Rasheda, Galler’in New Port şehrinde yaşıyor. Sabahları iki çocuğunu okula gönderip bebeğiyle ilgileniyor. Alışverişe çıkıyor, dışarıda arkadaşlarıyla buluşuyor, bankada sıraya giriyor.
Ancak Irak’ta güçlenen IŞİD, onun kilometrelerce uzaktaki hayatını etkiledi. Bangladeş kökenli bir Müslüman olan Rasheda, birkaç yıl öncesine kadar büyük rahatlıkla yaptığı bu işleri şimdi rahatsız edici bakışlar altında halletmek zorunda. Bundan kaçmak için de çoğunlukla Müslümanların yaşadığı mahallelere gitmeyi tercih ediyor:
“25, 30 yıldır buralarda yaşıyoruz, New Portlular alışkınlardı bize. IŞİD yakın zamanda bu kadar bilinmeye başladığından beri daha dikkatli bakıyorlar. Baktıklarını, rahatsızlıklarını hissetmemizi istiyorlar, özellikle yapıyorlar. Zaten hiçbir şeye karışmıyoruz, kimseyi rahatsız etmeden ibadetimizi yapıyoruz."
Rasheda, yaşadığı bölgedeki ‘İslam algısının’ son zamanlarda olumsuz yönde değişmesinden rahatsız, yeni yasa tasarısı geleceğe ve çocuklarının hayatına yönelik endişesini arttırıyor.
Cameron ‘IŞİD’le mücadele planı’nı açıkladı
Avrupa ülkeleri ve ABD, IŞİD ile mücadelede en önemli noktalardan birinin savaşmak üzere bölgeye giden yabancıların durdurulması olduğu görüşünde. 1 Eylül’de Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron, hükümetinin IŞİD ile mücadele kapsamındaki yeni planını açıkladı.
Buna göre ülke dışına seyahat eden kişiden şüphe duyuluyorsa bu kişinin pasaportuna el konabilmesi için İngiliz polisine yetki verilecek. Bunun için yasal düzenlemeye gidilecek. Cameron, ülkeye dönmek isteyen şüphelilerin engellenmesinin de görüşüleceğini söyledi.
Avrupa’nın farklı ülkelerinden yüzlerce kişi, IŞİD’e katılıp savaşmak üzere Irak ve Suriye’ye gitti. Birleşik Krallık’tan da son üç yılda yaklaşık 500 kişi IŞİD’e katıldı.
Plan uygulamaya geçtiğinde öncelikli incelenecekler arasında yabancı uyruklular, İngiliz vatandaşlığını sonradan almış olanlar ve çifte vatandaşlığa sahip kişiler yer alacak. Bu durum da en çok Müslümanları kaygılandırıyor.
Müslüman toplum lideri plana karşı
Birleşik Krallık’taki en büyük Müslüman topluluklarından olan Britanyalı Müslümanlar Birliği de, plana tamamen karşı. Al Jazeera’ye konuşan birliğin başkanı Ömer Hamdun, ‘Ülke güvenliği için atılacak adımları destekliyoruz ancak verilen bu yetki Müslümanları hedef almakla kalmayıp, toplumda önyargı oluşmasına da yol açacak’ dedi:
“Bizi çok endişelendiren bu plan, meşru sebeplerle seyahat ettiği halde hedef alınan bireylerin sayısının artmasına yol açacak. Burada, İngilizlerin benimsediği `Suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur` ilkesinin altını çizmek istiyoruz, çünkü artık insanlar klişelere, tahminlere ve görüntülerine göre niyetlerinin ne olabileceğine bakılarak durdurulabilecek.”
