MEHMET ÖZCAN / ANALİZ
Varılan ateşkes anlaşması vahşet bombardımanını durdursa da israil’in ateşkese uymayan taciz ateşleri ve İHA’larla Gazze’yi 24 saat aralıksız gözetleme gibi tek taraflı ihlaller devam ediyor. İhlaller, israil’in geçmişinden bu yana güvenilmez olduğunu her seferinde bir kez daha fotoğraflıyor. Batı Yaka’da tutuklamalar, Kudüs’te Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa’da siyonist faaliyetleri devam ettiren israil rejiminin, insanlık dışı amacına ulaşmak için terörist icraatlarından bundan sonra da milim şaşmayacağı aşikâr. Sadece bu hafta bir iki gün arayla israil askerlerinin yaptığı terör faaliyetleri sonucu; Kudüs’te 16 yaşındaki Muhammed Abdülmecid Senegrat ile Ramallah’ta 21 yaşındaki İsa Salim El-Katari, israil askerlerinin açtığı ateşle şehid düştü. 35 yaşındaki Filistinli esir Raid El-Ca’beri ise işgal zindanında şehadete kavuştu.
İSRAİL, BOMBALARLA BECEREMEDİĞİNİ ABBAS ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYOR
Görevi çok önceden sonlanmış olmasına rağmen şer güçlerce Filistin Devlet Başkanı olarak görülmek istenen Mahmud Abbas ise Filistin davasını akamete uğratmak için adeta biçilmiş kaftan. İsrail’le ilişkilerde sürekli tavizkar davranan Abbas’ı, Mısır ve Suudi gibi İslam dünyasını, batılı şer güçlerle birlikte hareket ederek sırtından hançerleyen işbirlikçi Arap ülkeleri destekliyor. Abbas yaptığı açıklamayla, Hamas’la ilişkilerinin şimdiki biçimiyle uzun süre devam edemeyeceğini söyledi ve uzlaşı hükümetini sonlandırma tehdidinde bulundu. Sebebini uzlaşı hükümetinin Başbakanı Rami Hamdallah’ın açıklamalarından öğreniyoruz; ‘Filistin hükümeti ve bankalar, eski Hamas hükümetinin personeline ödeme yapılması durumunda Filistin halkı ve hükümetine boykot uygulanacağı uyarıları aldı.’
Açıklamadan da anlaşılacağı üzere terörist israil’in Hamas’ı bitirme projesine destek veren bu Arap rejimleri, şimdi de daha önce Hamas hükümeti bünyesinde çalışan memurların maaşlarının ödenmemesini istiyor. Sinsi amaç gayet açık; israil’in bombalarla beceremediğini sivil yoldan Gazze’de bir halk ayaklanması ve kaosla Hamas’ı çökertmek. Ama yanılıyorlar, Hamas’ın Gazze halkının gönlünde öyle bir yer edinmiş ki bunu ne Abbas ve onun gibileri ne de israil terör rejimi yıkabilir.
Hamas, kurulan Filistin Uzlaşı Hükümeti’yle birlikte Gazze hükümetini feshetmiş ve uzlaşı hükümetinin Gazze’de bulunan 45 bin memurun maaşını da ödemesi gerektiği üzere anlaşmaya varılmıştı. Ancak Filistin uzlaşı hükümeti şu ana kadar maaşları ödemediği gibi Gazze’yi israil saldırılarına karşı da korumaktan aciz kaldı.
