Kobani bahanesiyle ortalığın yakılıp yıkıldığı terör olayları 34 cana mal oldu. Diyarbakır’daki eylemlerde PKK’lı gruplar tarafından IŞİD’in cinayet eylemlerini aratmayan yöntemlerle öldürülen onlarca gencin infaz edilme şekli bölgede dilden dile dolaşıyor. PKK’lıların işkence ederek katlettiği 4 kişinin yanında olan vahşetin tanığı Yusuf Er’in anlattıkları kan dondundu.
Korkunç saldırıdan yaralı kurtulan Yusuf Er (18), yaşadıkları dehşeti hastaneden taburcu olduğu gün tüm detaylarıyla STAR’a anlattı. Kurban Bayramının 4. günü Üçkuyu Toki mevkiindeki kurban kesim yerinde fakirlere dağıtılmak üzere hazırlanan kurban eti paketlerini alarak İskanevleri’ne gittiklerini ve orada bir grup PKK’lı tarafından etraflarının sarıldığını söyledi. Saldırganların ellerinde pompalı tüfek, tabanca, satır, bıçak, keser ve sopalar olduğunu anlatan Er, saldırı başlayınca Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak, Yasin Börü ve Riyad Güneş ile bir binaya sığındıklarını, kapısını çaldıkları bina yöneticisinin kendilerini kovduğunu söyledi. Üçüncü katta bir kadının kapıyı açıp kendilerini içeri aldığını anlatan Er dehşet anlarını şöyle anlattı:
Ev sahibi ‘IŞİD’cisiniz’ dedi
“Yarım saat sonra ev sahibi geldi. Bizi görünce bıçak çekerek dışarı çıkartmaya çalıştı. Ev sahibi PKK yandaşlarıyla beraberdi. Bize ‘Siz IŞİD’çisiniz’ dedi. Ona IŞİD’le hiç bir alakamızın olmadığını, kurban eti dağıtırken saldırıya uğradığımızı anlattık. Derken bizim binaya girdiğimizi gören diğer grup da gelerek bina kapısını kırdılar. Ev sahibi dairenin kapısında bekleyenlere kapıyı açmaya çalıştı. ‘Kapıyı açma bizi öldürecekler’ diye ikna etmeye çalıştık. 45 dakika onunla konuştuk. Sonra dışarıdaki grupla telefonla konuştu.”
Kapıyı dinamitle açalım
“Biz içerde yardım beklerken dışarıdan bir ses ‘o dinamiti getirin kapıyı uçuralım’ dedi. Ardından silahla kapıya ateş ettiler, kapı açılmadı. Adamdan rica ettik ‘sakin ol gönder bunları biz de çıkıp gidelim’ dedik. Ancak o esnada üst kattan birisi iple kendini bizim bulunduğumuz katın balkonuna sarkıtarak içeri girdi ve mutfaktan gelerek bize ateş etti. Hasan’ı vurdu. Hasan ‘yaralandım’ dedi. Onu odaya çektiler bendetuvaletin bitişiğindeki dolabın arkasına geçip elime çekpasın sopasını alarak korunmaya çalıştım. Adam bana da ateş eti parmağım ve bacağımdan vuruldum. Vurulunca tuvalete girdim ve kapıyı kilitledim.”
10 dakika boyunca linç ettiler
“Ben tuvaletteyken ev sahibi de anahtarı silahlı adama verdi ve daire kapısını açtılar. Kapı açılır açılmaz kapıda bekleyen grup içeri girerek arkadaşlarıma saldırdı. Ellerinde silah bıçak keser satır gibi kesici aletler vardı. İçerde ‘vurun öldürün’ diye bağırarak küfür ediyorlardı. 10 dakika boyunca bu şekilde sesler geldi. Sonra arkadaşlarımı balkondan attılar. Ben içerde ses çıkarmadan gitmelerini bekliyorum. Birden ilk içeri giren adam ‘yaralı bir kişi daha vardı tuvalete girmişti’ diye bağırdı ve direk tuvaletin kapısını kırdılar. 5-6 kişi ellerinde bıçaklarla bana saldırdılar. Birisi sürekli bıçakla kafama vuruyordu.”
Yaptıklarımız ibret olsun
“O sırada biri ‘durun öldürmeyin onu öyle bir hale sokalım ki ibret oldun’ dedi. Sonra ‘çık sana karışmayacağız’ dediler. Ancak tuvaletten dışarı adımı atar atmaz birisi sırtıma bıçak salladı. Tuvalete geri kaçtım.Tekrar dışarı çıkarılırken birisi satırla saldırdı, ayağımı kaldırarak kendimi korumaya çalıştım ama satır ayağımı kesti. Başka biri sopayla vuruyordu, bir diğeri de kafama bıçak saplıyordu. Bıçağın ucunu kafama vurup çekiyordu. Her tarafımdan kan akıyordu.”
