Tartışılıyor derken yanlış anlamayın eleştiriliyor anlamında söylemiyorum. Eleştirenler de var tabii; ama içeriğindeki dinleme kayıtlarından yola çıkılarak başka siyasetçi ve gazeteciler de suçlanıyor.

Nedim Şener ve Ahmet Şık’ı savunanlar ise savunmada kalıyorlar ancak.

Can Ataklı gibileri “iddianameyi okurken utandım” diyordu geçen haftalarda. Bazıları da “velev ki..” diye başlayan izahlarla yapılan faaliyetin gazetecilik kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Bu arada iddianame kurtları CHP bağlantısını deşifre ediyorlar.

İddianamenin ek delil klasörlerinde yer alan telefon kayıtları, Nedim Şener’in CHP’li yöneticilerin yönlendirmesiyle nasıl haber yaptığını deşifre ediyormuş. Dinlemeye takılan telefon görüşmeleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in Şener’i arayıp bazı konularda haber yapmasını istediğini gösteriyormuş.

İşte dinlemelerden bir kısım:

Kılıçdaroğlu: Eyüp’te bir kız bir oğlan yan yana yani nişanlı evlenecekler gidip bir lokantada oturuyorlar yemek yemeye, garson geliyor burada yan yana oturamazsınız diyor.

Şener: Allah, hangi şey isimleri var mı?

Kılıçdaroğlu: Var telefonu da var size attım oraya yani böyle bir bayan bir erkek gazeteci gidip böyle yemek söylese bakalım başlarına ne geliyor!

Şener: Evet neler geliyor di mi tamam onu hallederim.

Bir de Gürsel Tekin N. Şener  görüşmesi:

Tekin: Görüştün mü?

Şener: Dün verdim herhalde yarın daha müsait olacak hafta sonu kullanırlar.

Tekin: Ha bu şeyi eklemek istiyorum bu Başbakan malum partinin il başkanı dedi yani böyle bir şey olabilir mi?

Şener: Şimdi ne ekleyelim oraya şef. Merkeze vereceğim şeye haberin içine yazmam lazım bir saniye.

Şimdi bu görüşmeden dolayı CHP’yi dövmeye çalışıyor kimi medya organları.

Kimse kendini de milleti de kandırmasın. Siyasilerin gazetecilere haber yaptırması, gazetecilerin siyasilere karşı haberler yaptırması her zaman yaşanan olaylardandır.

Örneğin yıllardır Yavuz Donat, cumhurbaşkanı basın sözcüsü gibi gazetecilik yapıyor. Köşelerine yapılan açıklamaları bazen yorumsuz olarak alıyor.

Mehmet Barlas, Turgut Özal döneminde aynı işi yapıyordu.

Fikret Bila Genelkurmay için bir tür sözcü idi.

Yani siyasiler gazetecileri arayıp nasıl haber yapacaklarını kendilerine yakın gazetecilere her zaman söylemişlerdir.

Bu hem siyasetin hem de basının kirlenmişliğini, ilkesizliğini gösterir; ama bu işin ilk defa yapıldığını göstermez.

Şimdi birileri mal bulmuş mağribi gibi atılmasın.

Güç kimin elinde ise o dinleme yapıyor ve karşıdakini köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

Mesela bir dönem F. Gülen’in gizli çekimleri televizyonlarda yayınlanır, bunlar üzerinden saldırılar yapılırdı.

Bir zamanlar dinleyenler  şimdi dinleniyor.

Mesele bundan ibaret.

doğruhaber