Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz
Ukrayna cephesinde sular daha da ısınmaya başladı. Bir taraftan Ukrayna meselesi üzerine siyasi görüşmeler devam ederken diğer taraftan askeri müdahaleler devam ediyor. Rusya ve Ukrayna Başkanları Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te bir ikili görüşme gerçekleştirirken öbür tarafta Ukrayna Meclisi Rusya’ya karşı ekonomik yaptırım paketini kabul etti.
Bu hafta içerisinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Başkanı Poroshenko arasında gerçekleşecek olan görüşmenin konusu gazetecileri epey meşgul etmişti. Bazen görüşmenin iptal edildiği bilgileri de yer aldı. Ancak Gümrük Birliği üyelerinin Belarus’ta gerçekleşen Ukrayna ve AB konulu istişare toplantısından sonra Rusya ve Ukraynalı iki lider arasında basına kapalı iki saat süren bir görüşme gerçekleşti. Toplantıda nelerin konuşulduğu tabi ki insanların her şeyinin dinlendiği bugünlerde AB-ABD gizli servisleri tarafından öğrenilmiştir. Ancak ne Rusya Devlet Başkanı ne de Ukrayna Başkanı net bir şekilde bir açıklama yapmadı.
Rus medyasına, ağustos ayı içerisinde Finladya’nın Boysto adasında Rusya ve ABD arasında Ukrayna meselesinin diplomatik yollarla halledilmesi için bir görüşmenin gerçekleştiği sızmıştı. Ancak görüşmenin hangi tarihte yapıldığı bilinmiyor.
Resmi olarak hangi görüşmeler yapılırsa yapılsın, gayri resmi olarak tüm taraflar bildiğini yapıyor. Rusya Belarus’ta yapılacak görüşmeler öncesinde Ukrayna toprağına resmen askeri birliklerle müdahale etti. Rusya özel birlikleri tanklarla, Grad füzeleriyle, uçaksavarlarla Doğu Ukrayna’ya girdi. Ukrayna askeri birlikleri tarafından kuşatma altına alınan Rus askeri birliklerinden bazı Rus askerleri esir alındı. Ukrayna, Belarus’ta yapılacak görüşmelerden önce elindeki esirlerin görüntülerini yayımladı. Rusya adeta işgalci durumuna sokuldu. Rusya’nın elinde de epey Ukrayna askeri bulunmaktadır. Bölgede o kadar bilgi kirliliği yaşanıyor ki kim haklı, kim değil kestirmek özellikle Rusya ve Ukrayna halklar için epey zorlaştı. Her taraf propaganda çalışmasına çok büyük önem vererek ciddi bilgi kirliliği yaratıyor.
AB-ABD, Ukrayna meselesinde ne istediklerini net biçimde biliyor. Ancak Rusya için daha her şey net değil. Rusya, AB gibi bir pazarı tamamen kaybetmek istemiyor. Çin’i bir müttefik ve bir pazar olarak gören Rusya, Ukrayna ve bazı diğer meselelerinde göstermiş olduğu belirsiz durumundan dolayı pek güvenmek de istemiyor. Çin, her zaman ileri görüşüyle birlikte her zaman kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmiştir. Rusya’ya tam destek gündeme gelirse Çin Rusya’dan bazı Sibirya’daki tartışmalı toprakları isteyebilir. Hatta Çin, AB-ABD gibi güçlü bir ittifaka karşı çıkıp eskiye göre daha da iyi giden ilişkileri Rusya’dan dolayı asla bozmak istemez.
Dolayısıyla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu arada Suriye ve Kırım meselesinde yaptığı gibi çok sert açıklamalardan vazgeçmiş gözüküyor. Durumu çok ciddi. Bir taraftan askeri kanadı savaş olmasını isterken, diğer taraftan Putin’in etrafındaki oligarklar bir şekilde Batı ile anlaşmasını istiyor. Putin ise halktan aldığı desteği ile ve kazanmış olduğu imajını kaybetmeden bu meseleyi de halletmek istiyor. Ancak, bunun için ilk önce Batı’nın ekonomik yaptırımlardan vazgeçirmesi gerekiyor. İkincisi, etrafındaki daha doğrusu onu iktidarda tutan oligarkları ikna edip bir şekilde yaptığı “türlü” yemeğinin tarifini halka inandırıcı bir şekilde vermesi gerekecek. Üçüncüsü, Türklerin deyimiyle “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı” demesi gerekecek. Yani biraz olsun AB-ABD ile daha “ılımlı” ilişkiler sağlanması icap eder. Yoksa Putin, zor olsa da yine çok sevdiği koltuğu kaybedebilir.
AB-ABD, taktiğini değiştirerek çok uzun bir süreçle ülkeleri yıpratma siyaseti ve taktiğini uygulamaktadır. Önce bölgeyi karıştırır, sonra bölgeye ne isterse; demokrasi, İslam, komünizm, milliyetçilik olmak üzere her şeyi yaymaya başlar. Böler ve yönetmeye başlar. Tipik örneği Arap ülkelerinde görmekteyiz. Tek bir ülke olan Irak’ta şu anda defacto olarak üç devlet hüküm sürüyor. Her üçü birbiriyle savaşıyor. AB-ABD üçü ile ilişkiyi sürdürmektedir. Rusya-Ukrayna meselesinde de AB-ABD her hâlükârda istediği sonucu alacak gibi gözüküyor. Rusya- Donbas-Ukrayna projesi AB-ABD için ideal bir projedir. Yani bunlar gerçekleşirse, Ukrayna’dan Donbas bölgesi ayrılır ve bölgeler arasında olacak gerginlik her zaman Batı için bir artı olacaktır.
Önemli olan ise, Türkiye’nin AB ve ABD ile çok hassas döneminde bu meseleye girmemesi. Ukrayna gazetesi, Rusya ve Ukrayna Başkanlarının olası görüşmesinin 28 Ağustos’ta Türkiye’de yapılacağını ve yeni seçilmiş Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aracılık rolü oynayacağını Ukrayna Dışişlerine dayanarak açıklamıştı. Türkiye büyük siyasete girebilmek için böyle bir adım atarsa, çok yanlış yapmış olacaktır. Barış görüşmeleri için arabuluculuk yapanlar her zaman kendilerini sonuçta işin içinde bulmuşlardır. Suriye meselesi bunun bir örneğidir. Türkiye Ukrayna meselesinde tarafsızlık gibi siyaseti yürütürse daha çok kazanacaktır. Tabi ki ileride... Ne diyelim, Allah yar ve yardımcımız olsun...!