VAN - Yıllardır yaptıkları basın açıklamalarında bir kez olsun olumlu bir şeyi tebrik eden ve bunun sevincini paylaşan bir başlangıç yapmadıklarının sitemiyle VAHÖP adına basın açıklamasını okuyan Mazlum- Der GYK üyesi Yakup Aslan, hep bir şeylere itiraz ettiklerini, kınadıklarını, protesto ettiklerini ve eleştirdiklerini söyledi.

Bu Harp Manyaklığına Artık Kimsenin Tahammülü Kalmadı
Aslan, "Yaşadığımız topraklar ve hayatı bize zindan edenlere, bunu sistematik bir ranta çevirip insanca yaşamaya fırsat vermeyenlere, kolaycı ve derin güçlere rağmen hala bu umut var oldu ve olacak. Bu topraklarda yaşayan herkes, çoğu gecenin sabahında gözünü hep bir acıya, hep bir kâbusa, korkuya ve karanlığa açtı. Oysa bu bir kader değil. Toplum olarak artık huzur, sükûnet ve yaşamak istiyoruz. Evet, yaşamak istiyoruz. Her gün onlarca ölüm haberleri ala ala yaşamımızı harabeye dönüştüren bu harp manyaklığına artık kimsenin tahammülü kalmadı" diyerek, çatışmanın taraflarına sert bir şekilde tepki gösterdi.

AK Parti Gerçek Bir Hayal Kırıklığı Oluşturdu
Sorunu üreten kaynak olarak devletin ve bu gücün imkânlarına vaziyet eden hükümetin yeniden şiddet sarmalına sarılması kabul edilemez bir durumdur diyerek Ak Parti hükümetinin daha önceki hükümetlerin ardılı bir politikaya gerilemesinin gerçek bir hayal kırıklığı oluşturduğuna işaret eden Aslan, "Şiddet ve savaş dilinin yeniden tırmandırılması ve şakşakçı görsel-yazılı medyaya asker cenazelerini bir rantiye aracı olarak kullandırması ahlaki çöküntü ve insani zemini kaybetmenin açık bir ifadesidir. Bu tür politikalar dar görüşlü ve yalnızca günübirlik düşünebilen kafaların işi olabilir ancak. Hâlbuki yüzde elli oy almış ve birçok vesayeti geriletmiş bir iktidarın bu kudretten aciz olması, bu konuda muktedir olamaması akla birçok soruyu getirmektedir. Oysaki bu hükümete, bu temel sorunların çözülmesi ve düzlüğe çıkılmasından başka hangi seçenek için bu kadar oy verir ki bir millet?" diyerek hükümetin politikalarını bir daha gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.

Yaşananlar İnsani Bir Krize Doğru Gidiyor

Aynı şekilde sivil ölümlerin de artık olaya dahil edildiği bu kaos ortamında PKK de, daha evvel kabul etmediğini iddia ettiği "terör" yaftasını hak edecek eylem ve saldırılardan uzak durmalıdır, diyerek son olaylara karşı sert bir tavır sergileyen Aslan, "Kürtlerin temel hakları ve Kürt kimliğinin saygın meşruiyeti konusunda açık bir haklılık arz eden bu sorun, silahlara ve onun getireceği militarist akla kurban edilmeyecek denli hayati bir durumdur. Ama maalesef son günlerde sivillere yönelen bu kör saldırı ve eylemler artık `Kürt Sorunu` başlığını aşmış ve insani krize girmiştir. Hangi savaş ve mücadele, onun aktif cephesinde olmayanların öldürülmesini haklı ve meşru gösterebilecek argümanlara sahiptir? İlgisi olmayan, sıradan insanların bu kirli savaşa kurban edilmesi hangi vicdani ve insani gerekçeye dayandırılabilir? Daha dünyaya gelme şansını bile yakalayamamış anne karnındaki bebeklerin, hangi gerekçe ile ve kime taraf olduğu için katledildiği öne sürülebilir? Öğretmenlerin ve diğer sivil insanların bu kavgaya alet edilmesi de göstermektedir ki, bu kirli savaş insani zeminini çoktan kaybetmiştir." diyerek bölgede, olayların geldiği korkunç boyuta dikkat çekti.

Yeni Anayasa Kökten Değişimi Getirmeli
Yapılacak yeni anayasa hakkında da kendi kırmızı çizgilerini bir daha hatırlatan Aslan, "Yıllardır söylediğimiz gibi kökten değişimi getirmeli ve Kemalist jakoben ruhun dışında yeni bir dil, söylem ve zihinle inşa edilen ve insanı eksen alan bir karakterde olmalıdır. Son derece özgürlükçü, ahlaki temelleri olan, çoğulcu, eşitlikçi ve adaleti temel parametre alabilecek bir yetkinlikte ve netlikte olmalıdır. Kısa, özlü, yasakları değil gelişmeyi esas alan, düşünceyi ve insanı koruyan; devleti insana karşı koruyan değil insanı devlete karşı güvenceye alan bir kaygıyla hazırlanmalıdır" önerilerini getirdi.

Yıllardır yaşanan başörtüsü zulmüne de değinen Aslan, yasaklarının temel çözüm kapısının da yeni anayasa olduğunu hatırlatarak, "inanç ve düşünce özgürlüğüne vurgusu yüksek bir anayasanın kamusal / tabusal alan ayrımına gitmeden, hayatın ve insanın olduğu her yerde özgürlüklerin teminatı olabilecek bir nitelik taşımasını umut ediyoruz" dedi. (Fikret Özkan - İLKHA)