Yasinim’in katili Demirtaş’tır
FAKİRLERE kurban eti dağıtırken PKK’lılarca linç edilerek öldürülen Diyarbakır Gaffar Okan Anadolu Lisesi 3. sınıf öğrencisi Yasin Börü’nün (16) gözü yaşlı annesi Hatice Börü, yaşadığı tarifsiz acıya rağmen bir yaşındaki kızı Meryem ve lise birinci sınıfa giden oğlu Furkan için dik duracağını belirterek, “Benim iki elim her iki dünyada Selahattin Demirtaş’ın yakasında olacaktır. Oğlumun katili HDP’liler ve Selahattin Demirtaş’tır. Onun yargılanmasını istiyorum. Akan kanın sorumlusu odur. Ben ağlamayacağım onları sevindirmeyeceğim. Yasinim temiz, efendi, anne babasına saygılı başarılı bir çocuktu. Bir gün olsun oğlumdan bir şikayet almadım. Oğlumun hiç kimseye zararı yoktu. Oğlum eline taş sopa alarak kimseye saldırmadı. Kimse yardımlarına gitmedi ne polis nede asker. Çocuklarımız öldürüldükten saatler sonra geldiler” dedi.
Arkadaşlarımın cesedini gördüm
“Aşağı indiğimizde binanın önünde arkadaşlarımın cansız bedenlerini gördüm. İlk önce Hasan’ı gördüm yüz üstü yerde yatıyordu yukarıdan kafa üstü aşağı atmışlardı. Sonra diğerlerini de gördüm hepsini linç ederek yukarıdan aşağı atmışlardı. Birden yine sopalarla vurmaya başladılar. Sonra bir büyükleri ‘bırakın’ dedi, bıraktılar. Ben yalpalayarak kaçarken arkamdan ateş etmeye başladılar iki-üç el sıktılar isabet etmedi. Bir iki sokak sonra nefes alamaz oldum ve yere düştüm. Binadan bir adam çıktı. Telefonla babamı aradı beni almalarını sağladı. Sonra hastaneye götürdüler.”
17 bıçak 2 kurşun yarası ile kurtuldu
Yusuf Er (18) vücudundaki iki kurşun yarası ve 17 bıçak darbesine rağmen yaşam mücadelesini kazanarak evine döndü ve STAR’a konuştu.
OĞLUNU LİNÇ ETTİLER BABAYI YARALADILAR
LİNÇ edilerek öldürülen Hasan Gökgöz’ün (26) babası Mehmet Gökgöz, oğlunun kuruyemişçilik yaptığını ve ondan geriye iki yaşında bir yetim kaldığını söyledi. Gelinin 8 aylık hamile olduğunu ifade eden acılı baba kendisinin de PKK’lıların saldırısına maruz kaldığını ve kurşunla yaralandığını söyledi. Olay gününü anlatan gözü yaşlı baba o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: “Saat beş gibi ben de evden çıktım camiye gidiyordum. Yolda yürürken birden silah sesleri geldi arkama baktım karşı cadde de sokağın köşesinden yüzü maskeli bir genç sağa sola ateş ediyordu. Ona bağırdım neden ateş ediyorsun dedim. Yine ateş etti. Kurşunlardan biri bana, birisi de yolda yürüyen başka bir vatandaşın ayağına isabet etti. Sırtımdan vurulmuştum birden her tarafım kan içinde kaldı. Hızla kaçmaya çalıştım. O esnada bir taksi geçti. Durdurdum ve beni hastaneye götürmesini rica ettim. Arabaya bindim vurulan genç ile babası da arabaya bindi.”
“Taksici bizi hastaneye götürmeye çalışırken önümüzü kestiler bir kadın bağırdı ‘Bunlar IŞİD’çi’ dedi. Ben de ‘bacım neden öyle diyorsun yolda yürürken ateş ettiler bırak hastaneye gidelim’ dedim ama dinletemedim. Sopalarla arabaya vuruyorlardı. Arabadan inip oradan uzaklaşmaya çalıştık. Hemen ilerde bir petrol vardı oraya sığındık arabanın etrafını saran onlarca kişi aracı parçaladı sonra ateşe verdiler. Petrolde oğlum Hasan’ı aradım oğlum nerdesin ben mahsur kaldım ve yaralıyım dedim. Oda meğer aynı anda mahsur kalmıştı. Baba ben iyiyim dedi sonra birden telefon kesildi ve bir daha açılmadı.
HASTANE BİZİ KABUL ETMEDİ
“Petrolde bir saatten fazla mahsur kaldım. Bir saat sonra polis geldi benle beraber diğer yaralıyı önce karakola götürdü. Oradan özel bir hastaneye götürdüler hastane bizi kabul etmedi ‘adamlar gelip kontrol ediyor burayı yakarlar sizi alamayız’ dediler bunun üzerine bizi fakülteye götürdüler ve gece ameliyat oldum. Hanımı aradım Hasanı sordum haber alamadıklarını söyledi. Ertesi gün araştırma hastanesine gittik ve Hasanımı da öldürdüklerini anladık.”
Kemal Gümüş / STAR