‘IŞİD’i bahane edip Müslümanlara aldıkları tavrı meşrulaştırıyorlar’
New Port şehir merkezinde giyim dükkânı işleten Pakistan kökenli Azim, yasa çıksa da bir şey değişmeyeceğini, sadece Müslümanların maruz kaldığı muameleyi artık gizlemeyeceklerini düşünüyor:
“Yabancı ülkelerden bakınca sanki bu yasa çıktığında Müslümanlara zorluk çıkaracaklarmış gibi gözüküyor ama biz zaten son birkaç yıldır aynı muameleye maruz kalıyoruz. Biz zaten havaalanlarında farklı bir bölmeye alınıp, aşağılayıcı bir muameleyle özel aramaya tabi tutuluyoruz. Son yıllara sebepsizce pasaportuna el konulan, havaalanında girişine izin verilmeyen çok arkadaşım oldu. Şimdi bunu sadece yasal zemine oturtuyorlar. Artık IŞİD tehdidini bahane edip bunu göstere göstere yapacaklar, meşrulaştırıyorlar. Müslümanlara takındıkları tavrı gizlemelerine gerek kalmadı. Bir yandan ‘bir şey değişmeyecek ki’ diyorum, bir yandan da bunları yasal zemine oturtabilecekleri için çok kaygılanıyorum, bir sonraki adım ne olacak acaba?”
‘Yasa, Müslümanlarla ilgili yaratılmak istenen algının parçası’
Taksi şoförlüğü yapan Bangladeş kökenli Mahmud, haberlerde kullanılan dile öfkeli. Cameron’un Ağustos’ta söylediği ‘IŞİD bizi İngiltere sokaklarında hedef alabilecek kadar güçlenebilir’ sözlerini hatırlatıyor ve ‘İslamiyet kafa kesmek demek sanıyor artık İngilizler. Yasa da bu algıya katkı yapacak’ diyor:
“Ben inançlı bir Müslümanım, sürekli Ortadoğu ülkelerine ailemle gider, camileri, türbeleri ziyaret ederim. Bu kanun çıktıktan sonra gidemem, fişlenirim diye korkuyorum. Aslında bu, Müslümanlarla ilgili yaratılmak istenen algının bir parçası… IŞİD Musul’u aldığından beri medyada onlar Müslümanlığın bir mezhebine aitlermiş gibi, tüm İslam dini böyle radikalmiş gibi gösteriliyor. Oysa ki İslam dininde kafa kesmek, kadınlara tecavüz etmek yoktur. Kimse haberlerde bunu söylemiyor, Müslümanlık buymuş gibi gösteriliyor. Dolayısıyla bize olan tavır da yavaş yavaş değişiyor. Devletin çıkıp Müslüman vatandaşlarını koruması gereken yerde şimdi onlar da bizi fişlemek üzerine bir yasa çıkarıyorlar, onlar da böyle algılanmasından memnunlar.”
‘Koca bir Müslüman nüfusu sorumlu tutuyorlar’
Pakistan kökenli bir İngiliz vatandaşı olan Ali, New Port’ta eski şehrin merkezinde bir dükkân işletiyor. ‘IŞİD’in yaptığı katliamlar burada duyulduğundan beri neler çektiğimizi bilemezsiniz’ diyen Ali, bununla ilgili detay vermese de, kaygısını anlatıyor:
“Bu yasa kesin çıkacak, çünkü hepimizden şüpheleniyorlar. Çok kaygılıyız. Birleşik Krallık’tan giden toplam birkaç yüz kişi varmış. Eskiden El Kaide’ye giden oluyordu ama sayı daha azdı. Evet, IŞİD’le birlikte sayı arttı ama, Birleşik Krallık topraklarında 1 buçuk milyonun üzerinde Müslüman yaşıyor. IŞİD’le savaşmaya gidenlerin sayısı bunun yüzde biri bile değil. Bu kadarcık insan için hepimize neden bunu çektiriyorlar? Koca bir Müslüman nüfusu bundan sorumlu tutacaklar."
Al Jazeera`ye konuşanlar `korktukları` gerekçesiyle soyadlarını vermek istemedi. Rasheda ise `gerçek ismimi bilmeyin, Rasheda yazın` diyerek bu ismin kullanılmasını istedi.
Birleşik Krallık vatandaşlarının yaklaşık 1 milyon 650 bini Müslüman, bu da toplam nüfusun yüzde 3’üne denk geliyor. 140 bin nüfuslu New Port`ta ise yaklaşık 4 bin Müslüman var. Şehirde Müslüman nüfusa hizmet eden yedi cami birbirinden Bangladeş, Pakistan, Şii, Sünni camisi olarak ayrılıyor.
Kaynak: Al Jazeera