İSTANBUL - MÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Köse, "Avrupa`nın birçok ülkesinde din dersi standart derstir. Bazı ülkelerde 14, bazılarında 16 yaşını dolduranlar, istememeleri durumunda muaf olur" dedi.
Marmara Üniversitesi (MÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, İngiltere ve Avrupa`nın birçok ülkesinde din dersinin fizik, kimya ve biyoloji gibi müfredat derslerden olduğunu belirterek, din dersi seçmeli olsa dahi, din kültürü derslerinin zorunlu olması gerektiğini söyledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin (AİHM), Türkiye`ye zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde, ailelerin inançlarına saygı duyulması konusunda yaptığı uyarıya ilişkin kararını, AA muhabirine değerlendiren Köse, İslam`da birçok mezhebin, çok farklı kültürel anlayışın, farklı bölgelerdeki farklı uygulamaların toplum tarafından yeni yeni anlaşılmaya başlandığını söyledi.
Köse, "Türkiye toplumunda din dersini, din kültürünü istemeyenler bile, `bu ders olmasın` diyenlerin bile, `bu ders olsun ki çocuklarımız, doğrusu nedir, gerçek İslam nedir, onu öğrensinler, dışarıda yanlış bildiğimiz akımlara kapılmasınlar` diye talep etmeleri gerekir" diye konuştu.
"Başvuranlar Alevileri temsil etmiyor"
Din dersi konusunda AİHM`e başvuranların Alevileri temsil etmediğini vurgulayan Köse, "Fazla ideolojik takıntısı olan, İslamiyetten, dinden çok da fazla haz etmeyen, Aleviliği ateizmin yan kolu olarak gören, daha çok sol eğilimli kişiler, olduğunu tahmin ediyorum. Onları suçlamak anlamında değil ama böyle bir farklılaşma da Aleviler içerisinde mevcut" dedi.
Köse, Yunanistan`da ve 1992`den itibaren de İngiltere`de din dersinin zorunlu olduğunu anlattı.
Veli ya da rüştünü dolduran öğrencinin istememesi durumunda din dersinden muafiyetin söz konusu olduğunu vurgulayan Köse, "İngiltere ve Avrupa`nın birçok ülkesinde din dersi standart derstir. Yani, fizik, kimya, biyoloji gibi müfredat içerisindedir. Bazı ülkelerde 14, bazılarında 16 yaşını dolduranlar, istememeleri durumunda muaf olur. Üçüncü uygulama da din dersi almak istediğini başından bildirildiği ülkeler vardır" diye konuştu.
Avrupa`da "verilen ders din dersi mi,din kültürü mü" olduğu yönünde tartışmalar yaşandığını ifade eden Köse, İngiltere`de kiliseye gitmenin dersin içinde olduğu, okullardaki kiliselerde ayinlerin öğretildiğini, öğrencilerin buna katılmak zorunda olduğunu söyledi.
Köse, uygulamalı din dersi olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
" Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğidir. Avrupa`daki trend de şudur: Artık yeni nesil dini kültüre çok yabancılaşıyor.Din dersi seçmeli olsa dahi, din kültürü bilgisini veren dersler zorunlu tutulmalıdır. Çünkü, Fransa`da bir müzeyi gezen öğrenci dini bir tabloyu Japonya`dan gelen bir turist gibi mi görecek. Dini kültürü öğretmezsek, o resmi, tarihini ve dini isimleri bilemez. Biz nasıl dini kültüre ait isimleri kullanıyorsak, Avurapa`dakilerin kullandığı da dini isimlerdir. Avrupa`da, `kültürdeki dini olguları yeni neslin bilmesi için din bilgisine ihtiyaç vardır` tartışması yaşanıyor. Din bilgisinin okullarda mutlak suretle öğretilmesi yönünde eğilim var."
