DİYARBAKIR - Konferans öncesinde konuşan Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kankal, kültürde devamlılığın esas olduğunu belirtti. Herkesin şehrinin âlimlerine kültürüne geleneğine sahip çıkması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Kankal, "Üniversite olarak, büyükşehir belediyesi olarak, vakıf olarak eski değerlerimizi araştırıp, bulup bölgesel arşivlerimizi oluşturmamız gerekir." dedi.
Yaşadığı bir olaydan yola çıkarak söze başlayan Prof. Dr. Mehmet İpşirli, bir İngiliz`in Türk toplumu ile İngiliz toplumu karşılaştırması üzerine yaptığı tespitleri paylaşarak okumuş Türklerin; âlimlerin batı kültürüne olan ilgisi ve değerlerini yok saymasına dair İngiliz`in görüşlerini aktardı.
İlmin mübarek bir uğraş alanı olduğunu ve bunun toplumun faydasına sunulunca değer bulacağını söyleyen Mehmet İşpirli, "İlim dediğimiz bilim alanı, takdir edilmek ister. Toplum tarafından saygı görmek ister. Ama bu cüppeye sahip kişinin de buna layık olup uygun hareket etmesi gerekir." diye devam etti.
Osmanlı döneminde medreselerin sadece din eğitimi veren yerler olmadığını, aynı zamanda tıp, mühendislik, astronomi gibi bir çok bilim alanında eğitimler verildiğini kaydeden İpşirli, o dönemde hocaya ve görülen derslere verilen öneme dikkat çekti.
Osmanlı araştırmalarında yaşanılan en büyük problemin, o dönemde taşrada yaşayan alimler konusunda ellerinde yeterli bilginin olmadığını belirten Prof. Dr. İpşirli, "Diyarbekir de dahil olmak üzere maalesef taşrada yaşayan alimlerimize dair sağlıklı bilgiler yok elimizde. Dolayısıyla bu bağlamda taşrada gerek ilmi konuda gerekse iktisadi ve sosyal alanda eksikliklerimiz vardır" dedi.
Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Diyarbekir`in mahalli kaynaklarını tekrar kazanmak için TÜBİTAK gibi kurumların projelerinden yararlanarak yapılacak araştırmalar ile eski kaynakların günümüz Latin alfabesine çevrilerek topluma kazandırılması gerektiğini ifade etti.
Osmanlı ilmiye geleneğinin özellikle 18. yüzyıldan itibaren itibar kaybına uğradığını söyleyen İpşirli, II. Mahmut döneminde reformlar yapılarak ikilemlerin yaşanmaya başladığını; geleneksel medreselerin yerini Avrupai okulların aldığını, her alanda batı tarzı yaşamın izlerinin görüldüğünü söyledi.
Ayetullah Turgut-İLKHA