HAMAS’IN BATI YAKA VE RAMALLAH BAŞARISI ABBAS’I KORKUTUYOR
İşin aslı Abbas ve avenesi, Filistin halkından çekinmeseler Hamas’ın israil’e karşı silahı bırakmasını çoktan isteyecekler ama halkın tepkisinden çekiniyorlar. Şimdiden Hamas’ın, Gazze dışında Batı Yaka ve Ramallah’ta da yapılacak seçimlerde tıpkı Gazze’de 2006’da gösterdiği başarının da üzerinde bir halk desteğine ulaştığına dair ciddi göstergeler var ve bu durum Abbas ile lideri olduğu el Fetih örgütünü bir hayli korkutuyor. Çünkü Batı Yaka ve Ramallah’da yaşayan Filistinliler artık bir adım sonrası işgal edilecek ya da evlerinden atılacak kişilerin kendileri olduğunun farkında. Ve Abbas’ın Filistin topraklarını koruma noktasında hiçbir şey yapmadığını, aksine israil’in toprak gaspına yeterli tepkiyi göstermeyerek dolaylı destek çıktığını da anlamış durumda. Dolayısıyla Hamas’ın nasıl Gazze’de ciddi bir oranda halk desteği varsa artık Batı Yaka ve Ramallah bölgelerinde de şeffaf bir seçimin olması durumunda bu, Hamas’ın zaferiyle sonuçlanacaktır.
FİLİSTİN’İN GARANTÖRLERİNDEN KİM NE İSTİYOR?
Verdikleri lojistik destekle Filistin uzlaşı hükümetini ayakta tutmaya çalışan Türkiye ve Katar’ın nihai amacı, zorlu süreçle birlikte inşa edilecek Filistin devletine giden yolun açılmasını sağlamak. Ancak israil’in kontrolünde hareket eden Mısır ve Suudi ise uzlaşı hükümetinin yıkılması için yoğun bir çaba harcıyor. İslam dünyasının yüzkarası bu Arap rejimlerinin isteği; abluka altındaki Gazze’de memur maaşlarını ödeyemeyen Hamas’ın halk desteğini kırarak bir halk isyanı başlatmak ve sonrasında Hamas’ın silahsızlandırılmasını sağlamak. Ardından Gazze’nin de tıpkı Batı Yaka’da israil’in toprak gaspı yaparak Yahudi yerleşim merkezleri inşa ettiği gibi işgale, toprak gaspına açık hale gelmesini sağlamak. İşbirlikçi bu Arap rejimlerinin israil terörüne arka çıkmalarının en önemli sebebi aslında belli. İhvan kökenli Hamas’ın büyümesi, gelişmesi; Suudi krallığı saltanatının giderek çatırdaması demek oluyor ve Mısır’ın darbe yönetimine yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor. Sulta ve diktaların bu korkuları onları israilin soykırımlarına da ortak ediyor.
İSTANBUL’A GELEN GAZZELİ YARALILAR VE İSRAİL’İN VAHŞİLİĞİ
Öte yandan geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler ’in çatışmalarda çocukların korunmasından sorumlu özel temsilcisi Leyla Zerrougui, israil’in Gazze’ye saldırılarında 500’den fazla çocuğun katledildiğini, yaralanan 3 bin çocuğun üçte birinin de ömür boyu sakat kalacağını belirten bir rapor açıkladı. Sakat kalan bir çocuğun dramı neredeyse bir insanın ölmesine denk bir boyut taşıyor. Hele ki 2150 kişinin şehid edildiği, 11 bin 500 kişinin de yaralandığı israil saldırılarından dolayı sakat kalanlardan sadece çocukların sayısı bin civarında… Yetişkinler ayrı. Gerçekten acı büyük. Ve bu acıyı ancak yaşayanlar anlar. Bunu en iyi şekilde İstanbul’a getirilen Gazzeli yaralıları tedavi gördükleri Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret etmekle biz de daha iyi anlamış olduk. Özellikle 17 yaşındaki Gazzeli bir gencin kesik bacağı ve bombaların kör ettiği bir gözü ile göğsündeki şarapnel parça izleri biz ziyaret ekibini çok derinden sarstı. Bize refakat eden hastane yetkilisi, yaralı gencin bir an önce Gazze’ye dönmek istediğini belirtince hayretimiz bir kat daha arttı. Yaralı gencin, ambargo altından uzakta rahat etmeyi düşünebilecekken tekrar açık hava hapishanesi Gazze’ye alelacele dönmek isteyişi Filistin davasının bu onurlu insanlar varken terörist israil’e karşı her zaman zaferle sonuçlanacağını hissiyatını bir kez daha bize anımsattı.