TBMM Genel Kurulu`nda Başbakan Ahmet Davutoğlu`nun sunumunu yaptığı 62. hükümet programında, 10 Ağustos 2014 tarihinin, ülke siyasi tarihinde iftiharla hatırlanacak son derece anlamlı bir gün olduğu ve 12. Cumhurbaşkanı`nın ilk turda halk tarafından doğrudan belirlendiği kaydedildi.

Bu sayede, geçmişte krizlere konu olan, vesayet odakları tarafından suistimal edilen Cumhurbaşkanlığı makamının yepyeni bir anlam kazandığı ifade edilen programda, "Seçimler, huzur içinde, özgür ve adil bir şe­kilde, hiçbir vesayet tartışmasına konu olmadan gerçekleşmiştir" denildi.

"10 Ağustos`ta milletimizin iradesi hiçbir tereddüde mahal verme­yecek bir netlikte tecelli etmiş, halkın tercihi yönetime güçlü bir şekilde yansımış ve demokrasimiz ileri bir aşamaya geçmiştir. Bu seçim ile `Yeni Türkiye`nin kapıları ardına kadar açılmıştır. 1O Ağustos ile birlikte `Yeni Türkiye`yi inşa süreci başlamıştır" ifadesine yer verilen programda, son 12 yılda atılan adımlar ve yapılan reformlar olmasa bugün "Yeni Türkiye"den bahsedilemeyeceği belirtildi.

Hükümet programında, şu ifadelere yer verildi:

"Halkın doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanımız ile Hükümetimi­zin birlikte ve uyumlu çalışması, hiç şüphesiz, büyük bir siner­ji ortaya çıkaracaktır. Bu sinerji, milli gücün ve milli iradenin daha da tahkim edilmesini sağlayacaktır. Yeni dönemde; seçilmiş ve güçlü bir Cumhurbaşkanı, seçilmiş ve güçlü bir başbakan ve hükümet olarak halkımıza çok daha etkili bir şekilde hizmet etmenin gayreti içinde olacağız. Şunu önemle belirtmek isterim; bugüne kadar görev yapan AK Parti hükümetleri, sadece bir devleti, bir siyaseti, bir otoriteyi tesis etmek üzere değil, yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalkmış ve yeni bir yola koyulmuştur. Bu çerçevede, 62. Hükümet de, önceki AK Parti Hükümetleri gibi ülkemizin kritik bir döneminde tarihi bir sorumluluk üst­lenmektedir. Hükümetimiz, üzerinde yükseldiği parlak geçmi­şi, önüne hedef olarak koyduğu parlak gelecek ile buluşturan güçlü bir köprü olacaktır.

Son 12 yılda yapılanları yeni bir atılım dönemi ile taçlandır­mak hükümetimizin temel misyonu olacaktır. İkinci bir de­ğişim ve dönüşüm dönemi ile ulaşmayı öngördüğümüz 2023 Vizyonu artık uzak bir vizyon olmaktan çıkmıştır. Geçmişte elde edilmiş olan başarılarımız dolayısıyla asla reha­ vete kapılmayacağız. Yeni dönemde de ülkemizin hızlı, istik­ rarlı ve insan odaklı bir şekilde kalkınması için, bizden önce gelen dört AK Parti hükümetinin tecrübesine yaslanarak aşkla, heyecanla çalışma azmindeyiz. Bizden önce gelen hükümetle­rin başarısı çıtamızı yükseltmekte, daha ileri adımlar atma ka­rarlılığımızı güçlendirmektedir. Amacımız çok daha güçlü, müreffeh, saygın ve demokratik bir Türkiye`ye ulaşmak; ekonomisi, bilim ve teknolojisi, siyaseti, sosyal ve kültürel politikaları ile örnek alınan bir ülke olmak­tır. Tüm politikalarımızın temeli halkımızın bizlerden talep ve beklentilerini karşılamak olacaktır. Sorumluluğumuzun bü­yüklüğünün farkında olduğumuzu, omuzlarımıza yüklenen mukaddes emaneti titizlikle ve onurlu bir şekilde taşıyacağımızı ifade etmek istiyorum.

Küresel kriz ortamında büyümeye devam eden ve milyonlarca insanımıza yeni istihdam imkanları sunan ekonomimiz temel önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir. `Yeni Tür­kiye`nin güçlü ekonomisi, güven ve istikrar içinde çok daha rekabetçi ve yenilikçi bir zeminde 2023 Hedeflerine emin adımlarla yürüyecektir.

