MARDİN - Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, hac ibadetiyle ilgili açıklamalarda bulundu. İnsanlar için kurulan ilk ibadet evinin Mekke’de âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak inşa edilen Kâbe olduğunu hatırlatan Müftü Coşkun, haccın mali bir ibadet olduğu gibi maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi, ferdi ve içtimai boyutları olan bir ibadet olduğunu söyledi.
“Hac ibadetinde zaman kadar, mekân unsuru da büyük önem arz eder.” diyen Coşkun, “Hac, Allah’a, peygamberlere, ahirete iman gibi inanç esaslarını pekiştirmekte ve Müslümanlara takva, sabır, sevgi, saygı, kardeşlik, fedakârlık, cömertlik gibi ahlâkî güzellikleri kazanma ve yaşama imkânı sunmaktadır.” diye konuştu.
Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü: “Mekke’nin fethinden önce farz kılınmasına rağmen, müşriklerle ilişkilerin iyi olmaması sebebiyle Müslümanlar ancak fetihten sonra hacca gidebilmişlerdir. Fethi takip eden yıl Hz. Ebu Bekir ‘Hac emiri’ olarak görevlendirilmiş, müşriklerin Mescid-i Harâm'a yaklaşamayacağı, kadın veya erkek hiç kimsenin çıplak tavaf yapamayacağı gibi hususları tebliğ etmek vazifesi ise Hz. Ali’ye verilmiştir. Hz. Peygamber’in hayatının son senesinde, hicretin 10. yılında ifa ettiği hac ise, ‘Veda haccı’ olarak anılmıştır. Resul-i Ekrem’den sonra gelen Müslüman yöneticiler ya bizzat kendileri hacca gitmek yahut emir tayin etmek suretiyle hac kafilelerinin bu görevi huzur içinde yerine getirmelerini sağlamışlardır.”
Hac ibadetinin ihram, namaz, telbiye, zikir, vakfe, istiğfar, tavaf, sabır, ilgili yasaklar, kurban, sadaka gibi yoğunlaştırılmış bir dizi ibadet ve itaatten oluştuğunu belirten Coşkun, ayrıca haccın bir ay içerisinde başlayıp biten bir ibadet olmadığına dikkat çekti.
Müftü Coşkun, “Hac, Müslümanların manevi yönlerini güçlendirecek, morallerini takviye edecek, izzet ve şereflerini artıracak, sorumluluk bilinçlerini geliştirecek, onlara birlikle hareket edebilme yetisi kazandıracak en önemli ibadetlerden biridir. Bu mübarek iklimde Müslümanlar, karşılıklı olarak sevgi, bilgi, görgü, tecrübe ve kültür alışverişi yapma, birbirlerinden yararlanma fırsatı bulurlar. Böylece, en mübarek zamanda, en mukaddes mekânda son derece bereketli bir buluşmayı gerçekleştirip günahlarından arınmış olarak memleketlerine dönerler.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)