BİNGÖL- Toplumda yapılan düğünler konusunda önemli uyarılarda bulunan Âlimler Cemiyeti, meşru dairede düğünlerde eğlencenin olabileceğini, bir ailenin sağlıklı olabilmesi için de temelinin sağlam ve takva üzerine atılması gerektiği vurguladı.
“Temeli cahiliye adetleri üzerine atılan bir aile eninde sonunda çöker”
Âlimler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, düğünler konusunda önemli uyarılarda bulundu. Meşru dairede düğünlerde eğlencenin olabileceğini belirten Şenlik, “Evlilik, kolektif hayata atılan ilk adımdır. Bunun ilk çekirdeği ailedir. Bir ailenin sağlıklı olabilmesi için de temelinin sağlam ve takva üzerine atılması gerekir. Temeli cahiliye adetleri ve gayri meşruluk üzerine atılan bir aile, eninde sonunda çöker. Tarihte, bu tipten oluşan toplumlar da yıkılmaya, dağılmaya mahkûm olmuştur. Hz. Âdem’in oğullarından Kabil’in olayı, bunun yaşanmış en canlı örneğidir. Nitekim Kabil’in zürriyetinden meydana gelen neslin tamamı, Nuh Tufan’ında helak olup gitmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Müstehcen müzik türlerinden ve karma oyun şekillerinden sakınmalıdır”
Evlilik kapısına ilk adımın düğünle atıldığını ifade eden Şenlik, “Düğün faktörünün, aile üzerinde olumlu olumsuz büyük etkileri vardır. O halde, Müslüman kişinin buna iyi dikkat etmesi gerekir. Müslüman birey, haremliğe ve selamlığa riayet ederek , İslam ahlakına uygun bir şekilde düğün merasimini tertip etmelidir. Gayri ahlaki ve müstehcen müzik türlerinden ve karma oyun şekillerinden sakınılmalıdır.”şeklinde konuştu.
“Düğünler, matem havasına sokulmamalı”
Düğünlerde meşru dairede eğlencenin olması gerektiğini vurgulayan Şenlik konuşmasını şöyle devam etti: “Öte yandan bu haramlar işlenmesin diye düğünden oyun ve eğlenceyi tamamen kaldırmak da ikinci bir yanlıştır. Kimileri kendince bunun önünü almak için, Kur’an-ı Kerim ve Mevlit okutuyorlar. Bu da düğünü bir nevi matem havasına sokuyor. Çünkü bunlar aynı zamanda taziye merasiminde de icra edilen şeylerdir. Bir düğün merasiminde yapılan şeylerle, taziye merasiminde yapılan şeyler aynı olmamalıdır. Şüphesiz bu iki merasimin tabiatları tamamen birbirine zıt ve farklı şeylerdir. Her şey kendi tabiatında yapıldığı zaman daha güzel olur. Bazıları da bu her ikisini bir arada gerçekleştiriyorlar. Yani getirdiği davul zurna ekibine bir mola verdirip, bu arada Hoca efendiyi çağırıp bir de mevlit okutarak, düğünlerine gelen kesimlerin hepsini memnun etmeye çalışıyorlar. Bir de bakarsınız ki, sabırsızlıkla mevlidin bitmesini bekleyenler, mevlit biter bitmez davulun dibine vuruyorlar. İşte bu da Kur’an-ı Kerim’e ve Mevlid-i şerife yapılan bir saygısızlık ve bir başka hakaret ve rezalettir.”
“Cahili ve ahlak dışı düğünlere karşı alternatiflerin olması gerekir”
“Haddi zatında benim burada, mevlit okutan bilinçsiz Müslümana, hacı efendilere bir sözüm ve itirazım yoktur.”diyen Şenlik, “Belki onlar, kendince bazı münker ve haram şeyler işlenmesin diye bunu alternatif olarak devreye koymuşlar. Zaten bunu yapanlar, dini hassasiyeti ve duyarlılığı olan insanlardır. Asıl benim levme ettiğim kimseler, dini din adına zorlaştıran ve münkerlere karşı alternatifi olamayan sözde dindarlardır, Sofular ve bir takım hoca ve hacı efendilerdir. Bunların ortalıkta yapılan cahili ve ahlak dışı en berbat düğünlere karşı bir alternatiflerinin olmadığı gibi, bazı Müslümanların (Allah kendilerinden razı olsun) geliştirdiği İslami düğün usullerine de, eleştirileri eksik olmuyor. Yok, efendim “Bunlar, Allah ve peygamberin ismini kelamlara koymuşlar.” veya “Bunlar oynarken Allah’ın ismini zikrederek ayaklarını sert bir şekilde yere vurarak Allah’a saygısızlık yapıyorlar” diyerek mesnetsiz itirazlarla kafa karıştırıyorlar. Aslında onlardan şunu sormak gerekir: “Allah’ın ismini zikretmenin haram olduğu yerler nerelerdir? Sizler tuvalete, hamama ve cimaa girerken dahi -korunmak için- Allah’ın ismini zikredebilirken, sünnet olan bir düğün merasiminde Allah’ın isminin zikredilmesini ne diye yasaklıyorsunuz? Bunu nereden çıkarıyorsunuz? Onlara vereceğimiz en güzel cevap, yorumsuz olarak şu ayeti kerimedir: ”(Gerçek müminler) o kimselerdir ki, ayaktayken otururken ve yanları üzerine yatarlarken de Allah’ı zikrederler.” (Âli İmrân-191)” sözlerine yer verdi.
“Bazı yerler hariç her yerde Allah’ın ismi zikredilebilir”
Şenlik konuşmasını şöyle tamamladı: “Netice itibariyle, büyük fakihlerin görüşlerine dayanarak diyebiliriz ki; fıtraten kerih görülen veya pisliklerin çokça bulunduğu yerlerin, yani tuvalet, hamam ve çöplük gibi yerlerin dışında her zaman ve her yerde Allah’ın ismi zikredilebilir. Yolda yürürken, ayaktayken, otururken ve yanı üzerine yatarken de olabilir. Bunun için illa da belli bir mekânı seçmek veya (namaz dışında) bir şekil ve pozisyon almak şart değildir. Bazı sofuların virtlerini çekerken belli bir pozisyon seçmeleri, kendilerince oluşturdukları bir adaptan ibarettir.” (Nihat Kanat-İLKHA)