Çözüm süreci başta olmak üzere ülkemizin iç meselelerinin çözümüne yönelik güçlü adımlar kararlılıkla atılacak, millet olarak dünyadaki yarışta konumumuz güçlendirilecektir. Milletimiz, odağında, çokluk içinde birlik ve kardeşlik olan büyük bir medeniyerin mirasçısı ve taşıyıcısıdır. Biz de Hükümet olarak devletimizin tüm kurum ve kuruluşları ile bu medeniyet mirasına sahip çıkacak, vatandaş­larımızın kadim medeniyet değerlerimize aidiyetlerini güçlendirmek için var gücümüzle çalışacağız. Zira, devletler ve milletler ancak ve ancak aidiyet bilinciyle ayakta dururlar, eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa, devlet bir grup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse, o andan itibaren o devletin ayağa kalkması, o milletin felah ve sükun bulması mümkün değildir.

Dünyada hiçbir ülke medeniyet mirası bakımından bizim ül­kemiz kadar şanslı ve birikimli değildir. Eğer insanlık tarihi ka­dim, modernite ve küreselleşme gibi evrelere ayrılırsa şunu çok açık bir şekilde söyleyebiliriz ki, bu ülke, bu aziz topraklar, je­ostratejik önemi kadar jeokültürel önemi de haiz bu topraklar, kadimin bütün renklerini bünyesinde barındırırlar."

KÜLTÜREL UYANIŞIN ARİFESİNDEYİZ

"Şimdi büyük ve yeni bir kültürel uyanışın arifesindeyiz. Bu yeni kültürel uyanış, bütün insanlığa evrensel bir medeniyet çağrısıdır. Bu bakımdan, içselleştirici ve bütünleştirici kültürü egemen kılacağız" ifadelerinin kullanıldığı Hükümet programında, müstesna bir coğrafyada genç ve dinamik nüfusu ile mille­tin sahip olduğu muazzam enerjinin iç çekişmelere değil, 2023 Vizyonu ile çerçevesi çizilen yeni hedeflere yönlendirileceği kaydedildi.

Bir tek ülke insanının bile kendisini kıyıda köşede kalmış hisset­mediği, fırsat eşitliğini ve sosyal adaleti en üst düzeyde yaşayan bir ülkede, vatanımızın her karışını, milletimizin bütün kesim­lerini kucaklayan bir hükümet olma azminde olunduğunun kaydedildiği programda, "Bir yandan ekonomik ve sosyal politikalarımızı etkili bir şekil­de uygularken, diğer yandan nereden gelirse gelsin, ülkemizin bu kutlu yürüyüşünü akamete uğratmaya çalışan ve ulusal gü­venliğimizi tehdit eden eski ve yeni tüm vesayet unsurlarıyla mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz" denildi.

Türkiye`nin, köklü tarih ve medeniyetini, insanlı­ğın evrensel birikimi ile harmanlayarak, bölgede ve dünya­ da barış ve istikrara aktif katkı sağlayan bir ülke olarak yoluna devam edeceğinin belirtildiği programda, "Dış politikada temel ilkemiz, politikamızın Ankara merkezli olmasıdır. Hükümetlerimiz döneminde dış politikamız çok bo­yutlu olmuştur, çok boyutlu olmaya devam edecektir; bu, aynı zamanda coğrafyamızın bir zaruretidir. Türkiye belli bölge ve kı­talar arasına sıkıştırılamaz. Bununla birlikte, Türkiye`nin Avrupa Birliği hedefi stratejik bir hedeftir ve kararlılıkla sürdürülecektir" ifadelerine yer verildi.

MİLLETE EFENDİ DEĞİL HİZMETKAR OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

"Gündemi başkaları tarafından belirlenen bir ülke olmayacağız. Bir yandan ülkemizin hızla yükselmesi için çalışırken, diğer yandan daha müreffeh, adil ve barış içinde bir bölge ve dünya için el birliği ile katkı sunmaya devam edeceğiz" denilen hükümet programında, şunlar kaydedildi:

"Bugün eski Türkiye`nin tüm vesayet kurumları ve vesayetçi zihniyeti kaybetmiş, Yeni Türkiye kazanmıştır. Ülkemizin bü­tün sorunlarının özgürce görüşülüp, farklı çözüm önerilerinin ortaya konduğu ve milli iradenin tecellisiyle nihai kararların alındığı yegane çatı TBMM`dir. Eski Türkiye`nin vesayetçi anlayışını ve uygulamalarını değişik kılıklar altında yeniden canlandırmaya çalışanlar karşılarında milleti ve temsilcilerini bulacaklardır. Aziz milletimiz, demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde birbiri peşi sıra üç dönem partimizin oylarını artırarak iktidarımıza olan güvenini tazelemiştir. 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi halkımızın yönetimde istikrarı güçlü bir şekilde sürdürme kararlılığını açıkça ortaya koymuştur.

Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılan tüm bu başarılar, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve aziz millerimize olan hizmet aşkımızı artırmaktadır. Sahip olduğumuz kişisel ve kurum­sal tecrübe ile hiç eksilmeyen heyecanımızı birleştirerek, bu millete efendi değil hizmetkar olmaya devam edeceğiz.

Milletimiz, Meclisimizi tüm sorunların çözüm adresi olarak görmekte ve Meclisimize dair büyük beklentiler içindedir. Biz­lere düşen milletimizin bu beklentisi doğrultusunda millet ile devleti kucaklaştırmak, iktidarı ve muhalefeti ile yeni Türki­ye`yi inşa etmektir. AK Parti başından beri yeni bir siyaset an­layışını temsil etmiştir. Yıllarca hırpalanan, güven erozyonuna uğrayan, milleti temsil etme yeteneğini yitiren siyaset, AK Parti kadrolarıyla birlikte milletle olan bağlarını güçlü bir şekilde kurmuş ve siyasi alanı yeniden inşa etmeye başlamıştır. Bu yeni inşa sürecinin temelinde insanı, insan onurunu merkez kabul eden bir anlayış yer almaktadır. İnsan onurunu korumak bizim asli görevimizdir. Bu onurun esası da özgürlük ve gü­venliğin teminidir. Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın onur duyması, güvenliği tehdit altında olan birinin de özgürlüğü­nü yaşaması mümkün değildir. Onun için daha ilk hükümet programlarında bugüne kadar hep özgürlük, güvenlik dengesi dedik. Şimdi bir kez daha söylüyoruz, Türkiye`de düşünce öz­gürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü AK Parti hükümetlerinin teminatı altındadır. Biz, köklü tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız özgüven­le hareket ettik ve insanımızın özgüvenini pekiştirdik. Ülkemizin sahip olduğu muazzam potansiyeli harekete geçirmek üzere şeffaf, ülke gerçekleri ile tutarlı ve güven verici politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı en önemli ilke olarak benimsedik. Milleti esas alan bir siyaseti hayata geçirdik Siyaset kurumu­ nu milletle, milleti devletle kucaklaştıran bir anlayışla hareket ettik. Siyasetimizde insanımızın değerlerini, talep ve beklenti­ lerini esas aldık, siyaset kurumuna güvenin ancak böyle sağla­nacağına inandık. Ülkeler arasında kıyasıya bir rekabetin yaşandığı dünyamızda kaybedecek bir tek günümüz yoktur. Hükümetimiz 2023 perspektifi ile 2015 Haziran ayında yapılacak seçimlere kadar icraatını yoğun bir şekilde gerçekleştirecek ve reformlara devam edecektir."

AK PARTİ EZBER BOZMAYA DEVAM EDECEKTİR

İstikrar ve süreklilik içinde yenilenme ve daha ileri hedeflere yürüme anlayışı ile hareket eden hükümetin, geçmiş başarılar ile gelecek vizyonu arasında köprü olacak ve ülkeyi 2015 ve sonrasına hazırlayacağı ifade edilen programda, "AK Parti kurulduğu günden bugüne ezber bozan bir parti oldu, bundan sonra da ezber bozmaya devam edecektir. 62. Hükümet de alışılageldik kalıplarla değil, ülke­mizin ve milletimizin ihtiyaçları doğrultusunda hareket edecektir. Hükümetimiz değişimin gerektirdiği cesaret ve dirayeti göstermeye devam edecektir" denildi.

AK Parti iktidarıyla birlikte devletin büyük bir restorasyondan, ihya sürecinden geçtiğini, AK Parti hükümetlerinin dirayeti devlet­te karar alma yeteneğini geliştirdiğini, fakat şimdi o geçmiş vesa­yetler bittikten sonra yeni vesayet türlerinin çıkmaya başladığı belirtilen Hükümet programında, "Ancak, kimden kaynaklanırsa kaynaklansın ve hangi niyetle olursa olsun devlet otoritesinin parçalanmasına yönelik hiçbir faaliyete asla izin vermeyeceğiz" ifadesi yer aldı.

