi imkânları ile sağlamaya çalışmış, halk kendi kaderleri ile baş başa bırakılmışlardır. Şehir eşkıyalarının barbarca saldırıları karşısında güvenlik güçleri gerekli ve yeterli tedbirleri zamanında almadığından, halkımız kendi can ve mal güvenliği koruma güvenliği kendisi üstlenecektir. Böyle bir durum halkımızın bireysel silahlanmasının önünü açacaktır. Bu durum önü alınmaz kargaşa, kaos ve fitne ortamının oluşmasına sebebiyet verecektir. Sosyal hukuk devleti büyük bir yara alacak, bölgemiz ve ülkemiz büyük bir ateş çemberinin içine sürüklenmiş olacaktır. ” denildi.
“HDP’li belediyeler şehri baştanbaşa terör çetelerine hazır bir hale getirdi”
Asıl görevi halka hizmet olan yerel yönetimlerden HDP’li belediyelerin şehri baştanbaşa terör çetelerine hazır bir zemin haline getirdiği belirtilen raporda, HDP’li belediyelerin ateşe verilen iş yerlerinin söndürülmesi için kendilerine gelen yangın ihbarlarına duyarsız kaldıkları belirtildi.
“Belediye halkın işyerleri ve evlerini alevlerle baş başa bırakmıştır”
Belediyenin ihmali hususunda ayrıca; “Onlarca itfaiye aracına sahip olan belediye hiçbir yangına müdahale etmemiştir. Halkın işyerleri ve evleri alevlerle baş başa bırakılmıştır. Öte taraftan etrafı yakmaya çalışan şehir eşkıyalarına kullanılmış araba lastikleri temin edilmiş, iş makineleri ile şehir ana yolları kapatılmıştır. Olaylar başlamadan bir gün öncesinde şehrin hiçbir yerinde şehir çöpleri toplanmamış, temizlik görevlilerin birçoğu Kobani’ye destek amacı ile eylemlerde görevlendirilmişti. Diyarbakır Büyükşehir belediyesi terör çetelerinin eylemlerine arka çıkarak okul servis taşımacıcığını yapan servis minibüslerini tehdit ve şantaj ile ve esnaflara ceza uygulama tehdidi ile zorla kepenk kapattırarak olayların büyümesine zemin hazırlamıştır.” İfadelerine yer verildi.
“HÜDA-PAR, Mustazaf-Der ve bileşenlerine yönelik nokta hedefler seçildi”
PKK`nın şehir içi çetesi olan YDG-H`nin resmi twitter hesabı üzerinden mütedeyyin halkı, esnafı, İslami siyasi partileri, dernekleri, Kuran Kurslarını ve özellikle HÜDA-PAR Mustazaf-Der ve bileşenlerine yönelik nokta hedefler ve adresleri göstererek organize bir şekilde saldırdıkları belirtilen raporda; “Olaylar sırasında dikkat çeken en önemli husus, daha önce görmediğimiz tarzda bir eylem biçiminin geliştirilmesiydi. Daha önceki olaylarda genellikle çocuklar kullanılıyordu, ancak bu olaylarda çocuklar olmakla birlikte şehir dışından Mülteci kamplarından Yezidi, Kobanili PYD’li militanları getirildiği, organizeli bir şekilde olayların planlandığı, olaylara maruz kalan vatandaşların ve esnafların beyanı ile sübut bulmuştur. Daha önceki eylemlerde çocukların kurduğu barikatları artık yetişkin kadınlar, genç kızlar ve erkekler yüzleri kapalı bir biçimde organize edilmiştir.” denildi.
“Hizbullah açıkça tehdit etti.”
Raporda ayrıca 90’lı yıllarda Hizbullah ve Pkk arasında yaşanan olaylara dikkat çekilerek; “Bu süreçte HÜDA-PAR ve bileşenleri yeni bir strateji ile bundan böyle kendilerine bir saldırı olması durumunda güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi durumunda saldırı kimden gelirse gelsin misliyle karşılık bulacağı, açıklamasına değinilerek bölgede oluşabilecek yeni bir şiddet ortamının tehlikesine dikkat çekildi. (İLKHA)