Kobani eylemlerinin ilk gününde Diyarbakır`da Hüda Par`a yakın bir derneğe saldıran ve üç kişiyi linç ederek öldüren göstericileri görmezden gelen HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş`ın, "Şiddet olayları daha sonra başladı" şeklindeki iddiasına Hüda Par`dan yalanlama geldi.

Habertürk Gazetesi`ne konuşan Hüda Par Sözcüsü Said Şahin, hem Selahattin Demirtaş`ı hem de "olaylar PKK ile Hüda Par arasında" diyerek partiyi de illegal bir örgütmüş gibi gösteren Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy`u yalanladı.

Şahin, Diyarbakır Valisi Aksoy`un ifadeleri için, "O açıklama çok sıkıntılı. Ya gaflet ya da art niyet. Bir kere ortaya koyduğu isimler muadil değil. Bir tarafta PKK adlı terör örgütü, diğer tarafta legal bir siyasi parti. HÜDA-PAR’ı (Hür Dava Partisi) illegal bir yapı ve çatışma alanı içerisinde göstermek amacıyla bu tür şeyler yapılıyor. Asıl sıkıntılı olansa bunun bir çatışma olarak gösterilmesi. Tamamen kendi işyerlerinde, evlerinde veya sokakta etrafı çevrilerek darp edilen, katledilen insanların saldıran insanlarla aynı kefeye konulması art niyettir." dedi.

Said Şahin, Demirtaş`ın "Halkımız duyarlı davrandı, şiddet yaşanmadı. Batman’da karanlık kişiler göstericilere ateş etti, ipler koptu" şeklindeki ifadelerinin sorulması üzerine "Tek kelimeyle yalan." diyerek şöyle devam etti: İlk gün Köy-Der diye bir derneğe saldırı düzenlendi Diyarbakır’da. 3 kişi orada şehit edildi. İlk günden itibaren ortalığın savaş alanına çevrildiğini herkes gördü.

"PKK BEŞ ÜYEMİZİ ŞEHİD ETTİ"

İşte Said Şahin`in açıklamalarından satırbaşları: PKK tarafından katledilen, kimliğini tespit ettiğimiz 5 parti üyemiz/ gönüllümüz var. Biri 17 yaşında. Bunun dışında HÜDA-PAR’la alakası olmayıp sakalından, eşinin tesettüründen dolayı katledilen insanlar var. Kızıltepe’de biri Suudi inşaat mühendisi diğeri Suriyeli inşaat işçisi 2 kişi öldürüldü. Diyarbakır’da 55 yaşındaki işportacı hanımı tesettürlü diye öldürüldü. HÜDA-PAR’lı olmayıp İslami kimliği veya görüntüsünden dolayı katledilenler de var.

"10 KİŞİ İSLAMİ KİMLİĞİNDEN DOLAYI KATLEDİLDİ"

Toplamda 10’a yakın kişi İslami kimliğinden, dindarlığından dolayı PKK’lılar tarafından öldürüldü. Diğerlerini biz tespit edemedik. Fakat bazı yerlerde, saldırıya uğrayanların kendilerini koruma amaçlı verdikleri karşılık sonucu ölen saldırganlar olduğunu duyuyoruz.

Teşkilatlarımızda silah yok. Biz taraftarlarımıza “Kendinizi şu silahlarla koruyun” demedik. “Saldırıyı bertaraf edecek şekilde koruma tedbirini alın” dedik. Artık bunun altını kim nasıl anlar, doldurursa. Ona karışmıyoruz.

"SALDIRIYA UĞRAYANLAR KENDİNİ KORUDU"

Saldırıya uğradıkları yerde kendi mekânlarının köşe başlarını tutmuşlarsa bu gayet normaldir. Siz binlerce kişi saldırdığında içeriye kapanıp molotofla yanarak veya boğularak katledilmeyi herhalde beklemezsiniz.

PROVOKASYON

Provokasyon da var ama geçmişten beri bu tür şeylere BDP-HDP çevresi başvuruyor. Olayları kızıştırıp bir tarafları adres gösteriyor, kalabalıkları yönlendirip saldırtıyor. Basına yansıyınca provokasyon diyor. Saldıran belli, mağdur belli. Failde aramak lazım provokasyonu.

MİT ve Emniyet içinde varolan, çözüm sürecinden rahatsız olan, PKK-Hizbullah çatışmasını tekrar çıkarmak suretiyle ülkeyi kaosa çekmek isteyen kişiler var. Biz biliyoruz. Uyuyan hücreler var, bunu kolluyorlar, iki tarafı karşı karşıya getirmenin hesabını yapıyorlar.