"Hem kadim kültürümüzün siyaset felsefe metni olan Nizamül­mülk`ün Siyasetname`sindeki ehliyet esasları açısından, hem de modern rasyonel bürokrasinin şartları açısından bürokraside aranacak temel nitelikler ehliyet, liyakat ve dürüstlüktür" denilen programda "İktidara geldiğimiz günden bugüne birçok iç ve dış badireyi dirayetle atlattık. Milletin iradesine ve bizlere yüklediği emane­te sahip çıktık, milletimizin ekmeğinden de özgürlüğünden de taviz vermedik. Çeşitli kılıflarda sergilenen ve demokratik siya­set kurumunu bir bütün olarak zayıftatmaya yönelik her türlü tahrik ve tertibi aştık. Bundan sonra da milletimizle birlikte aşmaya kararlıyız. Demokrasimize ve ulusal güvenliğimize kas­teden yapılanmalara karşı, hukuk içinde kararlılıkla mücadele etme görevi halkımızın bizlere yüklediği bir sorumluluktur" denildi.

62. Hükümet programında şunlar kaydedildi:

"Yaptığımız tüm reformlarda, yaşadığımız sessiz devrimde mil­letimiz ve milli iradenin tecelligahı olan Meclisimiz en büyük desteğimiz oldu. Bundan sonra da Yeni Türkiye`nin inşa süre­cinin adresi TBMM ve onun çok değerli üyeleri olacaktır.

Anti demokratik hiçbir baskıya boyun eğmeden, gerekli adım­ları atacak, meclisimizin çizdiği ratada ilerleyeceğiz. Önümüz­ deki dönemde de Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vermeye devam edeceğiz.

Şu anda sizlere sunmakta olduğum Hükümet Programımız, 2023 Vizyonuyla şekillendirdiğimiz son Seçim Beyanname­mizde yer alan hedeflerimizi, 61. Hükümet programımızı, 10. Kalkınma Planımızı ve kamuoyu ile paylaştığımız çeşidi taah­hüderimizi ve politika belgelerimizi esas almaktadır. 2023 Vizyonumuz çerçevesinde bu dönemde atacağımız her adım bizi Cumhuriyetimizinı 100. yılı hedeflerine daha da yak­laştıracaktır. 2053 ve 2071 gibi çok daha uzun vadeli bir bakış açısından hareketle istikrarlı bir şekilde hedeflerimize yürüyoruz. Takdirinize sunduğumuz ve güveninizi beklediğimiz bu prog­ram, Yeni Türkiye`nin ikinci atılım dönemini açacaktır. 21. yüzyılın yükselen ülkesi olarak, bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu pekiştirecektir.

Bu ikinci atılımın ana kaynağı, gücü, insanımız ve coğrafya­mızdır. Dünyada hiçbir güç ekonomik anlamda insan kayna­ğından daha önemli değildir. Bu nedenle eğitim reformu en öncelikli alanlarımızdan biri olacaktır. Rekabet gücümüzün artırılması, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi için ar-ge yatırımlarına da öncelik vereceğiz.

Ekonomide, sosyal hayatta, siyasette ve dış politikada devletin rolü yeniden tanımlanmakta, milletin her alanda çok daha et­kili olduğu bir dönem şekillenmektedir. Devlet ile millet ara­sındaki mesafenin giderek azaldığı bu yeni dönem devletin güç kaybetmesi anlamına gelmemektedir. Tam aksine milli irade ve değerler üzerinde, demokratik ilkelere ve hukuk normları­na dayalı devlet eskisinden de güçlü bir konuma yükselmiştir. Meşruiyetin sağladığı bu güç, devletin milleti yerine milletin devleti olmanın bir sonucudur.

Bizim için siyaset bir erdem ve ahlak vesilesidir. Siyaset, ahlak ve erdeme dayandığı zaman anlam taşır, var oluşumuza cevap teşkil eder. Onun için siyasetimizin ahlakı Şeyh Edebali`nin ah­lakıdır; `İnsanı yaşar ki devlet yaşasın` ahlakıdır. Siyasetimizin odağında yer alan kavramlardan biri de adalettir. `Adalet mülkün temelidir` dendiğinde sadece şahsi mülk kaste­ dilmez, aynı zamanda devlet kastedilir. Adaletin olmadığı yerde devletin yaşaması mümkün değildir.

Uzun tarihi ve kültürel tecrübemiz, milletimizin temel değerleri, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi ve demokratik dönüşüm sü­recimiz Yeni Türkiye`nin temel parametrelerini oluşturmaktadır.

21. yüzyılın evrensel standart ve normları ile birleştiğinde bu te­mel parametreler çeşitli alanlarda atmamız gereken ilave adımları ve yapılacak ileri reformları büyük oranda ifade etmektedir.

Önümüzdeki dönemde yapacağımız temel tercih açıktır. Yeni Türkiye`yi her alanda büyütmek ve güçlendirmek... 2015 genel seçimlerine kadar ve sonrasında ortaya kanacak politikalar ile yapılacak reformlar bu temel tercihi tereddütlere yer bırakma­yacak bir şekilde netleştirmiş olacaktır."

AA