Türkiye`deki bazı kesimlerin din dersine yönelik argümanların Avrupa`daki temellerinin aslında sarsılmış vaziyette olduğunu ifade eden Köse, "Bizde, `dinden uzaklaşalım, dine ait şeyleri fazlaca kültürel ortamda bulundurmalarına` derken Avrupa tam tersine bir mesafe kat etmektedir. Bu kesimin istediği şey Avrupa`daki eğilimin tersine bir şeydir" dedi.
Köse, bazı batı ülkelerinde ve Fransa`da da kilisenin ve cemaatlerin özerk bir yapıya sahip olduğunu, isteyen cemaatin istediği okulu açabildiğini, Türkiye`de ise böyle birşeyin söz konusu olmadığını anlattı.
"AİHM, `din eğitimi kaldırılsın` demiyor"
Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Talip Küçükcan da, AİHM kararının din eğitimi vedin özgürlükleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtti.
Türkiye`de anayasa gereği din eğitimi ve öğretiminin zorunlu olduğunu ifade eden Küçükcan, "Bu karar Türkiye`dekidin eğitiminin kaldırılmasına ilişkin bir karar değil. ` Din eğitimini ve öğretimini kaldırın` demiyor, bunu `seçmeli hale getirin` diyor. Bazıları istemeyebilir. Seçmeli hale getirilmesi pek çok ülkede uygulanıyor. Kararda `Türkiyedin eğitimi ve öğretiminden vazgeçsin` denilmiyor. Mevcut din eğitimini, eğer bazı vatandaşlar almak istemiyorsa, onlara buradan bir çıkış yolunun gösterilmesi gerekir. `Zorunlu olmaktan çıkarılsın, vatandaşlara seçme imkanı tanınsın` diyor. Bu da insan hak ve özgürlükleriyle doğru orantılıdır. Burada sıkıntı yok. Türkiye`nin de bunu karşılaması lazım" dedi.
İngiltere, Fransa gibi pek çok ülkede kiliselerin okullarında din eğitiminin zorunlu olduğunu, kilise okullarında bağlı olunan mezhebe göre eğitim verildiğini ifade eden Küçükcan, devlet okullarının çoğunluğunda ise din eğitiminin seçmeli verildiğini kaydetti.
"Laiklikle ve din özgürlükleriyle çelişmez"
Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ülkelerinde din eğitimi konusunda tek bir uygulama olmadığını vurgulayan Küçükcan, şöyle devam etti:
"Her ülke kendi siyasal ve toplumsal gerçeklerine, tarihlerine, geleneklerine göre din eğitimini ve öğretimini düzenliyor. Bazıları zorunlu, bazıları seçmeli, bazılarının içeriği oldukça karşılaştırmalı din eğitim şeklinde. Çoğunluğunda ise din eğitiminin içeriği ülkenin sosyolojisini yansıtır. Bir ülkede din eğitimindeki müfredatın din, mezhep, inanç ağırlıklarına göre şekillendiğini görüyoruz. Din eğitiminde bütün dinler eşit şekilde verilemez. Din eğitimi ve öğretimi o ülkenin toplumsal eğilimini, sosyolojisini yansıtır. Hangidin ve mezhep ağırlıktaysa onun ağırlıklı olarak okutulmasını dünya normal karşılar. Bu `diğerlerine yer verilmesin` demek değildir. Toplumdaki diğer inançların mutlaka okutulması lazım. İnsanların kendi ülkelerinde yaşayan din ve mezheplerle ilgili bilgiye sahip olması lazım. AİHM `tüm dinleri aynı şekilde verin` demiyor. Diğerlerinin de yansıtılmasını söylüyor.
Okullarda, din ve inançla ilgili çok farklı bilgilerin verilmesi ne laiklikle çelişir, ne de din özgürlükleriyle çelişir. Önemli olan bunu insanlara zorla öğretmemektir. Seçmeli olması lazım. Dileyen alır, dileyen almaz."
AA