HÜDA-PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin dün, bölgede 40’a yakın insanın hayatını kaybettiği olayları birinci ağızdan anlatmak üzere ziyaretimize geldi. Ben de medyada diğer “taraf” kadar göremediğimiz Şahin’e kafamdaki her şeyi sordum.
Şahin öncelikle, HDP’nin sokağa çıkın çağrısıyla başlayan olaylarda adlarının, çatışmanın tarafı olarak geçmesine tepkili. “Parti binalarımız, derneklerimiz, evlerimiz yakılırken, üyelerimiz sokakta öldürülürken, ailelerimiz tehdit altındayken canımızı kurtarmaya çalışmamız çatışma değil meşru müdafaadır” diyor. Yapılan sağduyu çağrılarına ise şöyle cevap veriyor:
“İçinde çocuklarının olduğu evi yakılmaya çalışılan ev kadınına sağduyu çağrısı yapıyorlar. O kadın ne yapıp edip çocuklarını koruyacak. Burada sağduyuya davet edilmesi gereken bu çaresiz insanlar değil, bu insanları kendini savunmak zorunda bırakanlar, onu korumayanlar, gereğini yapmayanlardır! ‘Bu ateş hepimizi yakar’ diyorlar. Aslında söyledikleri, ‘bu ateş sizi yaksın ve sesinizi çıkartmayın’dır...”
6 üyemiz ve bizden olduğu düşünülen 5 kişi öldürüldü
Sait Şahin 3 gün süren olaylar boyunca partilerine üye 6 kişinin hayatını kaybettiğini söylüyor. 5 kişinin ise HÜDA-PAR`cıya da PKK’nin tabiriyle `IŞİD’ciye benzediği` gerekçesiyle öldürüldüğünü iddia ediyor. Şahin “Siz nasıl karşılık verdiniz? Yaşanan diğer ölümlerin faili kim, tabanınızdan verilen karşılık sonucu kaç kişi öldü” sorusunu ise şöyle cevaplıyor:
“Biz parti olarak tabanımıza hakim olmayı başardık. Sokaktaki şiddetin bilinçsiz bir unsur olmalarını engelledik. Sadece ailenize ve partiye bir saldırı olursa kendinizi koruyun dedik. Hatta gece parti binamıza saldıran 11 kişiyi yakalayıp sabah da polise teslim ettik. Diğer ölümlerin sayısını ve kimin yaptığını bilmiyorum.”
"İntikam alınacak" iddiaları gerçeği yansıtmıyor
Şahin, “Hizbullah’ın bu cinayetlerin ‘intikamını alacağına’ dair” felaket senaryoları hakkında da şunları söylüyor: “Hizbullah Cemaatinin yaptığı son açıklamasında ‘intikam’ çağrısı yok. Sadece ‘Bundan sonra saldırı yapan misliyle cevabını alacaktır’ diyorlar. Hükümete karşı sokağa çıkan HDP’lilerin HÜDA-PAR’ı ve kitlesini hedef almasının nedenini de şöyle açıklıyor.
“HDP ve PKK bizi kamuoyunda IŞİD’le bir tutmaya çalışıyor. Bizi rakip görüyorlar. İnsanları da böyle kışkırtıyor. Daha önce de Nusra’yla çatışırken de Nusracı olduğumuzu söylüyorlardı. Net söylüyorum bizim bu yapılarla hiçbir bağımız yok. IŞİD bizi Müslüman olarak bile görmüyor. Hatta IŞİD’in Türkiye’den tekfir ettiği partilerin listesinde HÜDA-PAR da var. Bu yapılarla ilişkisi olan kendileridir. Nusra ile savaşırken IŞİD’le, IŞİD’le savaşırken Nusra ile birlikte hareket ettiler. Bize göre anlayışımıza göre herkes Müslüman olmak zorunda değil. Bizim için bir PKK’lının düşüncesiyle birlikte dünyamızda yeri vardır; ama saldıran bir düşman olarak karşımıza çıkarsa yoktur...”
Cemaat’in polislerinin bölgeye atanması hataydı
Şahin, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle’nin olaylarda Cemaat’in rolü olduğu şeklindeki iddiasının boş bir tez olmadığı görüşünde. Daha önceki provokasyonlarından ötürü hükümet yetkililerini uyardıklarını kaydeden Şahin şunları söylüyor:
“Son soruşturmaların ardından Cemaat üyesi polislerin bölgeye gönderilmesi hataydı Son olaylarda da gerginliği artırdılar. Alınan saldırı ihbarlarının gereği yapılmadı. Pek çok şaibeli olay oldu bu son haftada. Örneğin adını sanını bilmediğimiz, provokatif bir grup Hizbullah sloganları atarak Ofis Mahallesi`ne çıkıyor. Bu gruba yine HDP’liler saldırıyor ve birbirini vuruyorlar. Böyle olaylar da yaşandı. HDP-PKK medyasının, HÜDA-PAR üyelerinin ev-iş yeri adreslerini yayınlamasının, araçlarının plakasını vermesinin ve üyelerimizin evlerinin işaretlenmesinin üzerine de gidilmiyor..."
DTK’nın ya da HDP’nin bize bir çağrısı olmadı
Sait Şahin, kendilerine bugüne değin HDP cephesinde bir uzlaşı çağrısı yapılmadığını söylüyor. DTK Eş Başkanı Hatip Dicle’nin sözlerini hatırlattığımda ise “Bu şahsi bir çağrısıydı” diyor.
“Bize yönelik DTK’dan bir uzlaşı çağrısı yapıldığı yalandır. Bunu hep yapıyorlar. Önce saldırıyorlar, insanlarımız öldürüyorlar. Sonra ılımlı insanları çıkartıp uzlaşı çağırısı yapıyorlar. İki taraf arasında gidip gelen arabulucu kişiler ve STK’lar var. Bu çabaların sonuca ulaşması için, bu vahşetin yenilenmeyeceğine, tekrar saldırıya uğramayacağımıza dair garanti verilmesi gerekir. HDP’den bir çağrı olursa HÜDA-PAR olarak, DTK’dan bir çağrı olursa da sivil toplum kuruluşlarımızla elbette cevap veririz...”
90’ları unuttuk bugünü de unuturuz
Faili meçhullere imza atan, adam kaçıran, JİTEM’li devleti istemediklerini ancak güvenlik talep ettiklerini kaydeden HÜDA-PAR Sözcüsü Şahin son olarak şunları söyledi:
“90’lı yıllarda büyük acılar çektik. Şimdi de ailelerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız tehdit ediliyor. Ama bu acıları da gömeriz.
Bölgede herkes birbirinin yaşam hakkına saygı duymalı. Devlet de Çözüm Süreci’nde Kürtlerin demokratik haklarını konuşurken yalnızca PKK’yı değil, tüm Kürt gruplarını muhatap almalı. Bölgede lokal, küçük çaplı gerginlikler yaşanıyor ama ilk 3 gün gibi değil tabii. Hepimizin huzura, barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var."