Türkiye’nin Kabil Büyükelçiliğinde basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, IŞİD tehdidinden kaçanlar ve Suriye sınırında yaşanan çatışmalar hakkında bilgi verdi.
"İNSANLAR KORKUYLA IŞİD`DEN KAÇIYOR"
Arınç, “Bu son yaşadığımız tehlike veya da insanların nefretle andığı ve korkuyla andığı bir örgüt olarak IŞİD’den bahsediyoruz. Oysa maalesef yıllardan bu yana Ortadoğu’da Suriye olsun, Irak olsun, başka ülkeler olsun El Kaide ve El Kaide benzeri başka örgütler de var. Ancak özellikle Irak Şam İslam Devleti ismini alan bu örgütün Irak’ta Musul ve diğer illeri ve yerleşim merkezlerini ele geçirmesi ve vahşiyane bazı cinayetleri işlemesi sebebiyle insanlar korkularından kaçıyorlar ve IŞİD ellerindeki silahlarla çok kolaylıkla Musul olsun Tel Abyad olsun, Kobani üzerine yürümesiyle bazı yerleri elde ediyor ve ilerleyişini sürdürüyor” dedi.
"IRAK VE SURİYE`DEKİ DURUM BU ÖRGÜTLERİ ORTAYA ÇIKARDI"
Bunun bir sonuç olduğunu ve sebeplere bakıldığı zaman IŞİD ve benzeri örgütlerin niçin Irak’ta veya niçin Suriye’de yer alabildiğini anlamanın mümkün olduğunu kaydeden Bülent Arınç, “Suriye’de 4 yıldan bu yana Esed rejiminin kanlı bir şekilde kendi halkını maalesef yok etmeye çalıştığını, binlerce insanın hayatını kaybettiğini, yüz binlercesinin de ülkesinden ayrı kalmak durumunda olduğunu biliyoruz. Şehirler bombalanıyor, kimyasal silah kullanılıyor, camiler bombalanıyor, şehir merkezleri bombalanıyor, bazı şehirlerde taş üstünde taş kalmadı. Burada muhalifler, Özgür Suriye Ordusu olsun ve diğerleri maalesef Esed rejiminin bu kanlı eylemlerine karşılık vermekte zorlandılar. Yeterli mevcutları yoktu ve ellerinde silahları yoktu, iyi eğitim almış da değillerdi. Dolayısıyla Batı’nın top yekûn Esed rejimine karşı Suriye’deki muhaliflere hem lojistik destek hem de siyasal destek vermesi gerekirken bu yapılamadı. Yapılamayınca bu rejimle mücadele etmek amacıyla ülkeye dışarıdan gelen bir takım radikal unsurlar inisiyatifi ele geçirdiler. Bugün bu tür örgütlerin Suriye’de ve Irak’ta bulunmasının sebebi otorite boşluğudur, rejimin kendi insanlarına karşı acımasız tavrıdır ve bir çatışma sırasında muhaliflerin zor durumda kalmasıdır. Şüphesiz Irak’ta da gerek Amerika’nın işgalinden sonra, 2003’ten itibaren, gerekse Maliki’nin başbakanlık döneminde ayrıştıran, ayrımcılık kokan ve mezhepçilik saikıyla diğer tüm kesimleri inkar eden bir rejim sonunda kendi içerisinde infiale yol açtı ve kendilerini temsil etme iddiasıyla bir takım aşırı şiddet uygulayan örgütler ortaya çıktı” dedi.
"BU KONU NORVEÇ`İ İLGİLENDİRMEYEBİLİR AMA BİZİ İLGİLENDİRİYOR"
Bu konunun Türkiye’yi çok ilgilendirdiğini ifade eden Arınç, “Norveç’i fazla ilgilendirmiyor, İsveç’i fazla ilgilendirmiyor, belki Amerika bile çok uzakta olduğu için ateşin sıcaklığını çok fazla duymuyor. Ama bin kilometreye yakın Suriye sınırımız var, hemen arkasından da Irak sınırımız başlıyor. Güvenliğimiz için, ticaretimiz için, ülkeler arası ilişkilerimiz bakımından, rejimler noktasında Türkiye birinci derecede bu olan bitenle ilgilenmek durumunda. Unutmayalım 1.5 milyon Suriyeli Türkiye’de sığınmacı. Son gelenlerle beraber 300 bine yakın da Kobani’den gelen Kürtler var. 40 bin civarında da Yezidi dediğimiz farklı inanç gruplarından, Sincar dağlarındaki IŞİD işgali sırasında Türkiye’ye kaçarak canlarını kurtardılar. Dolayısıyla Türkiye 2 milyon civarında sığınmacıya kucağını açtı. Kapımıza dayanan ve can havliyle Türkiye’den medet uman insanlara biz kapımızı kapatamayız. Şimdi Türkiye daha büyük bir göç dalgası olabilir diye endişe ediyor. IŞİD’e karşı mücadele evet doğru ama IŞİD’e karşı mücadelede Esed rejimini nereye koyacaksınız. Bu müdahale Esed rejimini güçlendirecek bir noktaya gelmesin istiyoruz. Dolaysıyla bir taraftan IŞİD’le mücadele edilirken bir taraftan Esed’in kendi halkına yapmış olduğu zulümlerin de durmasını ve siyasal bir rejim değişliğinin Suriye’de gerçekleşmesini de istiyoruz. Bir taraftan Esed bombalıyor insanlar Türkiye’ye kaçıyor. Diğer taraftan IŞİD bombalıyor insanlar yine Türkiye’ye kaçıyor. Dolayısıyla her bombalamadan sonra bu örgütün önünden kaçanlar Türkiye’ye gelecekse biz bunun maddi manevi yükünü taşıyamaz hale gelebiliriz” diye konuştu.