DİYARBAKIR- Akraba ziyaretinde bulunmak için 5 gün önce gittiği Silvan’ın Dağcılar köyü (Gunde Şao) Erkenciler mezrasında silahlı PKK’liler tarafından kaçırıldıktan sonra dün bırakılan İLKHA Diyarbakır muhabiri Ali Adiyaman, yaşadıklarını İlke Haber Ajansı’na anlattı.
İslami kimliğe sahip olduğu ve bu doğrultuda haber ürettiği için kaçırıldığını belirten Adiyaman, hak olarak bildiği davasından vazgeçmeyeceğini, eskiden olduğu gibi bu doğrultuda gazeteci olarak çalışacağını ifade etti.
Lice’nin Kıyı (Darakol) köyünde bulunan nişanlısını ailesiyle birlikte ziyaret ettikten sonra Silvan’da bulunan evinde kaçırıldığını anlatan Adiyaman, “Malumunuz birkaç ay önce anne ve babam BDP’ye oy vermedikleri gerekçesiyle PKK’liler tarafından darp edilmiş ve zorla köyden çıkarılmıştı. Bizde akraba ziyaretinden sonra eşyalarımızı kontrol etmek için köydeki evimize gittik. Eve yetiştikten 10 dakika sonra eli silahlı PKK’liler geldi. Araçtan inen 2 kişi doğruca benim yanıma geldi. ‘Sen muhabirsin, Hür Dava Partisi’nin haberlerini sık sık yapıyor ve bizim aleyhimizde haberler üretiyorsun.’ diyerek, kimlik kontrolü yaptılar. Elimden aldıkları cüzdanımdaki basın kartımı görünce İLKHA muhabiri olduğumu kesinleştirdiler. Bu nedenle beni götürdüler. Anne ve babam onlara engel olmaya çalışınca `Onu götürüyoruz. 5 dakika konuştuktan sonra serbest bırakacağız.’ dediler. Ardından aracımla birlikte beni götürdüler.” dedi.
‘Gözlerim ve ellerim bağlı şekilde darp edildim’
Kaçırıldıktan sonra Lice’nin Yolçatı (Sise) köyünde bulunduğunu tahmin ettiği PKK kampına götürüldüğünü söyleyen Adiyaman, gözleri ve elleri bağlı olarak sorguya alındığını kaydederek, “Beni heykel dikme olayının yaşandığı köye götürdüler. Köyde gözlerimi bağladılar, 100 ya da 200 metre yol aldıktan sonra gittiğimiz kamplarına yerleştirdiler. Kampta belirli bir süre kaldıktan sonra gözlerim ve ellerimi bağlayarak PKK’li çeteler tarafından sorguya götürüldüm. Bizim İslami kimliğimizi bildikleri için rahatsızlık duymuşlar. Muhabirliği bırakıp başka bir işte çalışmamı istediler. Ben de muhabirliği bırakmayacağımı çünkü basının özgür olduğunu söyledim. O anda beni darp ettiler. Nasıl bırakmazsın? Diyerek tehdit ettiler.” şeklinde konuştu.
‘Serbest bırakılacağım zaman namaz kılmama dahi müsaade etmediler’
Adiyaman, bırakılma zamanında yaşadıklarını, “Dün serbest bırakılırken benimle alay edercesine, ‘Öğle namazını kıldın mı? Kılmamışsan git kıl çünkü son namazın olacak. Seni öldüreceğiz.’ dediler. Bilmediğim bir yere götürülerek ellerimi ve gözlerimi bağladılar. Namaz kılmama dahi müsaade etmediler. Yolda başım bir ağaca çarpınca komutanları olduğunu tahmin ettiğim bir kişi, diğer PKK`liye ‘Yavaş götür. Şimdi başında iz çıkacak. Cesedinden izler çıkmasın.’ diyerek, üstü kapalı bir şekilde beni tehdit etti. Daha sonra bir araca bindirilerek bizim köyün yakınlarına bıraktılar. Bırakıldıktan sonra ailemi aradım. Ailemle Hazro’da buluştum.” ifadeleriyle anlattı.
‘Devlet çözüm süreci adı altında bölgeyi PKK’ye satmış’
Yaşadıkları olaylarda bazı izlenimler elde ettiğini aktaran Adiyaman, devletin çözüm süreci adı altında Güneydoğu bölgesini PKK’ye sattığına dikkat çekti.
‘PKK: Asker bizden korktuğu için helikopterle uçuş bile yapamıyor’
Adiyaman, konuşmasının devamında, “PKK’liler istedikleri saatte, istedikleri yerde araçlarıyla geziyorlardı. Yolda geçenlere ve diğer araçtakilere selam veriyordular. Onlara araba camlarının kendileri için tehlike oluşturup oluşturmadığını söyledim. Bana, ‘Sorun yok. Sen merak etme. Askerler bizi görseler bile bir şey olmaz. Yeter ki seni bizim yanımızda görmesinler.’ cevabını verdiler. Kamptayken bir PKK’linin ‘Asker bizden korkuyor. Bizden korktuğu için bırakın araçlarla buraya gelmeyi helikopterle bulunduğumuz çevrede dahi gezemiyor.’ sözlerini işittim. Son olarak söyleyebileceğim şey, devletin çözüm süreci adı altında bölgeyi PKK’ye sattığıdır." ifadelerini kullandı.
(Hamza Adiyaman – İLKHA)