İskoçya`nın Birleşik Krallık`tan bağımsızlık referandumuna 10 günden az süre kalırken, İngiliz hükümeti anket sonuçlarının da etkisiyle bağımsızlığı önlemek için çabalarına hız verdi.

18 Eylül`de İskoç halkına "İskoçya, bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. İskoç seçmenler, pusulalarda "Evet" ya da "Hayır" yanıtını işaretleyerek oy verecek. Referanduma katılımın yüksek olması ve yaklaşık 3 buçuk milyon İskoçun sandık başına gitmesi bekleniyor. 5 milyon 300 bin nüfuslu İskoçya`da referanduma, 16 yaş ve üzerindekiler katılabilecek.

Oy verme işlemi 18 Eylül`de yerel saatle 07.00`de başlayacak ve 22.00`ye kadar sürecek. Oylar İskoçya`da 32 yerel yönetimdeki oy verme işlemi sona ermeden sayılmayacak. Kesin sonuçların ise 19 Eylül sabahı belli olması bekleniyor.

İskoçya`da ayrılıkçılar ile birlik yanlılarının kampanyaları ise devam ediyor. İskoç Ulusal Partisi`nin (SNP) liderliğindeki "Bağımsızlığa Evet" kampanyası, daha adil bir toplumda yaşamak istediklerini söylerken ve Londra`nın fazla yetki sahibi olmasına itiraz ederken, birlik yanlısı kampanyanın yetkilileri, İskoçya`nın Birleşik Krallık`ın içinde daha güçlü olduğu mesajını veriyor.

Bağımsızlık halinde belirsizlikler

18 Eylül`deki referandumdan "bağımsızlığa evet" sonucunun çıkmasının bazı belirsizlikleri de beraberinde getirmesi bekleniyor. İskoçya`nın para biriminin bağımsızlık halinde ne olacağı belirsizliğini koruyor. SNP`nin lideri ve İskoç bölgesel hükümetinin Başbakanı Alex Salmond, İskoçya`nın sterlini kullanmaya devam edeceğini söylüyor. Ancak İngiliz parlamentosundaki üç büyük siyasi parti, "bağımsız bir İskoçya ile para birliğine izin verme niyetlerinin olmadığını" bildiriyor.

İskoçya`nın bağımsızlığı halinde Avrupa Birliği`nin (AB) parçası olarak kalıp kalmayacağı da soru işareti. Salmond, İskoçya`nın doğrudan AB`nin 29`uncu üyesi olacağını savunsa da İngiliz basınına konuşan AB kaynakları, İskoçya`nın bağımsızlığı halinde yeniden AB ile müzakere süreci yürütmesi gerekeceğini, bunun ise 5-6 yıl süreceğini dile getiriyor.

SNP, İngiltere`nin nükleer silahlarının bulunduğu İskoçya`daki Faslane deniz üssünden 2020 yılına kadar kurtulmak istiyor. Ancak Londra yönetimi, nükleer silahları başka bir yere taşımanın oldukça maliyetli olacağını dile getiriyor. Kuzey Denizi`ndeki doğalgaz ve petrol rezervlerinden elde edilen gelirin bağımsızlık halinde nasıl paylaştırılacağı da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Salmond, bağımsızlıkları halinde Kuzey Denizi`ndeki petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 90`ının kontrolünü üstleneceklerini söylüyor. İngiltere ise ekonomik belirsizliklere neden olacağı gerekçesiyle buna karşı çıkıyor.

İskoçya`nın bağımsızlığı halinde Birleşik Krallık`ın uluslararası etkinliğinin azalmasından da endişe ediliyor. Bazı uzmanlar, İskoçya`nın bağımsız olması durumunda Birleşik Krallık`ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyeliğini koruyup koruyamayacağının sorgulanacağını ifade ediyor. Olası bağımsızlığın, gelecek yıl genel seçime hazırlanan İngiltere Başbakanı David Cameron`ın elini zayıflatacağı da bildiriliyor.

İngiliz hükümetinden son dakika yetki vaadi

Referandum yaklaştıkça yapılan anketlerde bağımsızlık yanlılarına desteğin arttığının ortaya çıkması, İngiliz hükümetini ve monarşisini endişelendiriyor. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth`in 18 Eylül`de İskoçya`da olması, İngiltere Başbakanı Cameron`ın ise 18 Eylül`den önce bölgeye gitmesi bekleniyor. Cameron`ın, Kraliçe`yi referandum hakkındaki gelişmelerle ilgili sıklıkla bilgilendirdiği de basına yansıyor.

Siyasi konularda genelde görüş belirtmeyen İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, bu yıl İngiliz parlamentosunun yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, "Hükümetim, İskoç parlamentosuna yeni finansal yetkiler vermeye devam edecek ve İskoçya`nın Birleşik Krallık`ın parçası olarak kalmaya devam etmesini sağlayacak" ifadelerini kullanmıştı.

"İskoçya ile daha güçlüyüz" mesajını veren İngiliz hükümeti, bağımsızlığı destekleyenlerin sayısının artmaması için bağımsız olmasalar dahi İskoçların yetkilerini artıracağı vaadinde bulunuyor. İngiltere`nin eski Başbakanı Gordon Brown dün yaptığı açıklamada, referandumdan bağımsızlığa hayır kararı çıkarsa İskoç özerk parlamentosunun yetkilerinin artırılacağını söyledi.

Brown, "Hayır" sonucunun, İskoç parlamentosunun finans ve vergilendirme gibi konularda daha fazla kontrole sahip olmasını sağlayacağını dile getirdi. İskoç olan ve 2007-2010 yıllarında İngiltere Başbakanlığı görevinde bulunan Brown`un planına göre, İskoç özerk parlamentosunun yetkilerini artırma çalışmalarına 19 Eylül`de, referandumdan bir gün sonra başlanacak. İngiliz hükümeti, önerileriyle ilgili ekim ayı sonuna kadar bir belge hazırlayacak. Konuyla ilgili kanun taslağı ise ocak ayında ortaya konacak. İngiliz basını, hükümetin hamlesini "geç kalınmış" olarak değerlendiriyor.

İskoçya`nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığı konusunda başlatılan kampanyalar 1700`lü yıllara uzanıyor. Ülkede son 300 yıldır çeşitli siyasi gruplar, partiler ve kişiler bağımsızlık konusunda kampanyalar yürütüyor. İskoçya`da 1999 yılından bu yana özerk bir parlamento bulunuyor. SNP, son parlamento seçimiyle 1999 yılından beri ilk kez oyların çoğunluğunu almış ve iktidara gelmesiyle İskoçya`daki bağımsızlık talebini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştı.

18 Eylül`deki referandumdan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması ve müzakerelerde anlaşılması halinde, İskoçya`nın Birleşik Krallık`tan tam bağımsızlığının 2016 yılından önce gerçekleşmesi öngörülmüyor.