HABER MRK - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Açılış Toplantısı’na katılarak, bir konuşma yaptı.
Hilton Bomonti Otel’de gerçekleştirilen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu'daki demokratik halk hareketlerine ve hak arayışlarına karşı sergilenen vurdumduymaz, çifte standartlı, ön yargılı ve adaletsiz tutumun "terörün oksijeni" olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Demokratik rejimlerde de 'halkın iradesine saygı duyulması gerekir' diyoruz. 'Halk neyi murat ettiyse, neyi istediyse ona saygı duyulması gerekir' diyoruz. Ama bakıyoruz ki maalesef halkın iradesinin tecelli ettiği bir ülkede, yüzde 52 ile geliyor kendi bakanı, darbesini yapıyor ve o darbeyle beraber meşruiyet kazanıyor. Nerede? Dünyanın değişik ülkelerinde. 'Demokrasinin beşiği' denilen ülke bile bakıyorsunuz o meşruiyetini kabul ediyor. Çok enteresan Birleşmiş Milletler’de çıkıyor konuşma da yapabiliyor. Şimdi Birleşmiş Milletler darbecilerin konuşma yaptığı bir yer midir? Yoksa gerçekten demokratik yollarla seçilmiş olanların gelip, konuşma yaptığı bir yer midir?" dedi.
ABD ve Batı'nın IŞİD'e yönelik saldırılarına işaret eden Erdoğan, "Peki ey dünya IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da PKK gibi bir terör örgütü ortadayken niye ayaklanmıyorsun? Orada niye sesin çıkmıyor? Ona karşı niye bir 'ortak mücadele verelim' demiyorsun? Şimdi ben bunu anlamakta da zorlanıyorum. Dünya eğer siyaset adalet üzere kurulu olursa onun bir anlamı vardır. Ama eğer siyaset adaletten kopuksa orada bir netice almak mümkün değildir." dedi.
Havadan bomba atmanın, soruna ancak geçici bir çözüm sağlayacağını ve sorunun üzerini örteceğini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'ye öncelikle insani yardım ulaştırılması konusunda, acil adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin toprak bütünlüğü korunacak şekilde anayasal ve her kesimin eşit şekilde temsil edileceği parlamenter sistemin oluşturulmasının artık ertelenemez bir durum olarak karşılarında olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ta her kesimin varlığına saygı gösterecek, her kesimin güvenliğini sağlayacak, bütün tarafların eşit temsilini temin edecek reformların gecikmeden hayata geçmesi gerektiğini belirterek, "Şu anda yapılacak operasyonlar, oluşturulan koalisyon sadece Irak'a yönelik olmaz. Hem Irak hem Suriye'yi hedef almalıdır. Hem Irak ve Suriye'yi hedef alacak böyle bir operasyon ve koalisyonun içerisinde Türkiye olarak zaten dışında kalamayız. Çünkü bin 250 kilometre sınırı olan biziz. Ve hedef ülke yine biziz" dedi.
Güvenli bölge oluşturulmalı
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaptığımız görüşmelerde ben hep şunu söyledim: Bir defa uçuşa güvenli bölge noktasında bu adımı atmamız şart. İki; güvenli bölge şart. Üç; eğit-donat noktasında adımın atılması şart. Bunlar öncelikli. Bunların bir defa yapılması gerekli. 'Şu olmaz, bu olmaz, şu olur.' Hayır, bunların 3'ünün de olması lazım. Biz olaya sadece bir terör örgütü açısından bakıyoruz. Aynı zamanda Suriye rejimi açısından bakıyoruz. Temenni ederim ki Irak'ta yeni oluşan rejim, hükümet orada başarılı bir uygulama, performans sergiler ve böylece orada da karaya yönelik atılacak adımlarda bundan önceki başbakan döneminde yaşananları tekrar yaşamayız. Çünkü bundan önceki başbakan ne yaptı? Terör örgütü Irak'a girdiğinde ordularını çekti ve bütün silahları orada bıraktı. O silahlar o terör örgütündeki silahlar. Bunu görmemiz lazım. Uluslararası toplum, acaba Filistin'de, Libya'da, Mısır'da acaba daha fazla inisiyatif alamaz mıydı? Niye alamadı. Bölgeyi derinlemesine etkileyen bu ve benzeri sorunlara kalıcı sorunlar üretilmesine yardımcı olamaz mıydı? Niye olmadı? Türkiye olarak bölgemizdeki sorunların çözülmesinde siyasi diyalogun en geçerli yöntem olduğuna inancımızı, bizler muhafaza ediyoruz. Bazı komşularımızın içinde bulundukları çatışma ortamının sona erdirilmesinde halkların beklentilerini karşılayacak demokratik ve kapsayıcı düzenlerin tesis edilmesinin ilk şart olduğuna inanıyoruz. Zira siyasi istikrar olmadan ekonomik atılımlar gerçekleştirmesi ve toplumun tüm kesimlerine yayılan uzun vadeli bir kalkınma sağlanması mümkün değildir."
Çözüm süreci sürecek
Konuşmasında Çözüm Sürecini başlattıklarını ve kararlı şekilde ilerlettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'ye tam üyelik yolunda kararlılıklarını muhafaza ettiklerini, Türkiye'yi son 12 yılda önemli demokratik reformlarla buluşturduklarını ve bunları daha ileri seviyelere taşımanın mücadelesini verdiklerini bildirdi.