Ne varki düzey belirleme sınavları kimi zaman isabet etmez, kimi zaman isabet etse de sonucu biz kabullenmeyiz. Başarılı bir sınıfta olursak başarılı olacağımıza, aksi halde başarısızlığa sürükleneceğimize inanırız.
Haksız mıyız? Elbette değil. Sınıf önemli, ancak sınıf, her şey değil.
Büyük şair Melaye Ciziri, “Bir eylem ve eserin oluşması için bir fail(özne)gerek/ Eğer sen demirci değilsen demircinin ocağı ne işe yarar?” dizelerinde bu gerçeği vurguluyor.
Başarı öncelikle bize bağlı, biz olmadıktan sonra sınıf başarılı olmuş ne işe yarar?
Başarısız bir öğrenci, başarılı bir sınıfta ancak alay konusu olur.
Başarılı bir öğrenci de başarısız sınıfta çalım atıp dursa meddahlıktan başka ne iş görür.
Önce herşeyi yok sayarak başarının anahtarının elimizde olduğunu bileceğiz : İmkanlar, hocaların niteliği, sınıf düzeyi... Hiçbirini görmeyeceğiz. “Çalışırsam mutlaka başarılı olurum” diye inanacağız. Koşullarla zaman öldürmeden derslerimiz üzerinde yoğunlaşacağız.
Sınıfın düzeyi, başarının etkenlerinden sadece bir etkendir. Bu etkenin başarıdaki payı da alana göre değişiyor.
Sözel derslerde genellikle alan çok düşük bir paya sahiptir.
Tarih dersini biliyorsanız tarihin anlatıldığı bir sınıfta duyduklarınız bildiklerinizi pekiştirir. Bilmiyorsanız sınıfta anlatılanları öğrenmiş olursunuz.
Ama aynı şeyi matematik için söylemek mümkün değil:
Matematiği sınıftan daha iyi biliyorsanız öğretmenin sınıf için anlattıklarına engel olursunuz, onu peşinizde sürükler, sınıfa zarar verirsiniz. Aynı dersten sınıfın gerisindeyseniz kendisi ile anlamanız mümkün değil. Zeki ve çalışkan bir öğrenci olsaniz bile böyle bir sınıfta matematik dersinden verim alamazsınız.
Fen dersleri de matematik gibidir. Türkçe ise bir ara derstir, dil bilgisi konularında düzey önemliyken diğer konularda çok etkili değildir.
İdeal olan her öğrencinin kendi düzeyine uygun sınıfta eğitim almasıdır. Ancak imkanlar her zaman buna el vermemektedir. Düzey bakımından sınıfın biraz altında veya üstünde olmak çok önemli değildir. Önemli olan aradaki farkın sizi sınıfın gerisinde bırakmaması ya da sizin sınıfı geride bırakmamanızdır. Makul bir fark kabuldür.
Aileler, genellikle üst sınıfın yararlı olacağını düşünür. Yanılıyorlar.
Biz de çevremize aktarmak için üst sınıflarda olmak isteriz. Kendimizi aldatıyoruz.
Tek deneme sınavı, bir öğrencinin düzeyini belirlemede yeterli değildir. Dershaneler, genellikle üç sınavın ortalamasını dikkate alır, bu doğru bir tutumdur.
Düzeyimiz ne olursa olsun devam ettiğimiz sınıf, önümüzde görünüyorsa bir alt sınıfa alınmamızı istemeliyiz.
Amaç öğrenmekse öğrenmenin gerçekleşeceği yeri tercih etmek gerekir.
Dershanelerin sınıf belirlemede sayısal ve eşit ağırlık alanlarında sadece matematiği dikkate almaları yanlış değildir.
Matematik, bir merkez derstir. Matematiği iyi olan fen derslerinde de kolayca başarılı olur. Matematikteki başarı ile Türkçedeki başarının paralel olmadığı sınıflarda bir miktar sorun oluşsa da bu sorunlar gün geçtikçe azalmaktadır.
Allah’a (c.c) emanet olunuz...
Abdulkadir Turan / doğruhaber